ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Bana göre TV’deki bazı siyasi tartışmaların konusu bile yanlış. Örneğin ittifaklara kim girmiş, kim çıkmış, kim nereye giderse ne olur? Tartışılan konulardan birisi bu. Yani bu kadrolu tartışmacılar her şeyi biliyorlar da siyasette 1+1=2 olmadığını bile bilmiyorlar. Eski sisteme göre bugünü yorumlamaya, bu ölçütlerde senaryolar yazmaya çalışıyorlar. Artık hangi partinin iktidar olup olmayacağı değil, kimin Cumhurbaşkanı olup olmayacağı üzerinden hesap yapmak gerektiğinin farkında değiller. Yani Cumhur ittifakı yanına eğer Saadet Partisi’ni de katabilirse sorunu çözebileceğini sanıyor. Millet ittifakı da bu ittifakla seçime girilirse tüm seçmenlerinin kendi gösterdiği Cumhurbaşkanı adayına oy vereceği hesabını yapıyor. 

Bu hesaplar yanlış.

***

Ama önümüzdeki seçimin hesabını yapmak eskisi kadar zor değil. İster ittifaklarla olsun, ister bağımsız olarak sandığa gidilsin seçimin teması, güzergâhı belli. Partisi ne söylerse söylesin bu seçim Recep Tayyip Erdoğan’ı tekrar o makamda görmek isteyenlerle, onu orada bir daha görmeye tahammül edemeyenler arasında olacak. Belki vazgeçemediği partisi MHP’ye oy verecek ama Erdoğan’a vermeyecek seçmenlerin varlığı gibi, Akşener’e ve onun partisine olan sevgisi nedeniyle İYİ Parti’ye oy verse bile belki de Başkanlık oylamasında Tayyip Erdoğan’a oy verebilecek kişiler de her halde az değildir.

***

Kısacası başkanlık seçiminde partilerin belirleyiciliği abartılmamalıdır. Bugün HDP hariç hiçbir parti kendi seçmenini tümüyle yönlendiremez, yön değiştirtemez. Yani CHP kalksa Tayyip Erdoğan’ı desteklemeye karar verse ardından kaç seçmeni sürükleyebilir ki? O nedenle Kürt seçmenin oyları üzerinde çeşitli manevralara şimdiden başlanmıştır. Tutar mı? Olur mu? O, HDP’nin ya da, Kürtlerin önder bildikleri kişilerin bileceği ve başarabileceği bir iştir. 

*** 

Sonuç olarak seçmen, kendisine yakın partileri dikkate alsa bile başkanlık seçimindeki tavrını Erdoğan’a olan inancı ya da karşıtlığı ile belirleyecektir. O nedenle, TV’lerde şimdiden partiler baz alınarak yapılacak toplama, çıkartma, bölme işlemleri sadece geyik muhabbetidir. Maç henüz ortada olsa bile hesaplar, olası başkan adayları üzerine yapılmalıdır. Bence Kılıçdaroğlu’nun yaptığı da budur. Kimin başkan olacağından çok Erdoğan’ın niçin olmaması gerektiğini anlatan-ama doğru, ama yanlış- bir dil kullanmaktadır.  Kılıçdaroğlu “Yandaş medya”nın ördüğü duvarı ancak böylesi sert ama yadsınması da zor bir taktikle aşmaya çalışmaktadır. Kaldı ki bu üslubu ilk tercih eden de kendisi değildir. 

Kaldı ki kendi partisine ve mensuplarına terörist, vatan haini, zillet, kaset komplocusu, darbeci, çukur, vs gibi saldırılarda bulunanlar karşısında suskun kalmasını beklemek de siyaseten acizlik sayılır.