Ulaş DEMİRAY

Enez’de bu yıl da Kurtuluş Günümüzü kutladık. Çok eski yılların törenlerini ayrı tutarsak yakın geçmiş törenlerine göre daha samimi, daha içten ve yeterince dolu dolu bir gün oldu. Sadece geçen yılın törenleri ile karşılaştırırsak bile; mesela bu yıl bu törenler bir partinin propaganda arenasına dönüşmedi. Belediye Başkanı Özkan Günenç yaptığı kısa bir konuşma ile hiç kimseyi rahatsız etmeyen bir tavır sergiledi. Yine bu yıl bu törenler 15 Temmuz’u aklanma çalışmalarına sahne olmadı. Gereksiz, anlamsız, tutarsız, asılsız, uzun nutuklarla halk çileden çıkarılmadı. Bunlar bile bu yılın sevimliliğinin göstergeleriydi.

Bir de şu belediye araçlarının yarattıkları gürültü ile geçişleri olmasaydı daha mı güzel olurdu, bilemiyorum..

***

Avcılarımız bu yıl törene katılmadılar. Galiba biraz da protesto anlamlıydı. Avcılar Derneği Başkanı Yalçın Bitikli o nedenle “Özgürlük Gelini”ni silahsız, tüfeksiz, kansız bir anlayışla getirip Kaymakamımıza teslim etti. İşin aslı da zaten böyleydi. Kurtuluş –örneğin İzmir’de – silahla, kanla şehitlerle sağlandı. Ama Trakya’da çoğu yerde böyle bir durum yok. İzmir’in kurtuluşundan sonra bu ülkede diğer işgal altındaki yöreler tek bir silah patlamadan barış yolu ile teslim alındı. O nedenle bence bizdeki bu törenlere KURTULUŞ Törenleri demek yerine acaba BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK GÜNLERİ desek, olayın içine kan, tüfek, müfek katmadan, hatta komşu ülkeleri de bu BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK ortamına davet edip bu günü onlarla hep birlikte mi kutlasak…?

***

Geçmiş yıllar niye farklıydı? Çünkü Bayram; okul çocuklarının bayramı olmaktan çok, “Halkın bayramı” ölçütlerinde olurdu. Örneğin rahmetli pastacı Saim Şevle ve İngiliz Kemal (Küçükdüner) en güzel kurtuluş şiirleri ile öğrencilerden önce kürsüye çıkarlardı. Balıkçılar konvoyda (Balıkçı kavgası) draması ile heyecan yaratırlardı. ŞIK OĞLU Mustafa koca bir damperli kamyonu sanki kendi sürüklüyormuş gibi bir mizansen yaratırdı. Kemal Küçükdöner yine geçit töreninde tam bir balkan çiftçisi kıyafeti ile tohum eke eke geçerdi.  O gün sabahtan itibaren Enez’de davul ve zurna eksik olmazdı. Bütün gün kahvehanelerde, meydanda çalınır, oynanırdı. Çünkü Rakı da şarap da ucuzdu. Enez’de sarhoş olmak için her gün gibi bayram da çok önemli bir sebepti.

Bayramın konukları arasında Keşan Tümen Komutanı ve hatta vali mutlaka bulunurdu. Köylerin armağanlarından oluşan yemekler ve balıkçı Kooperatifinin misafirler için hazırladığı balıklar Ali Galip, Ruhi Baba, Zeki Kaptan’ın marifetli elleriyle konuklara sunulurdu.. 

***

Enez’in kurtuluş günü dillere destandı.. Halkın seyirci değil aktör olarak sahnede fiilen yer aldığı törenlerdi. Çelenklerimiz bile kasım patları ile kendi imalatımızdı. Şimdikiler gibi soğuk ve metal değillerdi.

Nice barış dolu yıllara..