AYGÜL KONAR

Diyetisyen Murat Kurt, yaz aylarının gelmesi ile birlikte sıcaklık artışına bağlı olarak vücut ısısının da artığını belirterek, yaz aylarında sağlığın korunması ve geliştirilmesi için yeterli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekerek, özellikle sıcak yaz günleri ile birlikte daha da önemli bir ihtiyaç haline gelen su tüketimine değindi.

Sıcakların etkisi ile su ve mineral kaybı yaşandığını aktaran Kurt, “Buna bağlı olarak sağlık problemleri ortaya çıkıyor. Özellikle kronik hastalığı olan kişiler, 65 yaş üzeri yaşlılar, küçük çocuklar ve hamileler sıcaklık değişikliklerinden daha fazla etkileniyorlar” dedi.

Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğu hatırlatmasında bulunan Murat Kurt, “Kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir” şeklinde konuştu.

Yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinin tüketimini artırmanın önemine işaret eden Murat Kurt, gün içerisinde sık sık sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini de ifade etti.

Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için yeterli sıvı alımının önemli olduğunu dile getiren Kurt, bu nedenle, her gün en az 2-2,5 litre su içilmesini tavsiye etti.

“SU TÜKETMEYE ÖZEN GÖSTERMELİYİZ”

Sıcak havalarda en çok dikkat edilmesi gereken konunun ise yeterli sıvı tüketimi olduğunu söyleyen Diyetisyen Murat Kurt, “Terleme ile artan su kaybını önlemek için günde ortalama 2-2,5 litre kadar su tüketilmelidir. Susuzluk hissi toplam vücut suyunun % 1-2’si kaybedildiğinde ortaya çıkar. Toplam vücut suyundan kaybedilen miktar attıkça sağlık riskleri de artar. Susuzluğun vücutta oluşturacağı hasarlardan uzak durmak için susuzluk hissi oluşmadan su tüketmeye özen göstermeliyiz. Yaz sıcaklarında sıvı tercihimiz serinletici etkisinde dolayı genellikle gazlı içeceklerden yana olsa da, gazlı içecekler içeriğindeki kafein, sodyum ve şeker miktarının yüksek olmasından dolayı doğru bir tercih değildir. Ayrıca yoğun miktarda şişkinlik hissi oluşturmaktadır. Serinlemek için tercihimiz su tüketiminin yanında taze sıkılmış meyve suları, az şekerli limonatalar, maden suları ve buzlu bir ayrandan yana olmalıdır. Yaz aylarında da öğün sıklığına dikkat edilmelidir. Güne mutlaka kahvaltı ile başlanmalı ve öğün atlamadan günün bütün öğünleri düzenli bir şekilde yapılmalıdır. Özellikle ara öğünlere yer verilmelidir. Öğünlerde zeytinyağlı yemekler, ızgaralar ve özellikle beyaz et sık sık olmalıdır. Bol yeşillikli büyük bir tabak salatada yemeklerimize eşlik etmelidir. Kızartmalardan ve çok yağlı, salçalı yemeklerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Ara öğünlerde ise meyve tüketimine ağırlık verilmelidir. Meyveler vitamin ve mineral içeriklerinden dolayı bizi zinde tutup sıcak havaların getirdiği rehaveti atmamıza yardımcı olur. Metabolizmamızın sürekli çalışır konumda olmasını sağlar. Kan şekerlerimizi düzenler ve yoğun miktarda sıvı bulundurdukları için sıvı ihtiyacımızı da karşılarlar. Fakat öğünlerin sadece meyve ile geçiştirilmesi de doğru değildir. Meyveler ana öğün olarak değil ara öğünlerde tüketilmelidir çünkü meyveler şeker içermekte ve fazla miktarda tüketilmeleri kilo artışına neden olmaktadır” diye konuştu.

“TERCİHİMİZİN MEYVELİ YA DA SÜTLÜ TATLILARDAN YANA OLMALI”

Yaz aylarında artan sebze ve meyve çeşitliliğinden faydalanarak, sebze ve meyve tüketimi arttırılması gerektiğini dile getiren Kurt, şöyle devam etti: “Sebze ve meyvelerin hem vitamin ve mineral depolarıdır hem de çok iyi bir anti-oksidan kaynağıdır. Yazın artan tatlı ihtiyacını karşılamak için doğru karbonhidrat seçiminde bulunmak oldukça önemlidir. Tatlı ihtiyacı şerbetli, hamur tatlıları yerine meyveler, meyveli tatlılar, sütlü tatlılar ya da dondurmadan karşılanmalıdır. Fazla miktarda hamurlu tatlı tüketimi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilmekte, özellikle yaz sıcaklarında bu sıkıntılar daha artmaktadır. Oysa tercihimizin meyveli ya da sütlü tatlılardan yana olması hem vitamin ve mineral hem de kalsiyum açısından daha sağlıklı beslenmemize yardımcı olacaktır. Yaz saati uygulamasıyla havanın geç kararması akşam yemeklerinin de daha geç saatlere sarkmasına neden olur. Oysa metabolizmamızın düzenli çalışması için mevsim her ne olursa olsun akşam yemeklerinin çok geç saatlerde tüketilmemesi gerekmektedir. Geç saatlerde yenilen yemekler sindirim sıkıntıları ve enerji olarak harcanmada sıkıntı yaratmaktadır. Özellikle formumuzu korumaya dikkat ediyorsak çok geç saatlerde ağır yemekler yememeye özen göstermeliyiz.”

“TATLI REYONLARINDA DÜŞÜK KALORİLİ VE SAĞLIKLI TATLI SEÇİMLERİ YAPILMALIDIR”

Yaz aylarında kilo kontrolünü zorlaştıran en büyük etmenlerden birisinin de tatilde tüketilen açık büfe yemekleri olduğunu ifade eden Diyetisyen Murat Kurt, “Kalori bombası açık büfelerde doğru besin seçimi oldukça önemlidir. Kızartma et yemekleri yerine ızgaralar, soslu makarnalar yerine az yağlı pilav ya da sade makarnalar, sadece limon ve sirke ile lezzetlendirilen salatalar tercih edilmelidir. Tatlı reyonlarında düşük kalorili ve sağlıklı tatlı seçimleri yapılmalıdır. Kışkırtıcı gece yemeklerinden de itina ile uzak durulmalıdır. Yaz eğlencelerinin ve gecelerinin bir diğer vazgeçilmezi de alkollü içeceklerdir. Alkolün 1 gramı 7 kalori içermektedir. Aşırı alkol tüketimi kilo almaya neden olurken, kalp ve karaciğer sağlığını da tehdit etmektedir. Alkollü içecek tüketimi erkeklerde günde 2 birimi kadınlarda ise 1 birimi aşmamalıdır. Alkolün diüretik etkisi vardır ve vücuttan su atımı arttırır. Aç karnına alındığında ise kan şekerinde aşırı düşüşe neden olur. Bu nedenle alkol tüketildiğinde bol miktarda su tüketilmeli ve yanında çok yağlı olmayan hafif yiyecekler yenilmelidir. Yaz aylarında en sık karşılaşılan bir sağlık problemi de gıda zehirlenmeleridir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulan potansiyel riskli besinler (et, balık, tavuk, süt, yumurta vb) açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamasında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir” şeklinde konuştu.

Diyetisyen Murat Kurt, tüm bu önerilere ilave olarak mutlaka egzersiz yapılması gerektiğini vurgulayarak, “En çok tercih edilmesi gereken spor tempolu yürüyüş ve yüzmedir. Haftada 4-5 gün 40-50 dakika kadar egzersiz yapılması yeterli olacaktır. Amaç; metabolizmayı çalıştırmak ve en önemlisi sağlığı korumaktır” şeklinde açıklamada bulundu.