Enez Mektubu -  Ulaş Demiray

Hem KRT hem de HALK TV de, ulusalcı / laikçi kesimlerle, iflah olmaz sosyalistler eliyle özellikle Isparta’daki elektrik rezaletinin ardından “Kamulaştırmanın yararları” konusunda bilinçli bir tartışma ortamı yaratılıyor. Özellikle Cumhuriyet Gazetesi yörüngesinde turlayan bazı Prof. ve yazar kesimi, akılları sıra Millet İttifakı’nın ekonomi politikalarına yön verme çabası ve kurnazlığı içerisinde bu tartışmayı gündeme sokarak özellikle Ali Babacan’ı şimdiden bu ittifak içerisinde güç duruma düşürmeye çalışıyorlar.

***

Mesela, Bu ekip içindeki bir yazar hanımefendi, KRT TV’de pandemi döneminde Sümerbank’ın olmayışına üzüntüsünü “Olsaydı, maskelerimizi bu fabrikalarda yapardık” diyerek dile getiriyor ve çok çarpıcı (!) bir örnekle kamulaştırmanın öneminden söz ediyor. Yahu kardeşim, maske yapmak için fabrika mı gerekiyor? Bu işi evlerde bile bir dikiş makinası ile yapmak mümkünken niye bunu devletten bekliyoruz?

Bir başka çok bilen bir parti yetkilisi de satılan rakı fabrikalarının daha sonra bu alıcılar tarafından birkaç misli fiyatlarla başka firmalara, onların da daha sonra daha başka firmalara birkaç misli fiyattan satıldığını örnek göstererek “nasıl kazıklandığımızın” örneğini veriyor. İlk defa ve sonradan bu fabrikaları alanların kaliteyi, üretimi, çeşitliliği artırmak için neler yaptıklarını görmezden geliyorlar. 80 li yıllarda beyazlanmayan, lezzetini kaybeden rakıları hatırladıkça midem kalkmıyor değil. Bu örneği verenler burada bizi yıllarca kazıklayanın kamucular olduğunu anlamazlıktan geliyorlar.

***

Sn. Mümtaz Soysal hocamızın da özelleştirmeye karşı verdiği mücadelenin bu ülkeye kaça patladığını, kaça mal olduğunu da gerekirse daha sonra tartışırız. Şimdi kısa keselim. Elbette kamulaştırmanın gerekli olduğu sektörler vardır. Ama asıl olan devletin tüccar ya da sanayici olarak devreye girmemesidir. Özel sektöre rekabetçi olmamasıdır. Devletin ekonomideki rolü sistemin ve onun paylaşımlarının sıkı denetimidir. Tekelleşmeyi önlemesidir. Alt yapıyı hazırlamakla yetinmemek ve alt yapının bakımını, onarımını sağlamaktır. Örneğin perakende elektrik dağıtımı özelleştirilmeli ama hatlarının inşası ve bakımı, geliştirilmesi devletin asli görevi olmalıdır. O zaman elektriği şirketlere 30 kuruşa satmaz, 130 kuruşa satarsınız ama karsız, zahmetli bir hizmeti özel sektörden beklememiş olursunuz.

***

Kamulaştırma ile ilgili daha çarpıcı bir örnek istiyorsanız Devlet bankaları ile özel bankaları kıyaslamak yeterlidir. Bugün hiçbir özel banka gazete satın almak için iktidar yandaşlarına bilmem kaç milyon dolar kredi vermez. Ya da İran’dan gelen paraların aklanması için Rıza Zagrep gibilerine alet ve aracı olmaz. Olurlarsa halkın parası değil, kendi paraları yanar.

Bugün isminden başka ziraatla hiçbir ilgisi kalmamış banka aracılığı ile köylüye verilecek krediler konusunda Devletin uygulayabileceği çok çeşitli ve başka alternatifler vardır. Örneğin özel bankaların köylüye verecekleri tarım kredilerinin faiz alacaklarının bir bölümü Devlet tarafından finanse edilir ve böylece, tarım sektörüne –hatta- daha ucuz krediler sağlanabilir. Bunun yanı sıra internet bankacılığının, bankamatiklerin yaygınlaştığı ve her kesim tarafından kullanılmaya başlandığı bu günün dünyasında her ilçede bir banka bulunmasının gereği de kalmayabilir. Böylelikle Banka Yönetim Kurullarına güreşçi kardeşlerimizin getirilmesi gibi saçmalıklardan, arpalıklardan da vazgeçilmiş olur..

Kısacası devletin elinde Merkez bankası haricinde banka işletmesi olmamalıdır. O da bağımsız olması koşulu ile.