Çağdaş, şeffaf, üretken ve katılımcı bir yerel yönetim için sadece Belediye Başkanı, Encümen ve Belediye Meclis üçgeni yeterli olabilir mi?

Birçok Belediye Başkanı bulunduğu yörede kararlar alıp,icraatlarda bulunurken ne yönettiği yörenin ihtiyaçlarını, ne de yöre halkının beklentilerini dikkate almamaktadır.. Daha da vahimi, alınan kararlar, gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen icraatlar gerekçeleriyle halka duyurulmamaktadır. Oysa 5393 sayılı Belediye Kanunu Yerel Demokrasiyi güçlendirme ve yerel halkın katılımını arttırmaya yönelik önemli düzenlemeler getirmiştir. Örneğin kanunun 76. Maddesinde bahsedilen ‘Kent Konseyi’ oluşturulması biraz fazla bürokratik ögeleri içerse dahi yerel demokrasi açısından çok önemli bir adımdır. Kent Konseyleri yerel yönetim organlarına halkın katılımını ve denetimini sağlamak üzere, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve yöredeki önemli konularda uzmanların da katılımını öngörmektedir. Kent Konseyinin kararları bağlayıcı değildir, ancak bu kararların ilk Belediye Meclisi toplantısında görüşülmesi gerekmektedir. Maalesef Enez’de bu amaçla kurulmuş bir Kent Konseyi bulunmamaktadır.

Yine aynı kanunun 13. Maddesinde ‘Hemşerilik’ tanımı değişmiştir. Yasaya göre herkes ikamet ettiği beldenin hemşerisidir. Yani belediyenin karar ve hizmetlerine katılma, bilgilenme ve her türlü hizmet ve yardımlardan yararlanma hakkı vardır. Dolayısı ile hemşerilik nüfus kağıdına göre değil ikamete göre oluşmaktadır. Bu da Enez’de tehlikeli boyuta ulaşan “Enezli, Enezli değil” ayrımcılığına verilecek en önemli yanıttır. Belediye Başkanı bu maddeyi defalarca okuyup ayrımcı söylemlerini derhal terk etmelidir.

Benzer şekilde kanunun 77. Maddesinde Belediye hizmetlerine gönüllü katılım sağlanmıştır. Belediye hizmetlerinde gönüllülerin çalıştırılabilmesi, belediyelerin halkın isteklerine daha duyarlı olmasına, daha da önemlisi halkın desteğiyle birçok sorunun çözülmesine katkı sağlayabilir. Göstermelik, yarım saatlik çöp toplama etkinliği yerine gönüllü katılımın sürekli ve etkin kullanılması Enez’de katılımın ve sorunlara hızlı çözüm üretmenin yöntemlerinden biri olabilir.

Yasanın belediyelerin şeffaflaşmasına yönelik hükümleri de bulunmaktadır. Mesela kesinleşen meclis kararlarının özetleri yedi gün içinde halka duyurulmalıdır (madde 24). Yine denetime ilişkin raporlar halkla paylaşılmalıdır (madde5). Belediyenin faaliyet raporu kamuoyuna da açıklanmalıdır (madde 56). Belediyeler ayrıca bilgi edinme hakkı kapsamında halktan gelen soruları yanıtlamak zorundadır. Yasanın belirlediği şeffaflık ilkesi Enez’de pek uygulanmamaktadır. Ne meclis kararları ne de faaliyet raporları belediye internet sitesinde bulunmamaktadır. Başka bir şekilde paylaşılıyor ise bilenler söylesin de herkes öğrensin. Dahası, yerel halkın belediye kararlarına katılımının ilave bir sürü yöntemi de bulunmaktadır. Kadınların, gençlerin, yaşlıların ve çocukların oluşturacağı çalışma komiteleri aracılığı ile bu sosyal gurupların yönetime katılmaları ve kendi sorunlarının belirlenmesine ve çözümüne katkı vermeleri sağlanabilir. Enez’de yetişmiş ya da Enez sevdalısı birikimli insanlardan hem Enez’in tanıtımında hem de sorunlarının çözümünde yararlanılabilir. Örnekler çoğaltılabilir.

Sonuç olarak Yerel Yönetimlerde başarı; seçim kazanmak ve bir iki icraat ile gerçekleşmiyor. Tek başına karar vermeye çalışan, her şeyi bildiğini iddia eden, yüksek egolu başkanlar hem yönettikleri belde halkının umutlarını çalmakta, hem de beldenin geleceğini karartmaktadırlar. Çözüm; sorunların belirlenmesinde, çözümünde ve dahası geleceğin planlanmasında KATILIMCI BİR YÖNETİM oluşturmaktır. Bunun yanında Enez’i yönetmeye aday olanlar HALKINKATILIMI ileEnez’in mevcut sorunlarını çözmenin yanında Enez’i ‘herkesin yaşamak istediği’ bir DÜNYA MARKASI yapmayı hedeflemelidirler.