ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

2002’de AKP iktidar olduğunda beni çok heyecanlandıran bir karar almıştı. Kamu yararına kurulan tüm Vakıflar kapatılacaktı. Bu karar başta Emniyet Teşkilatına, Silahlı kuvvetlere, Adliyeye, Milli Eğitime vs. bağlı Vakıfları kapsıyordu. Bunlar Devletin imkanları ile palazlanmış, devlet bütçesinin denetimi dışında kalan ve büyük imkanları olan, yararlarından çok ayrıcalıklı sınıflar, zümreler yaratan yasal görünümlü saltanat kuruluşları idi. Kapatılması çok doğru bir karardı. Kaldırıldı mı?

***

Örneğin TSK ismini kullanan 15 kadar vakıf vardı. Hemen hemen hepsinin amacı TSK’yı güçlendirmek, şehit ve gazi yakınlarını kollamak ve korumak amaçlı vakıflardı. Yani zaten tümüyle devletin asli görevi olan konularda faaliyet gösteriyorlardı. Bir büyük devletin muhtaç olmaması gereken konulardı. Çok lazımsa tek bir vakıfla da bu işler yürütülebilirdi. Bu vakıflar özellikle erken emekli edilmiş paşalarımızın bir rehabilitasyon merkezi olarak kullanılıyordu. Paşalarımız emekli olunca bir süre daha burada görevlendirilerek sivil yaşama intibakları sağlanıyordu. En azından benim intibam böyle idi..

***

Bir başka örnek Milli Eğitim Vakıfları idi.. Bu vakıfların kurduğu özel okullarda emekli olmuş ve ya daha iyi maddi imkanlar nedeniyle bu okulları tercih etmiş ama mesleki yeterlilikleri çok da önemli olmayan torpilli öğretmenler görev yapıyordu. Öğrencileri ise yine bu zümrelerin çocuklarıydı ve  ayrıcalıklı ücretlerle eğitim görüyorlardı. Araçları, servisleri, imkanları Devlet okullarının hayal edemeyeceği seviyelerdeydi. İşin ayıp tarafı bu okullar Milli Eğitim Bakanları’nın isimlerini de taşıyabiliyorlardı. Yani bakanlar devlet okullarının kalitesini, imkanlarını artırmak yerine “kendi isimleri yaşasın” bencilliği ile devletin imkanlarını bu okullara harcayabiliyorlardı.

***

Adalet ismini kullanan vakıf ise sırf gelir temin etmek amacıyla sabıka kayıtlarını bilgisayar ile ücretsiz ve anında verebilecekken sırf Vakfa gelir getirmesi amacıyla yıllarca bu hizmeti engelledi. Yani Adalet sistemi yine birilerinin palazlanması için kullanıldı. Bence Eğitimden, hatta sağlıktan önce parasız verilmesi gereken adalet, bu şekilde belirli bir zümrenin kullanımına sunulmaktaydı.

Başka örneklerle konuyu derinleştirebiliriz.

***

2002’de, AKP Yönetimi bu karar alındığında bir arkadaşıma Bunu becerebilirlerse ayakta alkışlarım. Ama Becermezler” demiştim. Nitekim önce bu uygulamadan TSK vakıflarını çıkarttılar. Sonra Emniyet ve adalet vakıfları… Sonuçta galiba hiç birisi kapatılmadı. Hatta 20 yıllık iktidar sonunda cemaat Vakıfları ile AKP iktidarının arka bahçeleri oluşturuldu. Yetmedi. Şimdilerde görüyor ve yaşıyoruz ki Valilikler Vakıf kurmakta yarışıyorlar.. Bu vakıfların etkinliklerine, paralı iftar yemeklerinde buluşuyorlar.. Ya da taaa Muğladan gelip MUÇEV adındaki vakıflarla Saros’u parselliyorlar. Bunu  gören Edirne valiliği de EÇEV adıyla bir vakıf Kuruyor ve aynı alana talip oluyor.

***

Yasal soygun sistemi diyebileceğimiz bu sitem, Ankara bürokrasisinden Edirne’ye, ya da tüm illere uzanan bir damar... Siyasiler ve Milletvekilleri de seyirci. Çağdaş bir dünyada artık akılalmaz bir anlayışla Enez sahillerinin nasıl değerlendirileceğini Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndaki bürokratlar belirliyor. İl Çevre Müdürlükleri de imar yasasına aykırı pek çok bina yıkılmayı beklerken sahillerin pazarlanması işiyle uğraşıyor. Hazine arazileri belediyelere, yerel yönetimlere devredilmek yerine, yine Ankara’dan maliye bakanlığı Bürokratları tarafından göstermelik ilanlarla yandaşlara pazarlanıyor.

***

Vakıflar konusunda da AKP zihniyetinin neren nereye gelip, yine Ankara bürokrasisine nasıl teslim olduğunun ve gelinen noktadaki kokuşmuşluğun bir kısa özeti bu. Siyasetin kalitesi artırılmadıkça, Yerel Yönetimler merkez hükümetin vesayetinden çıkarılmadıkça, yerel sorunları yerel yönetimlerle değil hala Ankara’dan çözme iddiasındaki TEK ADAM ya da benzeri başbakanlardan kurtulmadıkça Ankara bürokrasisinin egemenliğine son verilmedikçe güçlendirilmiş parlamenter sistem lafları da boştur.

SONUÇ: Kamu yararına kurulan vakıflar kapatılırsa hiçbir çocuk yatağa aç girmez…