ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Geçtiğimiz günlerde Enez sakinlerinden Mustafa Kurt ile yaptığımız görüşmede duydum ve şaşırdım. 1963 yılında yapılan Enez Merkez Camii’nde meydana gelen bir duvar çatlağının onarımına cami “Korunması gerekli eski eser” olduğu gerekçesi ile izin verilmiyormuş.  1962 yılında yaşanan depremde yıkılan Enez Kalesi içindeki caminin yerine 1963 yılında yapılan Merkez Camii’nin inşaatında kendisinin de işçi olarak çalıştığını vurgulayan Mustafa Kurt “Bunun niçin ESKİ ESER sayıldığını anlayamadığını, Cami cemaati ve Dernek olarak onarım için gerekli malzemeler alınıp, usta ile anlaşma yapıldığı halde onarıma izin verilmediğini” belirterek “Henüz Kale içindeki Cami de ibadete açılmadığı için sıkıntılı bir durum yaşanıyor”  dedi.

***

Gerçekten 60 yaşını bile doldurmayan bir caminin, hem de 1980 yılında yani daha 18 yaşındayken TARİHİ ESER olarak tescil edilmesi, gülünmesi mi, ağlanması mı gerekli traji / komik bir olay.. Kaymakamlık bu sorunun çözümü için gayret sarf ediyor. Öncelikle bu tescilin kaldırılması için yazılan yazıya Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü’nden red yazısı gelmiş.. Ardından hızla rölöve çalışmaları yaptırılmış ve onarım için start verilmiş. Kaymakam Sn. Alper GÖKTAŞ çözüm için gayret sarf etmeye devam ediyor.

***

İnsan merak ediyor bu Cami hangi gerekçelerle ve hangi özellikleri ile ESKİ ESER olarak daha 18 yaşındayken 1980 yılında tescil edilmiş? Bir yanlışlık varsa niçin bu tescil kaldırılmıyor da insanlar Spor Salonu’nda ibadet etmeye mecbur kalıyor? Aklıma gelen bir olasılık var. Şöyle ki tescilli bir eski eseri sıradan bir usta onaramıyor. Öncelikle röleve, restitüsyon ve restorasyon(!) projeleri yapılması gibi özel ama bu bina için gereksiz masraflar gerekiyor. Bu işler ise ancak uzman müteahhitler tarafından yapılabiliyor. Yani kısaca buralardan birilerine kişiye özel mamalar çıkabiliyor.

***

Bir başka ilginç konu da Enez Kale İçinde restore edilen, yakında ibadete açılacak olan ve bizlerin Fatih Camii diye bildiğimiz Caminin gerçek ve tescilli isminin de “Enez Ayasofya Camii-kebiri Şerifi” olduğunun anlaşılması… Yani caminin ismi Fatih Camii değil. Fatih Sultan Mehmet kendi ismini koyması gerekseydi İstanbul’daki Ayasofya’ya koyardı. Kendi ismini kendi imkanlarıyla yaptığı Fatih Camii’ne verdi. Öyleyse biz de bundan böyle bu camiye kısaca “AYASOFYA CAMİSİ “ desek daha doğru olur sanıyorum. Böylece onarılacak olan Merkez Camii’nin ismi de FATİH CAMİİ olarak kalır.