Seçim 2023 de dahi olsa, eğer ortaya sandık konursa Millet İttifakı’nın seçimi açık ara kazanacağı artık belli olmuştur. MHP’nin boyunduruğundan kendini kurtaramayan AKP iktidarı her geçen gün daha da güven ve oy kaybederek uzatmaları oynuyor. Şimdiye kadar ortada endişe edecek bir şey yok-muş- gibi davranan parti yöneticileri bile nihayet geminin su almaya başladığını tavırları ile hatta artık yüksek sesle dahi dile getirmeye başladılar.

***

Bu durumda ilk seçimde TBMM’ye bir daha gelmesi söz konusu olmayan AKP’li milletvekili sayısı en az 150 kadar olacaktır. Tekrar aday gösterilmeyeceklerle birlikte bu sayı 200 ü de aşacaktır. O nedenle bu çöküşe “DUR” demek gerektiğini, hem de kendi geleceğini düşünen AKP milletvekillerinin çok yakında “KIRAL ÇIPLAK” diye haykırmaya başlamaları hiç sürpriz sayılmamalıdır. Çünkü gerek kendi geleceklerini, gerek ülkenin esenliğini düşünenlerin Millet İttifakı bileşenleri içerisinde siyasi yaşamlarını sürdürebilecekleri partiler ve çeşitli seçenekler vardır.

***

Öyle görünüyor ki Millet İttifakı’nın seçimleri kazanması çokta zor olmayacaktır. Ama ne var ki seçim kazanmakla iktidar olmak aynı şey değildir. Hazırlıksız bir iktidar çok kısa zamanda devletin temelinde gerekli değişimleri sağlayamayıp kontrolü ele geçiremezse bir sonraki seçim millet İttifakı için çok büyük hüsran olur. Örneğin iktidarın ilk haftasında 81 valiyi değiştirecek hazırlık yoksa bu konuda diğer kilit kadrolar şimdiden belirlenmemişse “Önce iktidar olalım, sonra düşünürüz” deniyorsa kısa zamanda umutlar tükenir ve düşüş başlar. 1978 de Ecevit % 41 oyla seçilip kurduğu Güneş moteli Hükümeti ile ancak 22 ay dayanabilmiştir. Gerekli kadroları değiştirmeye fırsat bile bulamadan % 16 ya düşen oy oranı ile tarihe havale olmuştur.

***

En kısa zamanda devleti kontrol altına almak şarttır. Bunun için yapılacak ilk iş HSYK’yı emin ellere teslim etmek olmalıdır.  Adaletin adil ve bağımsız çarkı dönmeye başladığında kâbus bitecek ve umut yeşermeye başlayacaktır. Millet İttifakı’nın en acil görevi Anayasa değişikliği değildir. Öncelikle geçtiğimiz yakın dönemde “Ben yaptım, oldu” mantığı ile verilen erozyon ve tahribatın düzeltilmesindeki en etkin yol için yine “Ben düzelttim oldu şeklinde biraz da otoriter bir anlayış gerekmektedir. Askerlikte bunun anlamı “Tanka karşı tank, topa karşı top” olarak özetlenir. O nedenle bence en az bir dönem bu sistemle devam edilmesi gerekir.

***

Temel zihniyet değişmedikçe ülke bu tür iniş ve çıkışları her zaman yaşayabilir. O temel zihniyet de Türkiye’nin Ankara’dan yönetilmesi ve yerel yönetimlerin ne işe yaradığının yeterince anlaşılamamasıdır. Yeni sistemde de Genel Başkanlar hala 30-40 yıl partinin TEK ADAMI olacaksa değişen hiçbir şey olmaz. Yerel yönetimler hala merkezi hükümetin vesayetinde olacaksa bu demokrasi ayıbı sürüp gidecek demektir. Hem seçim kazanıp hem de halkın iktidarını oluşturmak istiyorsak yerel yönetimlerin sadece parasal açıdan güçlendirilmesi yetmez. Aksine merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki yetkilerini kısıtlamak, dış işleri, savunma, güvenlik ve denetleme gibi konularda yoğunlaşmasını sağlayacak bir sistem getirmek gerekir.