Sabah anneyle hastaneye kan vermek için gittik. Bekleyenlerin çoğu 65 yaş üstü, orta yaşlar… Yani hepsi dinamik, uykusunu almış, cıvıl cıvıl genç ruhlar. Aynı zamanda da sabırsızlar, kaprisliler, tahammülsüzler... (Anamda dahil. Kapris konusunda onun üstüne tanımam)

Bekleyenlerin önce birbirlerini inceleyip, ısınmaları gerekiyor, en fazla üç dakika, iki saniye bu süre. Muhabbete başlama süreçleri ise 6 saniye.

Muhabbetin konusu hiç şaşmaz. Çekiştirecek çoluk çocuk varsa abartısız 6 saat bile sürer amma genelde yanlarında yakınları olduğundan rahatça konuşamıyorlar. Kısa sürüyor, yani terapi babında… Sağlık Bakanlığı kan alma sürecini uzatsa fena olmaz hani.

Gelelim bizim sıcacık ortama.

Genç ruhlar önce bakıştılar, koklaştılar biri hamle yaptı başladı:

“Ben 65 yaş üstüyüm, altı üstü bir kan bir de çiş vericem bir saattir bekliyorum”

Halbuki daha 8 dakika oldu, zaman mevhumu da yok bu gençlerde.

Diğeri:

“Ben de 70 yaşındayım çişimi tutamıyorum bekleyemem”

Öteki;

“Ben de bez bağlı ama 75 yaşındayım önce beni almalılar. Yaşa göre öncelik”

Anam 90 yaşında… Ayıptır söylemesi ama yaşını söylemekten imtina eder hatun. Bekliyorum kırk yılın başı yaşı bir işe yarayacak, öncelik alıp işimizi çabuk bitireceğiz. Ama hatun hiç oralı değil. Radar kulakları tıkandı sanki, başka alemde, transta.

Genç ruhlar kendi arasında özel durumlarını göze sokup öncelik derdin de. Bir de böyle durumları var. Başka zaman sohbet gırla iken, bu egosal durumda tüm kirli çamaşırları ortaya dökmekten çekinmiyorlar. Kimde bez var, kim sidikli… Şeffaf itiraflar ortada.

Tam da o sırada  bize seslendiler.

Ve benim ki, ismini duyunca omuzlar dik, edalı edalı kalktı ayağa

“En yaşlınız benim ama çişimi de çenemi de tutabiliyorum. Yaşım da 25 ama öncelik benim” diyerek; elindeki bastonu ve tekerlekli sandalyeyi hızlıca ittirip daldı içeri.

“Nasıl laf soktum ama” deyip bir de kahkaha patlattı.

“Kız dövdürcen mi bizi?”

Oturduğun yerden o nasıl endamlı kalkış, nasıl vakur bir bakış, nasıl bir edalı söyleyişti öyle…