Türk siyaseti adeta bir değirmen. Gündem öğütüyor. Siyasetçileri eğitmekten uzak. Parti içi ve partiler arası bayramlaşmayı bile beceremiyor. Siyasilerin birbirlerine kurdukları tek şey tuzak. Yine erken seçim konuşulmakta. Son dönemlerde seçimleri belirleyen isteyen ilk seslendiren kişi Bahçeli.

Buna karşın siyasi partiler yasası ve seçim barajı gündeme oturmuyor. 12 Eylül ürünü yüzde onluk baraj korunuyor. Barajı aşabilme adına son yıllarda ittifaklar gündemde. Aslında tam bir koalisyon. Yüzde onluk baraj tek parti iktidarlarının önünü açmak için konuştu.

Türkiye son yıllarda istenmeyen koalisyonlarla yönetiliyor. Koalisyonların kronolojik sıralamasına bakalım. 

1961-1962: Cumhuriyet Halk Partisi-Adalet Partisi

1962-1963: CHP-Yeni Türkiye Partisi-Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi-Bağımsızlar

1963-1965: CHP ve Bağımsızlar

26 Ocak 1974-17 Kasım 1974:CHP-Milli Selamet Partisi

1975-1977: Birinci Milliyetçi Cephe 

1977-1978: İkinci MC

1991-1993: Doğru Yol Partisi-Sosyal Demokrat Halkçı Parti

1993-1995: Doğru Yol Partisi-Sosyal Demokrat Halkçı Parti

6 Mart 1996-28 Haziran 1996: Anavatan Partisi-Doğru Yol Partisi

1996-1997: Refah Partisi-Doğruyol Partisi

1997-1999: Anasol-Anavatan ve Demokratik Sol Parti

1999-2002: Demokratik Sol Parti-Milliyetçi Hareket Partisi-Anavatan Partisi

2002’den günümüze AK Parti. AK Parti ilk dönemlerinde ülkeyi riberaller, Sosyal Demokratlar ve doğu, güneydoğuyu içeren anlayışla yönetti. Bir dönem açılım süreci ile. Bir dönem Fetö’ye çağrı yaparak. Ardından MHP ile. Diğer partilerin bir araya gelmelerine sert eleştiriler getiriyor.

Özellikle HDP açısından saldırılıyor. HDP’yi siyaset dışına itme anlayışı hakim. İYİ Parti’yi HDP ile vurmak. Ardından “Sahaya iniyoruz” “Gönül seferberliği başlatıyoruz” açıklamaları acaba AKP, HDP ile yeniden gönül seferberliği mi diyecek?

AKP ve MHP’nin Milliyetçi Çalışma Partisi, İslihatçı Demokrasi Partisi “Kutsal ittifak” adı altında seçimlere girmişlerdi. Yüzde onluk barajı bu yöntemle geçmişlerdi. Davutoğlu ve Babacan AKP tabanından oy olacak. İslami muhafızlar yapıda Saadet, Deva, Gelecek ciddi bir oy alır. AKP bunu tolere etme anlamında yani ufuklara yelken açabilir.

HDP’nin altı milyon oyu var. Bu oyların tümü doğu, güneydoğu kökenli seçmenlerin değil. Bu oyların içinde başka siyasal yapılarında oyları var.

“Dağda siyaset yapacaklarına, ovada siyaset yapsınlar” denilmişti. Bir gerçek ki ovada 6 milyon oyları var HDP’nin. HDP, MHP ve İYİ Parti’nin kırmızı çizgisi gibi. Gibi değil kırmızı çizgiler. AKP oy kayıplarını özellikle Saadet, Gelecek, Deva’nın açacağı gedikleri nasıl dolduracak. Bu sorunu halletmeden erken seçime gitmek AKP için kendi ayağına sıkmak olur.

CHP’ye yönelik siyasetin nezaketini aşan yaklaşımlar aslında CHP’ye artı yazıyor. Erdoğan’da göreceğimiz bir yumuşak hitap yaklaşımı olursa işte o zaman erken seçim işareti olarak algılanmalı.

Siyasi partiler yasası değişmeli. Baraj yüzde üçlere inmeli. Ön seçim zorunlu olmalı. Yüzde üç alan partiler hazine yardımı alabilmeli. En önemlisi milletvekili geçişleri ile uğraşma yerine Muhalif belediyeler üzerindeki baskılar kalkmalı. Belediyeler üzerindeki baskılae AKP’ye çok oy kaybettirecektir.