HABER MERKEZİ

Yazla açıklamasında, “Kamu çalışanlarının toplu sözleşme sürecinde geçmiş yıllarda olduğu gibi tiyatro oynanmasını istemiyoruz” ifadelerine dikkat çekti.

“İŞKOLUMUZDAKİ ÇALIŞANLARIN SORUNLARINI BİLİYORUZ”

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışan öğretmen, idari, teknik ve yardımcı personellerin sorunlarını geçmiş dönemlerde olduğu gibi yeniden ele aldıklarını ve taleplerini ilettiklerini dile getiren Yazla, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Tüm kamu emekçilerini doğrudan, ülkedeki diğer çalışanları ve emeklileri ise dolaylı olarak ilgilendiren 2022-2023 yıllarına ilişkin toplu sözleşme görüşmeleri 2 Ağustos 2021 tarihinde başlayacaktır. Türkiye, ekonomik kriz döneminden geçiyor. Enflasyon yükseliyor, paramız değer kaybediyor, vatandaşın satın alma gücü eriyor, ekmeği her geçen gün küçülüyor. Ülkenin ekonomisi daralıyor. Kamu çalışanlarının toplu sözleşme sürecinde geçmiş yıllarda olduğu gibi tiyatro oynanmasını istemiyoruz. Danışıklı dövüş ile yüzde 3,5 gibi zamlarla geçen toplu sözleşmede her alanda sorunlar adeta sumen altı edilmiştir. Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet kolu çalışanlarının sorunları da aynı şekilde her geçen gün artmakta ve çözümsüz bırakılmaktadır. İş kolumuzun ana çekirdeğini oluşturan yükseköğretimde çalışan akademik, idari, teknik ve yardımcı personelin yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışan öğretmen, idari, teknik ve yardımcı personellerin sorunlarını geçmiş dönemlerde olduğu gibi yeniden ele alıyor ve taleplerimizi iletiyoruz. İşkolumuzdaki çalışanların sorunlarını biliyoruz. 2011 yılında eşit işe eşit ücret kapsamında yapılan düzenlemelerle gelinen noktada, ek ödeme oranı en düşük olan kadro, öğretmenler olmuştur ve 2000TL civarında hak kaybı devam etmektedir. Yine ilk kez sendikamız tarafından gündeme getirilip siyasilerin gündemine giren hatta 2018 yılında seçim meydanında Cumhurbaşkanı tarafından “verdik” denilen 3600 Ek gösterge halen çözülmeyen sorun olarak durmaktadır.”

“SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER KADROYA ALINMALI VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASINA SON VERİLMELİ”

Açıklamasında öğretmenlerin yaşadıkları sorunlara da değinen Yazla, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Öğretmen atamaları kadrolu olmalı, tüm kadrolara atama yapılmalı, sözleşmeli öğretmenler kadroya alınmalı ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Vergi dilimindeki adaletsizliğin kaldırılmasını ve kamu çalışanları için yüzde 15’te sabitlenmesini talep ediyoruz. Eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda çalışan tüm personele bir maaş tutarında eğitime hazırlık ödeneği ödenmelidir. Akademik personele ödenenler dahil ek ders ücretleri yüzde 50 arttırılmalı. Öğretmenlerin maaş karşılığı ders saatleri tüm branşlar için 15 saatte eşitlenmelidir. Doğum öncesi izin süresi pandemi döneminde olduğu gibi 16 haftaya doğum sonrası ise bir yıla çıkarılacak şekilde düzenlenmelidir. Yiyecek ve giyecek yardımlarının kapsamları genişletilmelidir. Yükseköğretim kurumlarının toplu sözleşme ve sosyal denge düzenlemesi yapılmalıdır. Adaletsizliğin her geçen gün arttığı başöğretmenlik, uzman öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, 8 yılını dolduran tüm öğretmenlere uzman öğretmenlik, 15 yılını dolduranlara ise başöğretmenlik tazminatı ödenmelidir. Yardımcı hizmetler personellerinin görev tanımları yapılmalı, mesai ücretleri arttırılmalı ve sınav, seçim gibi görevlerdeki haksızlıklar giderilmelidir. Eğitim-İş olarak ana hatlarıyla açıkladığımız sorunların yanı sıra eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda gerek ekonomik gerekse özlük haklarında yaşanan sorunlara çözüm olmayan toplu sözleşme; senaryosunu iktidarın yazdığı, yönetmenliğini iktidarın yaptığı, masadakilerin ise acemice sahnelediği tiyatrodan öteye gitmeyecektir. Eğitim-İş, bu orta oyununda figüran olmak yerine, emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği mücadelesini tüm baskılara rağmen sürdürecektir.”