Nalbantoğl’nun konuyla ilgili açıklaması şöyle;

DÜNDEN BUGÜNE KIBRIS ve 74 BARIŞ HAREKATI’NIN ÖNEMİ

"Kıbrıs, stratejik konumu ve önemi gereği tarih boyunca birçok uygarlığın istilasına ve fethine uğramıştır. Bu uygarlıklar içinde en uzun süre hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu olmuştur. Ancak Kıbrıs Osmanlı- Rus Savaşı sırasında – İngiltere’nin Ruslara karşı Osmanlının yanında yer alması koşuluyla -geçici olarak İngiltere’ye verilmiştir.

İngiltere 1. Dünya savaşında Kıbrıs’ı ilhak etmiştir. Kurtuluş mücadelemiz sonrasında 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile Kıbrıs İngiltere’ye bırakılmış, ancak kaybedilen bazı adalarımızın geleceğinde söz hakkı elde etmemiz de yine Lozan sayesinde sağlamıştır.

Türkiye dünden bugüne şüphesiz en çok Kıbrıs Ada’sı ile meşgul olmuştur. Kıbrıs’ta Rumların Türklere yönelik saldırıları ve katliamlarının vahşet boyutuna vardığı dönemlerde, 1974 öncesindeki geçmiş hükümetlerce de çıkartma yapma kararı alınmışsa da birçok farklı nedenle böyle bir harekâtın yapılmasından vaz geçilmiştir. Ancak 1959’da Zürih ve Londra’da imzalanan garanti ve ittifak anlaşmalarıyla Kıbrıs ile ilgili olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’ye garantörlük hakkı tanımıştır.

Bu Antlaşmaların hükümleri aynı zamanda Kıbrıs Anayasası’nın da temellerini oluşturmuştur. Bu anlaşmalarla Kıbrıs’ ta iki toplumlu bir yapı oluşmuştur. Ancak Kıbrıs’ta hiçbir zaman Türk varlığını istemeyen ve Türkleri Ada’dan silmek isteyen Rum tarafı sürekli kargaşa çıkarmış, garanti ve ittifak antlaşmalarının hükümlerini yok sayarak, Kıbrıs’ı dünya gündeminde tutmaya devam etmiştir. Bilindiği gibi 1963 yılında orduda Tabip Binbaşı olarak görev yapan Nihat İlhan’ın evi basılmış karısı ve üç çocuğu katledilerek banyo kuvvetinde kanlar içinde bırakılmıştır.

'Kanlı Noel' olarak hafızalara kazınan bu olayın fotoğrafları bugün bile Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin trajedilerini anlatmak için yeterlidir. Geçmiş hükümetlerin defalarca gündemlerine aldığı ve bir türlü çözüme kavuşturamadığı Kıbrıs meselesi, 1974 yılına geldiğinde çözümsüz olarak ortada duruyordu. Ancak konu Ecevit Başkanlığındaki CHP’nin seçim programında yer almış, yeni kurulan Ecevit Hükümeti’nin de programına girmişti. Anlaşılıyor ki, Bülent Ecevit bu konuyu kesin olarak ve tavizsiz çözmek niyetindeydi. Ancak hükümet programında öncelikli olarak çözülmesi gereken iki konu daha vardır. 1. Haşhaş ekim yasağının kaldırılması 2. Ege kıta sahanlığı sorunu. Ecevit bu iki konuda adım atıp girişimde bulunduğu sırada Yunanistan’daki cunta rejimi 15 Temmuz’da Kıbrıs’ta bir darbe gerçekleştirmiştir.

Ecevit Afyon’a giderken haberi alır ve derki 'Bu oldubittiyi kabul edemeyiz. Dönüşte derhal harekât kararı alacağız' Anlaşılan o ki, Yunanistan bir oldu bitti ile Kıbrıs’ı ilhak etmek istemiştir. Ecevit Afyon dönüşü genelkurmay ve hükümet ile toplantılarını yapmış, harekat kararını almış, ancak bu kararı gizli tutarak İngiltere’ye gitmiş ve orada barış yolu ile çözüm arayışına girişmiştir. Ecevit’in kafasında olan şey; eğer tüm barışçıl yollar tükenirse hareket yapılmasıdır. Kıbrıs Barış Harekâtı kısa sürede çok iyi hesaplanmış, tüm barış yolları denendikten sonra gizlilik içinde yürütülerek gerçekleştirilmiştir.

Bu harekatın gerçekleşmesinde ve başarısında en büyük pay liderimiz Bülent Ecevit’in kararlı tutumuna ve cesur tavrına aittir. Kıbrıs barış harekatı Ada’da yaşayan Rum ve Türklere barış ve huzur sağlamış, akan kanı durdurmuş, Yunanistan’da ki Cunta rejimini de sonlandırmıştır. Ecevit’in 57. Hükümeti’nden sonra kurulan AKP Hükümeti Kıbrıs davasının sembol ismi Rauf Denktaş’ın, Bülent Ecevit’in ve CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal’ın önerilerine kulak asmayarak Kıbrıs’ta emperyalizmin kurguladığı Annan Planına destek vererek Kıbrıs ile ilgili geçmişte verilen tüm emeği, mücadeleyi yok sayarak kazanımları tehlikeye atmıştır.

Kıbrıs’ta elde edilen birçok hakkın kaybına yol açacak olan plan Rum tarafı için yeterli gelmemiş ve onların Hayır oyları ile geri çevrilmiştir. Bugün Kıbrıs davasında AKP işbirlikçi tavır sergilemiştir ama hiçbir sol parti de kararlı bir tutum sergilememiştir.

İç siyasette seçmenini tatmin edecek bir tutum sergilemeyen CHP, öte yandan AKP ile işbirliği yapan DSP ne de HDP Kıbrıs meselesiyle bir parti politikası belirlemiş olarak ilgilenmektedir.

Bu sorun tüm genel konularda olduğu gibi AKP ve onun liderinin keyfine bırakılmıştır. 46. yılını idrak ettiğimiz Kıbrıs Barış Harekatının yıldönümünde başta onursal genel başkanımız Bülent Ecevit olmak üzere Barış harekatını gerçekleştiren tüm kadroların ruhları şad olsun."