ENEZ MEKTUBU

Çok keyifli bir seçim süreci geçirdik. CHP ve Muharrem İnce, bu süreçte 107 noktada düzenledikleri mitinglerle, açık hava sohbetleri ve TV programları ile bizlere, soluk soluğa izlediğimiz bir seçim maratonu yaşattılar. İNCE büyük bir enerji ile karşı tarafın gerçekten kimyasını bozdu.. Duymak istediğimiz, bu ülkede olması gereken, özlenen her şeyi meydanlarda söyledi.. Çok büyük toplulukları, milyonlarca insanı bu meydanlarda bir araya getirdi.. Bir kusur bulabildik mi? Bulamadık.. Çok da mutlu olduk.. İyi ama sonuçta % 30 oydan öteye gidemeyen İNCE başarılı sayılabilir mi? Keyifli bir süreçti, ama sonuç?

***

Bence olması gereken, beklenen başarı seviyesi bu değildi.. Bunu İNCE’nin kendisi de itiraf ediyor. Öyleyse, bu hesapla  şimdi BAŞARISIZ saymamız gereken İNCE’yi ne yapalım..? “Seninle de Olmadı” diyerek kenara mı koyalım…? Ya da bazı “ÇOK BİLEN” lerin yaptığı gibi seçimin BAŞARISIZLIK faturası üzerine kesilen KILIÇDAROĞLU’nu istifaya mı zorlayalım?  Onun yerine sonuçta kendisi de verilen görevi başarıya ulaştıramamış İNCE’yi mi getirelim? Çare bu mu? Eeey CHP’liler; Bunun partiyi tam orta yerden bölecek bir senaryo olduğunun farkında değil misiniz? Bu formül, tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olmayı düşünen Muharrem İNCE’nin 5 yılda parti sorunları içerisinde KILIÇDAROĞLU gibi tükenip bitirilmesi değil de nedir..?

***

Bu çözüm şekli ne partinin, ne KILIÇDAROĞLU’nun, ne de Muharrem İNCE’nin yararına olamaz.. Bu formül ancak son Kurultay’da İNCE’yi destekledikleri ve kaybettikleri için yerel seçimlerde bir yere varamayacak olduklarını anlayan fırsatçıların, kurnazların, müzmin koltuk hastalarının İNCE’nin paçasına sarılıp tekrar göz diktikleri koltuklara varabilme çabalarıdır..  Onların, görmek ve anlamak istemedikleri ve hatta umursamadıkları şudur: Bu bir kaos senaryosudur. Çünkü sonuçta karşı tarafın eli de armut toplamıyor.. Yani kavga kapıda hazır bekliyor. Bence asıl çözüm partiyi TEK ADAM’a teslim etme anlayışından kurtarmak, böylece yeni bir yönetim modeli ile ÜRETKEN bir parti ve partili anlayışını yaşama geçirmektir.

***

Örneğin tüzük değişikliği ile CHP de EŞBAŞKANLIK oluşturulsa.. Muharrem İNCE partinin iç sorunları ile boğulup kalmadan, şimdiden hayalindeki ölçülerde bir gölge kabine oluştursa.. Her vilayette 1 ay kalarak kapı kapı şimdiden çalışmaya başlasa.. Tüm bilimsel toplantılara katılsa, kendini bürokrasiye boğdurmasa.. Yeni Başkanlık sistemi içinde böyle bir değişikliğe gitmek yanlış da değildir. Hatta gereklidir.. ABD’de başkan adayları seçimden 2-3 yıl önce meydanlara çıkmıyor mu?

***

Böyle bir formül ve böyle bir uygulama parti düzeni için bir devrim sayılır.. Ama bizler ne kadar “devrimciyiz” desek de partinin muhafazakar tabanı böyle bir formülde kendinin nerede olduğunu göremediği için, aklında da kendi hedeflediği koltuktan başka bir şey olmadığı için direnir ve buna yanaşmaz. O nedenle bizim sayın partilimizin bildiği TEK YOL; DEVRİM değil  elinde sihirli bir değnek bulunan, öncelikle de kendisini kurtaracak olan  BİR KURTARICI aramaktır.. Halbuki asıl yapılması gereken, DEVRİMCİ BİR ANLAYIŞLA hem ülkeyi, hem de Partiyi TEK ADAM’lardan ve  KURTARICILARDAN KURTARMAK’tır.