Açıklama şöyle: “1886 yılının 1 Mayıs günü, Şikagolu işçilerin 8 saatlik iş günü için greve gitmesiyle başlayan ve 4’ü işçi, 7’si polis 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan Haymarket Olayı kurbanları anısına 136 yıldır 1 Mayıs bütün dünyada İşçi Bayramı olarak kutlanmaktadır. 

Ülkemizde ise, ilk kez 1911 yılında Selanik’te, 1912 yılında İstanbul’da kutlanmış, 1923 yılında Cumhuriyete doğru ilerlerken yasal İşçi Bayramı olarak kabul ve ilan edilmiş ise de, bugün pek çok iş kolunda 8 saatlik iş gününün uygulanmaması acı gerçeğimizdir.

100 yıllık tarihine rağmen İşçi Bayramı Türkiye’de, tıpkı işçi hakları gibi iniş çıkışlarla, büyük güçlükler ve acılarla yaşanmıştır. 1 Mayıs 1977 kitlesel katliamı dışında, değişik yıllarda da pek çok kurban verilmiştir.

Bu yıl da ülkemiz emekçileri; birlik içinde, Türk bayraklarının dalgalandığı alanlarda, taleplerini belirten pankartları ve güçlü sloganlarıyla İşçi Bayramı’nı kutlayacaklar. Yoksulluk ücretine, sendikasızlaşmaya, baskılara, sağlıksız, güvensiz ve güvencesiz iş koşullarına karşın ekmek peşinde koşan milyonlar alanlarda olacak.

Cumhuriyetin kurduğu üretim tesislerini kapatarak, satarak yok eden siyasi iktidarların, üretimi terk edip, gümrük duvarlarını da sıfırlamasından sonra, eğitim aldığı halde iş bulamayan umutsuz gençlerimiz iş isteyecekler. İstatistik oyunları ile gizlense bile işsiz sayısının tarihin en yüksek düzeyine ulaştığını haykıracaklar.

Sabah evlerinden aileleriyle vedalaşarak güvensiz, güvencesiz işyerlerine giden işçilerimiz; sigortasız, sendikasız, iş saati belirsiz, sayıları milyonları bulan sığınmacı yabancıların ücret rekabetine karşı açlık sınırı altında bir ücretle çalışmak zorunda kaldıklarını bir kez daha seslendirecekler. Gerçek sendikalar; yeni sendikalar yasası ile yok olma durumuna geldiklerini vurgulayacak, ancak sendikalı işçi sayısının gerilediği noktayı utandıklarından dile getiremeyecekler.

Çalışanlarımız; on yıllardır tehdit altında olan tek gelecek güvenceleri kıdem tazminatlarını koruma kararlılıklarını bir kez daha hatırlatacaklar.

Sayısız engelleri aşarak memur sendikalarında örgütlenmeyi başaran memurlarımız; devlet memuru güvencelerini kaybetmemek ve grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarını almak için güçlerini birleştireceklerini, performans, not verme ve benzeri yöntemlere boyun eğmeyeceklerini duyuracaklar.

Giderek yükselen vahşi sömürü yöntemi taşeronlaşmaya ve kiralık işçilik gibi kölelik koşullarına karşı bu yıl alanlarda daha güçlü sesler yükselecek.

Yeni özelleştirme girişimlerine, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin yabancılara ya da yandaşlara yok pahasına satılması ile somutlanan neoliberal sömürü gerçeğine bir kez daha dikkat çekilecek.

Atatürk’ün “Milletin Efendisidir” dediği köylülerimizin; destekten yoksun kaldıkları için üretimden kopup köylerini tek etmeleriyle kent varoşlarında işsizler ordusuna katılarak oluşturdukları milyonlar, işçi ücretlerinin baskılanmasına yol açtıklarının bilincine varacak, geniş emekçi yığınlarla kucaklaşacak.

Emekliler; yoksulluk içinde ve ticarileşen sağlık sistemi dişlileri arasında nasıl ezildiklerini, uzun ve çileli emek yıllarının sonunda huzur ve güven içinde yaşamayı umut ederken yaşama tutunabilmek için, yine -ve bulabilirlerse yeni bir işte- çalışmak zorunda kalmalarının kahredici haksızlığını bir kez daha söyleyecekler.

Kadınlarımız; insan olarak eşit ve özgür yurttaşlar olmak istediklerini, şiddete uğramak, sokak ortasında, rezidans balkonları dibinde katledilmek istemediklerini haykıracak, evlatlarının izbe yuvalarda cinsel istismara uğramadıkları insanca bir yaşam isteyecekler.

Öğrencilerimiz; parasız, laik ve bilimsel eğitim görmek, özerk üniversitelerde okumak, tarikat, cemaat baskısından uzak, her türlü gereksinimlerinin karşılandığı çağdaş yurtlarda barınmak istemlerini yineleyecekler.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, vatansever halkımızla birlikte; yaşanan sıkıntıların kaynağının emperyalist sömürü düzeninin dayattığı yabancı reçeteli planlar olduğu bilinci ile ulusal bağımsızlığımızın simgesi şanlı bayrağımızın dalgalandığı 1 Mayıs alanlarını dolduran emekçilerimizin yanında olacağız ve bir gün mutlaka, 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde olduğu gibi emperyalizmin zincirlerini yeniden kıracağız.”

<… ve elbette ki sevgilim, elbet,

dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,

dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla

bu güzelim memlekette hürriyet…>

Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye! 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun!”