ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Kendi çapımda “Asgari ücret ne olabilir?” konulu bir anket yaptım. 100 den fazla katılım oldu. Ancak aralarından sadece 7 kişi, 4 bin TL ve üzerinde bir tahminde bulundu. Diğerleri 4000 TL’nin altında kaldı. Demek ki asgari ücrette beklenenin üzerinde bir artış olmuş. Elbette önemlidir ve hiç yoksa birkaç ay dar gelirlilere bir nefes alma fırsatı sağlayacaktır. Ama bu karar ülke ekonomisinin iyiye gittiğinin, sorunların çözülmekte olduğunun bir göstergesi de değildir. Asgari ücret artışı, ağır bir hastaya verilen aspirin gibi ağrı kesici bir ilaçtır. Ağrıyı kısa bir süre için kesse veya azaltsa da hastayı iyileştirecek bir marifeti yoktur. Hasta için cerrahi müdahale gerektiği halde başka tedavi yolları icad edip sonucu Allah’a havale edip bu sorun yumağı çözülemez.

***

Hastalığın adı enflasyondur… Yakında kronik enflasyon haline gelmesi söz konusudur. Ölümcül değildir. Nasıl durdurulacağı konusunda kesin yöntemler vardır. Ancak bu çok iğrenç bir süreçtir. Çünkü bu süreçte hırsızlık, dolandırıcılık, fuhuş, kanlı soygun, gasp gibi kolay ekonomik çözüm yolları artar.. 1990’lı yıllarda dağılan Sovyetler Birliği’nin ardından özellikle Karadeniz bölgemizde yaşanan NATAŞA bolluğunun nedeni ekonomi deki çöküntü ve sonucundaki enflasyondur.

***

Ülkemizde daha önceleri de enflasyon olayları yaşanmışsa da bunun çözümü için –örneğin- 1970’li yılarda Dünya Bankasından Atilla KARAOSMANOĞLU, 1980 li yılarda Dünya bankası kökenli Turgut ÖZAL, 2001 yıllarında yine Dünya Bankası’ndan Kemal DERVİŞ getirilmiş ve ekonominin direksiyonu olağanüstü yetkilerle kayıtsız şartsız onlara teslim edilmiştir. Çünkü bu iş engin bir deneyim, çarpıcı bir birikim, kanıtlanmış bir ustalık gerektirmektedir. Sadece Türkiye’deki kıytırık bir fakülteden mezun olmuş olmak yetmez. Onun ötesinde Dünyaca bu özellikleri bilinen ve başarılı oldukları kabul edilen bir tanınmışlık ve güvenilirlik çok önemlidir. Yani kısacası bugün yaşadığımız ekonomik çöküş Sayın Cumhurbaşkanı ile Tekstilci Maliye Bakanı ve çorap imalatçısı Bakan Yardımcısı’ndan kurulu ekibi ile çözümlenemez. İsimlerini saydığım bu zevatın yabancı dil seviyelerinin bile yeterli olup olmadığı konusu çok şey fark eder.

***

Bu sorunun çözülemeyecek olmasının nedeni Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın bilim dışı inadı ve dindar kişiliğidir. “Nas varsa sana bana ne oluyor?” ve “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” anlayışı ile bir yere varılamayacağını görmüyor, görmek istemiyor. Ne yazık ki etrafını saran korkak danışmanlar ve yakın arkadaşları da bunun yanlışlığını koltuklarını kaybetmek korkusuyla yüksek sesle dile getiremiyorlar. Lafları dinlenmiyorsa ve en azından istifa ederek bir tepki gösteremiyorlarsa bu utancı ömür boyu taşımayı hak etmişler demektir. İktidar çevresinde konuşlanan rantiyeci bir grubun derdi ise erken seçime gidilmeyerek bu enflasyon sürecinin uzaması ve “Ne kadar uzarsa o kadar iyidir. Daha ne kaparsak kardır” anlayışıdır. Ne yazık ki bunlar hep birlikte Sn. Erdoğan’ın ve AKP nin siyasi sonunu hazırladıklarının da farkındalar.

***

AKP’nin gerçek inanmış, namuslu tabanı da Sn. Erdoğan’a olan bağlılıkları ve sevgileri nedeniyle bu gidişatın ne olduğunu, nereye varacağını, nelere mal olacağını göremiyor ya da görmezlikten geliyor ve seslerini yükseltmiyorlar. Böylelikle onlarda Sn. Erdoğan’a ettikleri kötülüğün bir türlü farkına varamıyorlar.