AYŞİN SEÇİL GEZER

Saros Körfezi sahillerinin parsellendiğini ifade eden Akıllı, şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda sahillerin kiralanması konusu vardı. Bu konu karşısında halkın tedirginliği gözlendi. Bu konuda araştırmalar yaptım. Öğrendiğim kadarıyla Erikli Sahili, Mecidiye Sahili yani Saros Körfezi sit alanı olmasına rağmen bazı yerler Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın talimatları doğrultusunda parsellenerek kiraya verme çalışmaları var. Son aşamaya gelinmiş, talepler alınmış, Bakanlığa iletilmiş, kısa bir süre içerisinde de kesinleşecek.” 

SAROS KÖRFEZİ, 3. DERECE DOĞAL SİT ALANI

Sit alanı ile ilgili bilgilendirmede bulunan Şükrü Akıllı, “Sit alanı nedir bilmemiz gerekiyor. Sit alanı; doğal dengelerin korunması, ülkemizde yer alan tarihi ve doğal güzelliklere sahip alanlar olarak belirleniyor. Dikkat edilirse sit alanları korunması gereken alanlar, yani doğal sit alanları devlet tarafından ne yazık ki korunamıyor, kiraya verilmesi tercih ediliyor. Doğal sit alanları; 1, 2 ve 3 derecede nitelendiriliyor. Saros Körfezi, 3. Derece doğal sit alanı, ülkemizde 11 doğal sit alanı var, Saros Körfezi de bunlardan birisi. Bu kapsama Erikli ve Mecidiye sahilleri de giriyor. Korunması gereken bu yerleri devlet olarak koruyamıyoruz, işgaller var gerekçesi ile kiraya vereceğiz. Böyle bir koruma anlayışı dünyada nerede var bilemiyorum. 2 Mayıs 2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin idaresi hakkında bir yönetmelik çıkarılmış. Bugüne kadar bu yönetmelik bölgemizde gereği yerine getirilmedi. Bu yönetmelik kapsamında kiralama çalışmaları yürütülüyor, son aşamasına geliyor.” şeklinde konuştu. 

KUMSAL KESİMLER PARSELLERE AYRILMIŞ

Erikli ve Mecidiye sahilleri için 30’dan fazla talep olduğunu söyleyen Akıllı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından ön ihale çalışmaları yapılmış. Özellikle kumsal kesimlerde 1 buçuk dönümden az olmamak üzere parsellere ayrılmış. Bu yerler Erikli’de 7 tane, göl ile kanala kadar en az 1 buçuk dönümlük yerler parsellenmiş, tespit edilmiş ve kiralama çalışmaları gündeme gelmiş, bunun çalışmaları yürütülüyor. İhaleye katılma şartları başında; katılacakların yasal yerleşim sahibi olması gerekiyor. Ama burada dememiş ki yerel yerleşim sahibi olması gerekiyor, yani buraya dışarıdan gelip kiralama talebinde bulunabilirler. Erikli ve Mecidiye’de 30’dan fazla talep var. Bu talepler şahıslardan oluşuyor, ticarethanelerden oluşuyor, en vahimi de Erikli Turizm Geliştirme Kooperatifi’nin taleplerinden oluşuyor. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü denetim yapacağız bu yerler ile ilgili diyor. Kira değerleri de tespit edilmiş.” 

DEVLET KUMSALLARI KORUMALIDIR

Kumsalların korunması gerektiğini belirten Şükrü Akıllı, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı: “Vatandaşlar, bu yerlerde gidip havlusuyla, şemsiyesiyle oturabilecek mi? Oturabilecek, böyle bir zorlama yok diyorlar. Ama bu kiralanan şahısın yerine giderken vatandaş haliyle tedirgin olacak. Hizmet alırsa bir bedel ödeyecek. Bence burada vatandaşın kumsalı kullanma hakkına bir kısıtlama getiriliyor. Anayasamızda da halka açık olan kumsalların, plajların bir ticarethaneye dönüştürülerek, parsellenerek kiraya verilmesi, rant kapısı haline getirilmesi sağlanıyor. Anayasa ve yasaların açıkça ihlalidir, ben bunu düşünüyorum. Devlet kademelerindeki lüks ve israfın önlenmesi gerekirken maalesef güneşten, denizden, plajdan yararlanmaya çalışan halka bir takım kısıtlamalar getiriliyor. Plajların kiraya verilme girişimleri doğru değildir. Plajların peşkeş çekilmesinden vazgeçilmelidir. Kumsalların doğal yapısı parsellenerek bozulmamalıdır. Mademki sahiller kamunun ortak malıdır, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu tasarrufundan vazgeçmeli, devlet kumsalları korumalıdır. Biz, Erikli Turizm Geliştirme Kooperatifinde görevli olduğumuz süre boyunca özellikle kumsalın işgal edilmemesi konusunda etkin mücadeleler verdik. Görüyoruz ki bugünkü Erikli Turizm Geliştirme Kooperatifi yönetimi buradan yer kiralama talebinde bulunuyor. Böyle bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir.”