ENEZ MEKTUBUUlaş Demiray

Rahmetli Milletvekilimiz Erdin Bircan’ın oğlu Erdem Bircan CHP’den istifa ederek Muharrem İnce’nin hareketine katılmış ve hatta bu hareket içinde bir görev de üstlenmiş. Bu kararı kendisi için önemli bir kırılma noktasıdır. Umarım çok düşünüp taşınarak bu kararı vermiştir. Babası Erdin Bircan da parti içi muhalefet hareketinde Muharrem İnce’nin en yakınındaydı. Kimileri İnce’yi el altından gizli gizli desteklerken O; cesaretle, apaçık, İnce ile yanyana olduğunu hiç gizlemedi. Boy boy fotoğraflar verdi. Bu birlikteliğini dürüstçe sergiledi.

***

Ama bu birliktelik elbette parti içi bir mücadele ile sınırlıydı. Acaba Erdin Bircan bugün sağ olsaydı kendisini 2 kez TBMM’ye taşıyan CHP örgütünü bırakıp bu yeni partileşme içinde yer alır mıydı? Sanmıyorum. Çünkü dostluk ve kankalık ile gidilecek yollar bellidir ve bu kavramlar siyasette belirleyici kavramlar değildir. Siyasetçi; kendisine el veren, kendisini seçip TBMM’ye taşıyan bir kitleye arkasını dönüp saçma sapan yollara girerek kendisine verilen krediyi sokağa atmaz. Yanlış sularda kürek çekmez. Erdin Bircan, son tahlilde, önceden CHP içinde İnce’ye destek verip de bu partileşme macerasına sıra geldiğinde İnce’ye, “Dur bakalım, bizden buraya kadar” diyenler gibi partisine sahip çıkar ve CHP’den ayrılmazdı. Kazandığı bunca sevgiyi, kıymet bilirliği buruşturup çöpe atmazdı.

***

Bircan soyadını taşıyan birisinin, bir karar verirken Bircan adıyla özdeşleşen saygı ve sevgiyi bir anda yok etmeye hakkı olmadığını düşünüyorum. Çünkü Erdem Bircan bugün İnce hareketinin içinde ise bu kendi marifeti değildir. O nedenle sevgili kardeşimiz Erdin Bircan’ın yıllar içinde biriktirdiği siyasi deneyim, başarı ve kazandığı sevgi mirasının çarçur edilip, har vurup harman savurulmaması gerekir. Erdem Bircan, birileriyle yeni bilinmezlere doğru yola çıkarken kimleri terk edip yolda bıraktığını görmek zorundadır.

***

İnce hareketi bir küskünler hareketidir. Partisinin adı da küskünler partisi olsa hiç yadırganmaz. Etrafında kümeleşenlerin yüzde sekseni CHP’de aradıklarını bulamayan ya da gavura kızıp orucu bozanlardır. Bulanık suda balık avlama peşinde olanlardır. Bu partinin ideolojisi yoktur. Atatürkçülük ve Atatürk diyerek hiçbir partiden daha farklı olunduğu iddiası yetmez. İdeoloji şarttır. Başka partilere benzemediğiniz değil sizin neye benzediğiniz önemlidir. Deve misiniz, kuş musunuz? Bunu anlatmanız gerekir. Atatürk’ü hala bu tür yanlış yollara kılıf yapmak, alet etmek sadece Perinçek familyasına yakışır.

***

Sevgili Erdem Bircan ile bir kez karşılaştım. Fizik olarak babasına çok benzeyen bir delikanlı. Baba dostu İnce’ye sevgi ile bağlı olduğunu anlıyor ve saygı duyuyorum. Ama yanlış yolda olduğunu düşündüğüm için bir büyüğü olarak uyarmak istedim. Umarım beni anlar. 80 yıllık çok partili dönemimizde büyük iddialarla kurulan ama sonuçta artık ismi bile hatırlanmayan sanırım 100’e yakın parti hareketi yaşanmıştır. Hiç biri kalmamıştır. Ayakta kalan tek parti CHP’dir. Buna rağmen 1995 Genel seçimlerinde çok haklı gerekçelerle yeniden kurulmasına, başında Baykal gibi deneyimli ve karizmatik bir genel başkan bulunmasına rağmen CHP’nin aldığı oy oranı %4,5 dur. Çünkü isim gitse de gövde SHP olduğu için SOL seçmen yanlış yapmamıştır. İnce bu kadarını bile başaracak biri değil.

***

Sevgili Erdem, Sana girdiğin yolda başarılar dilemek benim yaradılışıma aykırı. Hem yanlışsın deyip, hem de başarılar dilemek riyakarlık. Ben sana haddim olmayarak testi kırılmadan yol göstermeye çalıştım..

Sonuçta:

  • Erdin Bircan’dan aldığın bayrağı başka kulvarlara taşıma.
  • Küskünlerle kendini aynı kefeye koyma.
  • Tükenmişlerle aynı yolda yürüme.
  • Öyle %14 anketlerine falan inanma.

Ve bu yolda devam edip eğer bir gün seçime girecek kadar dayanabilirseniz ve seçimde %2 den fazla oy alabilirseniz ve ben hala sağ olursam gel senden özür dileyeyim.