Allerji, değişik iş veya değişik reaksiyon anlamına gelen Yunanca kökenli bir sözcüktür. Normalde vücudumuza bir zararı olmayan maddelere karşı bağışıklık sistemimizin verdiği aşırı duyarlılık reaksiyonlarını tanımlar. Bağışıklık sistemimiz, vücuda solunum, ağız, deri yoluyla giren maddeleri zararlılarmış gibi algılarsa aynen mikroplara yaptığı gibi saldırıya geçer. Buradaki asıl amaç vücudu korumaktır. Ancak bu tepkiler sonucu başta Ig E(immünglobülin E), histamin olmak üzere salgılanan, açığa çıkan çesitli maddeler kendi organ ve dokularına da zarar verir. Bu tür reaksiyonları başlatan her türlü maddeye allerjen denir. Allerjenlere karşı diğer kişilerden daha aşırı ve hızlı yanıt verilmesine atopi; bu özelliğe sahip kişilere de atopik kişiler denir. Bu kişiler normalden daha çok IgE üretir Atopik özellikler kalıtımsal olmasına karşın aynı ailenin farklı bireylerinde alerji görülmesi ve şiddeti değişiklik gösterir. Bunun nedeni kişilerin karşılaştığı çevresel etkenlerinde allerji oluşumunda önemli rol oynamasıdır. allerjen maddeyle karşılaşma yaşının erken olması ve uzun süre karşılaşma allerji görülme sıklığını ve şiddetini arttırır. Bilerce allerjen madde vardır. Ev ve toz akarları, ot ve ağaç polenleri, ev hayvanlarının deri veya tüyleri, mantar ve küf sporları, gıdalar(süt, yumurta,soya,deniz ürünleri, meyve ve kuruyemişler…), böcek sokmaları (özellikle arı), ilaçlar (penisilin, sulfonamidler, aspirin, novaljin…), lateks, bazı metaller (nikel…), lastik, koruyucu ve kimyasal reçineler en sık görülenlerdir. Ayrıca hava kirliliği, işlenmiş gıdalar, sık ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı da allerji gelişimini arttırır. Dünya allerji örgütü verilerine göre toplumun %22’sinde alerjiyle ilgili bir hastalık söz konusudur. Avrupa alerji derneğinin yaptığı çalışmalar 2015’te bu kıta nüfusunun %50’sinde allerjik bir hastalığın oluşacağını göstermektedir. Ülkemizde ise allerjik astım %2.-5; allerjik burun hastalığı (allerjik rinit) %7,5-15; alerjik deri hastalıkları % 0,8-5; yiyecek allerjileri %5 oranında görülmektedir.

Allerjik hastalıklar, bulgu olarak bir sistemi veya organı ilgilendiriyormuş gibi görünse de tüm vücudu etkileyen hastalıklardır.

Allerjide genel bulgular:

Hapşırma; hırıltılı solunum; burun tıkanıklığı; burun akıntısı; göz kızarıklığı; öksürme; yüz ve başta ağrı; ciltte döküntüler; lekeler (isilik, kurdeşen); şişlik; nefes darlığı; burun; göz; kulak; dudak; boğaz ve damak (ağız içi) kaşıntısı; bulantı, kusma, ishal olarak görülebilir.

Günlük yaşamda en sık görüle allerjik hastalıklar solunum yolunun hastalıklarıdır. Bunlardan allerjik rinit(saman nezlesi) ve astım birlikte görülebileceği gibi ayrı birer hastalık olarak da karşımıza çıkabilir. Allerjik rinit en sık görülenidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar allerjik rinitin astım oluşumunda önemli rol oynadığını göstermiştir.

Allerjik rinit, en sık görülen ve yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. Belli dönemlerde, en sık ilkbahar aylarında polenlere bağlı gelişen mevsimsel allerjik rinit olabileceği gibi bütün bir yıl boyu süren (perennial allerjik rinit denir) tipide görülebilir. Polenler dışında ev tozu, hayvan tüyleri, küf mantarları, kimyasal maddeler, klor, deterjanlar ve hava kirliliği de allerji yapabilir. Su gibi burun akıntısı, tıkanıklık, hapşırma nöbetleri, gözlerde kızarıklık-kaşıntı, burunda, dudakta, damakta ve boğazda kaşıntı, öksürük, baş ağrısı, koku alma bozuklukları ile seyreder. Yeterli ve doğru tedavi yapılmazsa okul başarısında düşme, öğrenme güçlüğü, isteksizlik gibi ikincil bulgularda ortaya çıkabilir.

Allerjik astım, sıklıkla allerjik rinit belirtileriyle birlikte öksürük, hırıltılı solunum, nefes darlığı bulgularıyla görülür. Daha az oranda olsa da rinit bulgusu olmadan da tek başına oluşabilir. Allerjenle temas sonrası şikayetler ortaya çıkar. Hastanın günlük yaşamını ciddi boyutta sınırlar. Eşlik eden ve tedavisiz bazı durumlarda (infeksiyonlar gibi) yaşamı tehdit  edebilir.

Allerjik konjonktivit, gözlerde kaşını, kızarıklık, sulanma ile karakterizedir. Daha çok mevsimsel olarak polenlere bağlı ve sıklıkla allerjik rinit ile birlikte görülür.

Ürtiker, deriden kabarık, kaşıntılı, kızarık, lezyonlar ve kaşıntı ile görülür. Altı haftadan kısa sürenlere akut ürtiker denir. En sık bu şekli görülür. Gıdalar ve ilaçlar en sık sebeptir. Lezyonlar birkaç mm.’den birkaç cm.’ye kadar boyutlu, yuvarlak veya oval, beyaz ya kırmızı şişlikler şeklinde karşımıza çıkabilir. 24 saat içinde kaybolurlar. Bu süre aşılmışsa vaskülit( damar intihabı) gibi hastalılar akla gelmelidir.

Atopik dermati, deride kaşıntı pullanma, renk değişikliği ile ortaya çıkan , sık görülen; çocuklukta başladığında gelecekte allerjik rinit ve astım gibi hastalıkların ön habercisi olması nedeniyle dikkatle izlenmelidir.

Angioödem, göz kapakları, dudaklar gibi cilt altı dokuların daha gevşek olduğu bölgelerde aniden ortaya çıkan ve bazen hastanın yüzünü tanınmaz hale sokabilen bir durumdur. Kaşıntıdan ziyade hafif ağrı şikayeti olabilir. Tipik olarak yüzdeki şişme asimetriktir.

Temas yoluyla da deri allerjileri oluşabilir. Çeşitli ilaçlar, metal takılar (özellikle nikel), makyaj malzemeleri, lateks gibi etkenlerle oluşabilir. Temastan 24-48 saat sonra deriden kabarık, kızarık, kaşıntılı lezyonlar gelişir. Allerjenlerden uzaklaşmak tedaviyi sağlar.

Besin allerjileri, duyarlı olunan besinin alınmasını takiben ağız içi ve çevresinde lezyonlar, ishal, kusma, karın ağrısı, krampları, kaşıntı, ürtiker, ve anjioödem, egzema, burunda akınto, astım ile karşımız çıkabilir. Gıda alerjilerinin %90’a yakını çocuklarda süt, yumurta, yer fıstığı, buğday, soya, fındık, ceviz …vb. ;erişkenlerde yer fıstığı, fındık, ceviz, balık, deniz kabukluları alımıyla ortaya çıkar. Allerji yapan gıdayı almamak tedavi için önemlidir. Gıda alerjilerinin bir kısmı yaşla birlikte kaybolur.

Anaflaksi, allerjenle karşılaşmadan çok kısa süre sonra oluşan ve tedavisi yapılmazsa ölümle sonuçlanabilen acil bir tablodur.besinler,arı sokması,ilaçlar en sık sebeptir.El ayası,ayak tabanında kaşıntı,iç sıkıntısı,tüm vücut yayılan kaşıntı,solunum zorluğu,nefes borusunda ani şişme ve solunumun imkansızlığı,tansiyon düşüklüğü,şok ve ölme giden çok ciddi bir tablodur.Dakikalar içinde tedavi başlamalıdır.

Böcek sokmaları ve zehirlerine bağlıda alerji tabloları oluşabilir.En sık arı sokmalarında gözlenir.Hamam böceğine bağlı allerjilerde gelişmektedir.Böcek allerjilerinde anaflaksi ve ölüme giden ciddi tablolar oluşabilir.Bu gibi durumlarda tedavi ciddiye alınmalı,evde geçiştirilmemelidir.

Allerjik hastalarda tanı:

Gıda allerjilerinde, ilaç alımlarında.cilde temas sonucu ve böcek sokması gibi durumlarda allerjinin ortaya çıktığı hallerde tanı kolaydır.Emin olunmayan durumlarda allerji testleri yapılmalıdır.

Allerji testleri, solunum yolu allerjileri(allerjik rinit),gıda allerjilerinde, bazı ilaç allerjilerinde, deri allerjilerinde(ürtker,anjioödem),egzamalar(kontakt dermatit,ve atopik dermatit) te yapılmalıdır.Ayrıca tekrarlayan veya uzun süre devem eden,tedaviye dirençli sinüzit,öksürük,orta kulak iltihabı ya da konjonktivit gibi durumlarda da yapılması fayda sağlanabilir.Allerji testleri birkaç şekilde  yapılabilir.Kan alınarak alerjene karşı vücudun geliştirdiği maddelere(alerjen spesifik antikorlar)bakılabilir.

Günümüzde en sık yapılan ve tedaviyi yönlendirmede kullanılan testler Prick testlerdir. Derinin üstüne damlatılan çeşitli allerjenlere karşı deride oluşan reaksiyonlar araştırılır. Derinin üst tabakası çok hafif şekilde çizilip allerjenin derinin içindeki allerji hücreleri ile araya gelmesi sağlanır. Hiçbir ağrı olmaz. Kimi vakalarda test sırasında bile allerjik atak hatta anflaksi olabileceğinden yeterli donanımın olduğu yerlerde ve deneyimli kişilerce yapılmalıdır. Test öncesi allerji ilaçları, gripal ilaçlar, bazı öksürük ve mide ilaçları, depresyon ilaçları doktorunuzun söylediği süreler içinde kesildikten sonra test yaptırmaya gelinmelidir.

Allerjen maddenin deri içine verildiği intradermal testlerde vardır. Pratikte çok kullanılmamaktadır.

Allerjik rinitli olgularda burun salgısının kimyasal analizi yapılabilir. Bazı olgularda şüphe edilen allerjenlerin burun içine verilmesiyle uyarı testleride yapılmaktadır. Deri allerjenlerinde allerjenin deriye 48 saat süreyle bantlandığı yama testlerde( patch test) vardır.

Allerjik hastalıklarda tedavi:   

Tedavide en etkili yol alerjen maddeden uzaklaşmak, karşılaşmamaktır. Kişi ağızdan veya deri yoluyla vücuda girdiğinde allerji yapan maddeyi biliyorsa bundan açınmak, uzak durmak olasıdır. Ancak dünyada birçok ülkede en sık görülen çimen allerjisi, ev tozu akarlarına bağlı allerjiler gibi durumlarda allerjeni tamamen uzaklaştırmak imkansızdır. Bu gibi durumlarda ayrıntılı muayene ve testler sonrasında ilaç tedavileri yapılabilir. Allerjik testlerin sonucuna göre uygun koşullardaki hastalara immünoterapi (aşı tedavisi) başlanabilir. Hastanın aşı tedavisinin etkisinin 6-12 ay içinde görülmeye başlayacağını ve 3-4 yıl hatta daha uzun süreler devamının gerekebileceğini bilmesi tedaviye uyumunu ve tedavi başarısını arttıracaktır.

Allerjik rinit ve astım gibi solunum yolları allerjisi yoğun olan hastaların aşağıdaki önerilere uymaları daha sağlıklı olmaları ve kısıtlanmamış bir yaşam sürmeleri için faydalı olacaktır:

Polenlerin uçuştuğu mevsimlerde kapı ve pencerelerinizi kapalı tutun. Polenlerin en yoğun olduğu sabah erken ve akşam saatlerinde dışarıya çıkmamaya dikkat edin. Çıkmanız gereken hallerde maske kullanın. Yaşam alanlarınızda tüylü hayvan ve bitki beslemeyin. Sigara içmeyin ve içirtmeyin. Kışın özellikle kaloriferli evlerde hava çok kuruduğu için nem oranı ayarlanabilen nemlendirici bir cihaz kullanın. Aşırı nemli havanın da küf allerjenlerini arttıracağı unutulmamalıdır. Nem oranı %45’i geçmemelidir. Aynı durum klimalar içinde geçerlidir. Klima filtreleri en az ayda bir temizlenmeli veya değiştirilmelidir. Giysilerinizi polenlerin yapışmaması için dışarıda kurutmayınız. Dışarıya çıkıp eve döndüğünüzde üstünüzdeki giysiyi değişmek, elinizi yüzünüzü yıkamak polenleri sizden uzaklaştıracaktır. Evinizde toz tutan ve ev akarları için bir üreme alanı oluşturan yünlü battaniye, halı, kilim, kullanmayın. Anti allerjik özellikli yastık kılıfı yorgan, yatak kılıfı kullanın. Unutmayınız bütün bunlar zor gibi görünse de sizin ve çocuklarınızın yaşam kalitesini arttıracak ve hastalık belirtilerinin azalmasını sağlayacaktır.

Op.Dr. Kemal KEF

Özel Keşan Hastanesi

Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı