HABER MERKEZİ

Edirne Barosu insani değerleri ikinci plana alan kalkınmacı zihniyet ve uygulayıcıları suların her gün daha fazla kirlenmesi ve metalaştırılması için çaba sarf etmekte olduğunu belirterek şunları kaydetti: “1997 yılında nehirler üzerinde yıkım getiren ve canlı hayatını doğrudan olumsuz anlamda etkileyen faaliyetlere karşı kabul edilen 14 Mart Nehirler İçin Eylem Günü; Ergene Havzası, Edirne ve Trakya özelinde üzerimize düşen görevleri adeta tekrar hatırlatıyor. Kıyıların Kıyı Kanunu’na aykırı şekilde kullanımı, temiz kullanılabilir suya erişimin lüks olarak kabul edilmesi, zirai ve sınai faktörlerle kirlenen su kaynakları ve nehirlerimizin sağlığımız üzerindeki olumsuz etkileri göz önünde bulunduğunda aktif olarak sürece dahil olmanın tüm kitle örgütlerinin, tüm vatandaşlarımızın üzerine düşen bir görev olduğuna inancımız tamdır. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda sayılan idari ve adli nitelikteki müeyyideler dışında özellikle 15. ve 16. maddelerde karşılık bulan faaliyetin durdurulması tedbiri, nehirlerimizde, özellikle Ergene Nehri’ni kirleten sanayi işletmeleri bakımından uygulanmamaktadır. Ergene Nehri’nin büyük bir kısmı hâlihazırda akışkan bir zehire dönüşmüştür, mevzuatın denetim yetkisi yüklediği kamu kuruluşları görevlerini gerektiği gibi yerine getirmemektedirler. Nehirlerimizde gözlenen kirlilik, sadece nehirden birinci derecede doğrudan yararlananları değil, su döngüsü sebebiyle yaşadığımız alanın büyük bir bölümünü, su kaynaklarımızı da etkilemektedir. Kıyıların herkesin eşit ve serbestçe yararlanabileceği alanlar olduğu ilkesi, Meriç Nehri özelinde irdelenmeye muhtaçtır.”

 “YEREL VE MERKEZİ İDARELERDEN BEKLENTİMİZ, HALKIMIZIN SUDAN ÜCRETSİZ FAYDALANDIRILMASIDIR”

Akarsular ve kaynakları koruma altına alınmadıkça, devlet kirletenlere etkin idari tedbirler uygulamadıkça çözüm mümkün görünmemekte olduğu vurgulayarak: “Trakya belediyelerinin atık su arıtma tesislerini bu zamana kadar faaliyete geçirmemiş olmaları kabul edilemez. Evsel ve kentsel atıkların arıtılmadan nehirlerimize bırakılması söz konusudur. Nehirlerimiz ve su havzalarımız bölgemiz için hassas ve korunması gereken varlıklarımızdır. Su hakkı sadece Dünya Su Günü’nde anımsanacak veya kutlanacak bir gün değildir. Yerel ve merkezi idarelerden beklentimiz, halkımızın sudan ücretsiz faydalandırılmasıdır. Bölgemizdeki hastanelerin onkoloji servislerindeki yoğunluk nehirlerimizin kirliliğinden ayrı düşünülebilir mi? 4. derece kirli su olan, hiçbir amaç için kullanılamayacak suyu doğrudan veya dolaylı olarak hayatımıza dahil ediyor muyuz? Nehirlerimizin kirletilmesine karşı önlem alması gereken otoriteler nerede yanlış yapıyorlar, etkisiz kalıyorlar? Günlük hayatta kullandığımız su ne kadar temiz, içilebilir? T.C. Edirne Barosu olarak bu ve benzeri soruları irdelemenin görevimiz olduğunu düşünüyoruz. 14 Mart Dünya Nehirler İçin Eylem Günü nedeniyle nehirlerimizin kirletilmesine, nehirlerimizden yararlanmamızın gerekçesiz ve kanun dışı şekilde engellenmesine karşı kamuoyunu doğamıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.” şeklinde konuşuldu.