Geçen sene bu zamanlara  mı dönsek ne?

Hatırlayalım mı geçen yıl minnacık virüsün yüreciğinizi, hayallerinizi nasıl kasıp kavurduğunu.

Önce zaman ikiye bölündü, Corona’dan önce, Corona’dan sonra diye.

Dünya kurulduğundan bu yana alışılan  erkek hegomanyası  tersine dönüp,  tüm erkekler evrim değiştirdiydi.

Tabi kadınların bünye ve ruh buna alışık değil alışamadılar, yadırgadılar, bocaladılar; yüzyıllardır kafalarında canlandırdıkları erkek profiline ulaşınca,  onlarda istediklerinin bu olmadığını idrak edip deneyimlemiş oldular.

Erkek tarafında da durum pek farklı değildi. Ama tersi yönde. Burada erkek daha bir mağdur gibiydi.

Dünyanın iki eşsiz varlığı olan kadın ve erkek, X ve Y kromozomu olarak özüne döndü,  yeniden var oldu.

Corona’dan önce süslenip püslenip gezen,  akşam üstü eve gelip bir tencere yemeği zor yapan bacılarım , virüs çıkınca eve kapandı  ve  Mrs.Chef oldu.

Yırtılan çorabını, kazağını çöpe atan; kazak dokuyup, nakış işlemeye başladı.

Hatta iki buçuk santim uzun tırnakları arasına hamur girmesin diye,  çocuk çocuğuna poğaça yapmayanlar ekmeğini kendi yapar oldu. (Bu arada, fırıncı abilerden çok beddua aldınız, unutmamışlar ki habire ekmeğe zam geliyor)

Buraya kadar her şey normal, erkeklerin hayalleri gerçek oldu, virüse dua eden edene.

Düşünsenize;  adam eve gelmiş, karısı kapıda karşılamış, sofra donatılmış, yemek yenilmiş,  kumanda adamın elinde, evde çıt yok, kadın nakış işliyor, örgü örüyor, sabah için  kocişine geceden poğaça yapıyor.

Aman da aman!

Tam o noktada her şey tersine dönüyor, ufacık bir detay beliriyor.

Çünkü  KOCİŞLER İŞE GİT Mİ YOR !!!!

Bir bardak suyunu alamayan, çorabını odanın orta yerine atan, duşa kabinin en ücra yerlerinden koca banyoyu ıslatan, futbol yorumlarını dahi izlerken transa geçen,  bir saat “bır bır bır”  konuşan karısını kulak arkası dinleyen herifler gitti;

iki ters bir düz haroşa  ören,  kendi düğününde dans etmeyip, dansözlere taş çıkaran, hamur yoğuran erkekler türedi.

Hatta karısı konuşsun diye methiyeler düzenleyenler de cabası.

Kimsenin ev hali bizi ilgilendirmez de, tescilleyip sosyal medyada paylaşılınca istemsizce Dallas dizisi gibi izler olduk.

Kadınlar şaşkın tabi.

“Ay benim herif çok değişti, dayanamıyorum, boşayacağım” diyen;

“Ay benim adam konuşsun diye kerpeten kullanırdım, tek bildiği Peki!, Tamam!, Olur! Gibi üç beş kelime idi, çene düştü kafa etim uyuştu” diyenler;

“Benim koca statü sahibi, olgun, oturaklı ve göbeksiz idi , şimdi 7/24 evde  mutfak önlüğü ile gezip, 9/8’lik eşliğinde  hamur yoğurup göbek atıyor” diyenler;

Hatta bir kaçı ağlayarak beni arayıp;

“Leyla’cığım iş bitiren bir avukat var mı, vereyim vekalet boşasın beni” diyenler;

“Ben napayım bacım,  adliyeler kapalı virüsten dolayı Seda Sayan’a gidin” dediydim; onlar da :

“O da karantina  be Leyla’m‘’ diye cevap vermiş idi.

Durum o kadar vahim iken yine M.Ö’ye  pardon Corona’dan önceye  döndünüz .

Yine kadınlar  maskeyi atmışlar,  sosyal medyada boy boy  film afişi gibi fotoğraflar, yine bir ütopik feminist halleri….

Yine erkeklerin salonun orta yerine attığı çorap kokusu yayılmaya  başladı.

Ya cenin pozisyonun da sakince kalın, ya da sezeryanla dünyaya gelen bebek gibi hafif narkozlu olun yahu.

Çin’den hediye olarak yarasa göndermiş bir dostum, salarım üstünüze he!

Sevgiler...