ENEZ MEKTUBU - Ulaş Demiray

Keşan Belediye Başkanı Sayın Mustafa Helvacıoğlu “Tedbiri elden bırakırsak vakalar yeniden artar” diyerek halkımızı uyarmış. Demek ki bu çağrıyı yapmasını gerektirecek kaygıları var. İzzetiye’deki bilinen somut olayların dışında da acaba bu kaygıları haklı kılacak göstergeler de mi var? Örneğin daha bir hafta evvel yurt genelinde 4000’lere düşen vaka sayısı ne oldu da son 3-4 günde hızla tırmanmaya başladı; 7500’lere ulaştı? Acaba diyorum, ortada seçim meçim yokken bu pandemi ortamında her köyden kasabadan otobüslere, minibüslere bindirilmiş kitlelerle il merkezlerinde toplatılan kalabalıklarla yapılan AKP İl Kongreleri’nin bu artışa katkısı var mı?  Buna “Hayır yok!” diyebilecek bir yetkili ortaya çıkabilir mi? 

Vatandaştan gayret ve fedakarlık isteyenler, öncelikle salgını yaymakla değil, sonlandırmakla görevli olduklarını unutmamalı ve örnek olmalıdırlar. 

Gerçi ben de merak etmiyor değilim, bu kadar özensizliğe rağmen bu kongreler ak-pak ise demek ki bilim insanlarının dayattığı maske ve mesafe koşulunun hiç bir kıymet-i harbiyesi yok demektir. Bu süreçte, Keşan ve diğer il ve ilçelerdeki muhalefet partilerinin benden daha meraklı olup son günlerde pandemi hastanelerine gelenlerin filyasyon öyküsünü araştırmaları ve son artışların AKP Kongreleriyle ilgisinin olup olmadığını belirlemeleri gerekir.

***

Keşan Milletvekili Sayın Fatma Aksal TBMM Genel Kurulunda, HDP'nin, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla açılan genel görüşme sırasında “Kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü önleyeceksek önce samimi olmamız gerekiyor. Özellikle CHP'li kadın milletvekillerine sesleniyorum. Her gün teşkilatlarınızda taciz, tecavüz vakaları yaşanırken üç maymunu oynamayacaksınız” demiş.

Bugüne kadar İSTANBUL SÖZLEŞMESİ konusunda ağzını açıp tek kelime etmeyen Bayan Aksal bu konuda iktidarın genel siyaset stratejisine uygun olarak kopyala / yapıştır yöntemiyle CHP’yi suçlayarak üst katlara, büyüklerine mesaj göndermekle yetinmiş.

Ben mi yanlış biliyorum? Bir yerde tecavüz, taciz, şiddet varsa bunu önleyecek olan, suçlularını belirleyip, adalete teslim edecek olan iktidar değil mi? CHP’nin ayrı bir kolluk kuvveti, ahlak zabıtası, yargısı mı var da CHP suçlu oluyor? Bugünkü siyasi partiler yasası ve gelişi güzel üye yapılanması içerisinde bu tür olaylara şaşmak çok da mümkün değil. 1 milyonu aşkın üyesi bulunan bir partinin içinden sadece birkaç sapık çıkmışsa bunu abartmak, siyasete malzeme yapmak yerine suçluları yakalayıp gerekli işlemi yapmak iktidarın görevi değil mi?   

Ha… Eğer hangi parti üyelerinin ya da destek aldığı vakıfların, cemaatlerin hangi suçlara daha çok karıştığı konusu gündeme gelirse bu konuda herkesin tanık ve bir fikir sahibi olduğu genel bir anlayış var. Örneğin SAROS Körfezi tecavüze uğrarken sessiz kalan hatta sahiplenip övgüler düzen yerli ve milli bir milletvekilinin yarattığı utanç daha mı basit bir olay?