ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Gecenin bu vaktinde uyuyanlar uyansın diye yazıyorum. Hala bu iktidardan medet umanlara "Belki bir faydam olur" diye yazıyorum. Hiç bir şey bilmedikleri halde her şeyi bildiklerini sananlar "Belki öğrenirler" diye yazıyorum. FAHİŞ FİYAT falan yok. Hala buna inanan, hesap soracağı kişileri bilmeyen, öğrenmek istemeyenler var.

İki avcı tepede bir karaltı görmüşler. Biri diğerine “Kartala bak” demiş, diğeri inatçı kişiliği ile “O kartal değil, keçi” diye yanıtlamış. Kartal diyen avcı havaya bir el ateş açmış, kartal uçmuş uzaklaşmış. Öbürü uzun uzun kartalın ardından bakmış ve demiş ki “Koşsa da keçi, uçsa da keçi”…

Fiyatlar kartal olmuş uçuyor, birileri hala gördüğüne, yaşadığına inanmamakta direniyor.

***

İktidar, kendi beceriksizliğinin ve akıl almaz yanlışlarının sonucunda, tahammül sınırlarını aşan, insanların kimyasını bozan, hayallerini, umutlarını yok eden hayat pahalılığının suçunu, utanmadan esnafa, marketlere, pazarcılara yüklemeye çalışıyor. Onları FAHİŞ FİYAT uygulamakla suçluyor. Halkın bir kesimi de buna saf saf inanıp suçluyu göremiyor ya da görmezden geliyor. Halkın bu yalana inanması için göstermelik denetimlerle gazete ve televizyonlarda algı operasyonları düzenleniyor. Ama ne gariptir ki ufak tefek birkaç örnek dışında fahiş fiyatla ilgili inandırıcı hiçbir kanıt bulunamıyor.

***

Bu iş için oluşturulan ekiplere bakın. Örneğin Enez’de market market dolaşan ekiplerin hiç birisi böyle bir denetimi yapabilecek eğitimi ve deneyimi olan kişiler değil. Sadece Enez’de değil, her yerde bu görevliler “Dostlar alış / verişte görsün” anlayışı ile kurulmuş ekipler. “Halkın gazını alabilir miyiz?” diye oluşturulan ekipler.

***

Fahiş fiyat arayanlar gerçekten uzman kişiler olsa bile FAHİŞ FİYAT bulabilirler mi? Bulamazlar.. Neden? Çünkü ülkenin fahiş fiyat diye bir sorunu yok. Çünkü yeteri kadar mal var. Market rafları dolu dolu… Alıcı bekliyor. Ama alıcıda, yani vatandaşta o malları alacak para yok. Bu durumda fahiş fiyat nasıl oluşur? Örneğin 1977-78 lerde Ecevit döneminde ve sonrasında herkeste her şeyi alacak para vardı ama mal yoktu. Olanlar da tezgah altından 2-3 misli fiyatla satılıyordu. Fahiş fiyat ve stokçuluk o günlerin en geçerli hırsızlığı idi. Enflasyonun yarattığı en büyük zenginler o yılların stokçularıydı. Talep çoktu, arz yoktu. Fahiş fiyat işte o zaman söz konusuydu. Bugün var olan malını, makul bir karla dahi satamayan bir esnaf var. Maliyetine sattığına şükrediyor. FAHİŞ fiyatı aklından bile geçiremiyor. Geçiremez. Çünkü siftahsız dükkan kapatıyor.

***

Enflasyon bir bakıma arz talep dengesidir. Ekonomiyi polisiye tedbirlerle düzenlemek, kontrol altında tutmak olmayacak duaya “Amin” demektir. Fahiş saydığınız pahalılığı önleyecekseniz yapılacak işler bellidir. Önce yalan söylemeyecek, yanlışınızı kabul edeceksiniz, güven oluşturacaksınız. Sonra ekonominin geçerli kurallarını uygulayacak, “faiz sebep” falan gibi abuk subuk laflar etmeyeceksiniz. Merkez Bankası, TÜİK gibi kurumların özerkliğini anayasal güvence altına alacaksınız. İsraftan, şaşaadan, zıkkımlanmaktan vaz geçeceksiniz. Planlı bir ekonomiyi kuracaksınız. Her işi bırakıp tarım ülkesini hak ettiği yere taşıyacaksınız.. Yere batasıca itibarınızdan vaz geçeceksiniz.. Üretim, üretim, üretim diyecek 5 vakit bunu söyleyeceksiniz..

Ama yine de hukuk yoksa, adalet yoksa havanızı alırsınız.