İşsizlik konulu yazımızda Türkiye ve Almanya arasında ekonomik, demografik ve çalışma yaşamına yönelik karşılaştırma yapacağımı belirtmiştim. Buyurun size rakamlar. Nüfus verileri için CIA World Factbook, Milli gelir ve istihdam verileri için OECD ve Trading Economics verileri kullanılmıştır. Küsuratlardan dolayı hafif sapmalar olabilir.

TÜRKİYE

ALMANYA

Toplam Nüfus

81 Milyon

81 Milyon

0-14 Yaş Nüfus

20 Milyon

10 Milyon

15-64 Yaş Nüfus

54 Milyon

53 Milyon

65 Yaş Üstü Nüfus

7 Milyon

18 Milyon

15 Yaş Üstü Nüfus

61 Milyon

71 Milyon

Yaş Ortalaması 2017

30,5

46,8

Toplam İşgücü

33 Milyon

46,5 Milyon

İstihdam

29 Milyon

45 Milyon

İşsiz

3,8 Milyon

1,5 Milyon

İşsizlik oranı

11,4%

3,4%

İstihdam oranı

52%

76%

Kadın İstihdam oranı

32%

72%

Net Asgari Ücret 2018 Aralık

265 €

1.325 €

Ortalama Ücret € 2018 Aralık

380 €

3.875 €

Sendikalaşma Oranı

10%

18%

Toplu İş Sözleşme Katılım

7%

60%

GSYH 2017

851 Milyar $

3677 Milyar $

Kişi Başı Milli Gelir 2017

10500 $

46750 $

Türkiye Cumhuriyeti 1923 kurulup sıfırdan kalkınma hamlesi başlatan bir ülke. Almanya ise 1945 yılı sonrasında ikinci dünya savaşı neticesinde tamamen tahrip olmuş ekonomi ile yola çıkan bir ülke. Yüzölçümü 357 bin kilometrekare. Yani bizim %45’imiz kadar. Nüfusumuz aynı sayılır. Yaklaşık yirmi yıl ara ile ciddi yıkım sonrası ayağa kalkma mücadelesi veren iki ülkeden biri Avrupa’nın devi olmuş, diğeri ise malumunuz hala masallarla avutulmaktadır. Almanya milli gelir olarak 4 trilyon dolara, kişi başı milli gelir olarak da 50 bin dolara dayanmışken Türkiye bir trilyon dolar milli gelir seviyesine ulaşamamıştır. Kişi başı geliri ise 2017 rakamları ile 10,500 dolar seviyesindedir, yani orta gelir tuzağında takılı kalmıştır. Ekonomist yazar Mahfi Eğilmez’e göre 2018 yılında son devalüasyonlarla birlikte milli gelirimiz yaklaşık 700 milyar dolara, kişi başı milli gelirimiz de 8700 dolara gerileyecektir.

Almanya’da 45 milyon kişiye iş olanağı sağlanırken bizde sadece 29 milyon kişinin işi bulunmaktadır. Çalışabilir nüfusun %76’sı iş sahibidir. Bizde bu oran %52’dir. Kadınlarda durum daha da vahimdir. Almanlarda %72 olan kadın istihdam oranı bizde sadece %32’dir. Sendikalaşma oranları ve Toplu iş sözleşmelerine katılım yüzdeleri maalesef kıyas götüremeyecek seviyededir.

Tablo iç karartıcıdır. Ancak başlığa bakıp da kinaye yaptığımı sanmayın. Almanlar gerçekten bizi kıskanmaktadır. Birincisi nüfus verilerine bir bakın. Almanya’da ortalama yaş 47 iken bizde 30,5’tir. 15 yaş altı 20 milyon nüfusumuz varken bu Almanya’da sadece 10 milyondur. 65 yaş üstü nüfusta ise bizde sadece 7 milyon kişi varken bu Almanya’da 18 milyondur. Biz hala genç ve dinamik sayılacak bir nüfusa sahipken Almanya yaşlanmış bir nüfusla uğraşmaktadır. Almanya’nın ikinci olarak bizi kıskandığı konu ise jeopolitik konumumuzdur. Üç tarafı denizlerle çevrili, boğazlara sahip, Avrupa ile Rusya, Orta Doğu ve Asya arasında köprü olan bir ülke konumunu kim kıskanmaz ki? Uygun politikalarla böyle bir ülke dünyanın ticaret ve enerji dağıtım merkezi olur. Sanayi, tarım ve turizm de cabası. Bu da son derece hızlı kalkınma modelleri geliştirmeye elverişli bir ülke demektir. Almanya şu an Türkiye’nin sahip oldukları için neler vermez ki?

Ancak gerçeklere gelince sık sık duvara tosluyoruz. Kalkınmak için öncelikle donanımlı iş gücüne ihtiyaç vardır. Genç nüfuslu ülkelerin önceliği eğitimken yaşlı nüfuslu ülkelerin ana konusu sağlık harcamaları olmaktadır. Bizim gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmak için bu gençleri çağa uygun ve bilimsel bir eğitim sistemi ile yetiştirmemiz gerekmektedir. Oysa biz dindar nesil yetiştirme gayreti ile eğitim sistemimizi tahrip etmiş durumdayız. Eğitim kalitesi yönünden Avrupa sonuncusu OECD ülkelerinde ise sondan ikinciyiz. Türkiye’nin ilave yüksek teknolojili yatırımlara ihtiyacı varken biz mevcutları da elden çıkardık. Tarımda, hayvancılıkta nal topluyoruz. Sebebimiz de hazır dış güçler.

Dış güçler tarihimizde hiçbir zaman gelişmemizi istemediler ki zaten. Bizim hem onlarla mücadelede hem de kalkınma hamlelerimizi hayata geçirmede tek tutunacağımız dal demokrasi ve cumhuriyetin temel ilkeleridir. Dikkat edin, ne zaman biraz başımızı kaldırmaya başlasak askeri ve sivil darbelerle başlangıç noktamızın gerisine savruluyoruz. Bu gerçeği göz ardı eden beceriksiz yöneticiler yüzünden ülkemizin potansiyeli ve geleceğimiz heba ediliyor. Böylesi büyük avantajlarına rağmen bu ülke gelişemiyorsa ve önümüze hep dış güçler bahanesi getiriliyorsa, bilin ki bu bahaneyi üretenler ya beceriksizdir ya dış güçlerin oyuncağıdır ya da dış güçlerin işbirlikçisidir. Ya da üçü bir arada.

Sözün özü; Almanya gerçekten bizi kıskanmaktadır.