Sonay CAN

Mehmet İLMAN

 

 

Keşan’da, 23 Ekim’de toplanan ve ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği), CHP (Cumhuriyet Halk Partisi), İP (İşçi Partisi), ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi), DSP (Demokratik Sol Parti), Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası), Eğitim İş (Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası) ile Emekli Öğretmenler Derneği’nde oluşan Demokrasi Platformu’nun aldığı karar gereği, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için hazırlanan “Alternatif Cumhuriyet Şöleni” dün gerçekleştirildi.

Eski İtfaiye Binası’nda toplanan ve içlerinde CHP Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, ADD Keşan Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Rami Uluz, CHP Keşan Belediye Başkan aday adayları Mustafa Bezbaş, Aladdin Öztürk, Şenol Yalı, Ufuk Kanışkan ile binlerce vatandaşın katılımıyla oluşan kortej, alkış ve sloganlarla Hastane Caddesi’nden geçerek, Önder Caddesi, İsmet İnönü Caddesi yoluyla,  Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önüne kadar yürüdü.

Davul zurna eşliğinde yapılan yürüyüş sırasında, Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin, yürüyüş güzergahında bulunan AK Parti  Keşan İlçe Başkanlığı önünde geniş güvenlik önlemleri aldığı gözlendi.


SUNAR: CUMHURİYET BAYRAMIMIZI, HALKLA BİRLİKTE KUTLAMAK İSTEDİK

Kortej, kısa süre içerisinde Cumhuriyet Meydanı’na ulaştı. Buradaki törende, ADD Keşan Şubesi Başkanı Ramiz Uluz’un açış konuşmasının ardından, Demokrasi Platformu adına günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapan Zeki Sunar, cumhuriyet değerlerinin birer birer yok edilmeye çalışıldığını belirterek “Biz de bu nedenle bu alternatif programı hazırlayarak halkımızla Cumhuriyet Bayramımızı coşkuyla davul zurnalar eşliğinde kutlamak istedik.” dedi.

Sunar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, der ve yine Atatürk; deyip, Cumhuriyetin niteliklerini anlatırken, diyerek, Cumhuriyetin toplum yaşamındaki gerekliliğini vurgular. Cumhuriyetimiz sömürgeciliğe karşı Türk halkının verdiği bir savaşın, bir galibiyetin sonunda var oldu. Dünyanın 1. Paylaşım Savaşı sonunda Türk Halkı,  hem padişahlıktan hem de emperyalizmin dayatmalarından kurtulmuş ve özgür iradesini kullanmanın kapılarını açmıştır. O günün şartlarında dünyada benzeri görülmedik gelişmelere imza atmış ve bir millet olmanın erdemliliğini göstermiştir. Dünyada ilk karma eğitimi uygulamakla, kadınıyla erkeğiyle bir bütün olduğumuzu tüm dünyaya gösterdik. Karma ekonomik modeliyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü ekonomik alanda kullanarak sanayi devriminin yolunu açmıştır.  Osmanlının kenara ittiği Türk insanını; tarımın, ticaretin ve iş hayatının içine sokmayı başarmıştır. Bilimi ve teknolojiyi, hayatın tek yol göstericisi olarak düstur edinmiştir. Eğitim öğretimin devlet eliyle ve tek bir programla yürütülmesini sağlamış, yeni Latin harfleriyle oluşturduğu dilimize en uygun Alfabeyi bilimin ve Türk insanının hizmetine sokmuştur. Cumhuriyet dönemiyle birlikte komşularımızla iyi ilişkiler öne çıkarılmış “Yurtta barış dünyada barış” düsturu ile iyi komşuluk ilişkileriyle birlikte Balkanlardan Hint Okyanusuna kadar Ortadoğu’da Balkan ve Sadabad paktları kurularak bölgenin güvenliği sağlanmıştır.”

TARİH BOYUNCA EMPERYALİST EMELLERDEN KURTULAMADIK

Zeki Sunar, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, II. Paylaşım Savaşı’ndan uzak tutularak savaşın yıkımından adeta tavizsiz korunduğunu, bu ülkeyi omzunda taşıyan, üreten, asker olan, vergi veren kısacası bu toprakları Türkiye Cumhuriyeti vatanı yapan insanların ise; Cumhuriyet Tarihi boyunca aynı zamanda içimizde ve dışımızdaki emperyalist emellerin kendileri  ve ülke için kurdukları tuzaklardan bir türlü kendilerini kurtaramadıklarının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Emperyal emel ne ister?  Çoğumuz zaman zaman zengin olma yollarını bireysel olarak aramışızdır. Ancak zenginlikte, zengin olmakta derece ve sınır koymamışsak, daha çok kazanma hırsıyla başkalarının haklarını da gasp etmekten kendimizi alıkoyamıyorsak, hatta hakka tecavüzü hak sayıyorsak, hatta ve hatta devletleri de bu emellerimize alet ediyor, halk üzerinde süresiz bir egemenlik ve tahakküm kuruyorsak bunun adı sistemli sömürü düzeni olur ve Uluslararası emperyalist emeller bu düzenin devamının planlarını yapar ve uygularlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde uygulanan ilk emperyalist plan, Amerikan Marshall Yardım Planı’dır.  Karşılığında Amerika’nın Kore Savaşı’na asker gönderilmiştir. 1950’li yıllar emperyalist destekli hükümetlerin Cumhuriyet kazanımlarını tek tek geriye alma çabalarıyla ve ülkemizin emperyalist finans kuruluşları aracılığı ile borçlandırılarak halkın öz kaynakları dışında kalkınma modellerinin öne çıkarıldığı yıllardır. Ve daha sonraki yıllarda gelen hükümetler de bir taraftan eski borçları öderken yeni yeni dış borçlarla ülkeyi emperyalizmin kucağına atmışlardır.”

 

“ÜLKENİN, TÜM KAZANIMLARI SATILDI”

Zeki Sunar, 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllar Türkiyesi’ni de şöyle özetledi: “Yetmişli ve seksenli yıllar IMF’nin kredileriyle idare edilen bir ülke, doksanlı yıllar özelleştirmelerle idare edilen bir ülke ve ikibin ikiden sonra IMF’den borç almadığını iddia eden, ama ülkenin tüm Cumhuriyet kazanımlarını satan ve aynı zamanda da geçen seksen yıllık cumhuriyet döneminde yapılan dış borcun dört katından fazlasını on yılda borçlanmış, emperyalist güdümlü bir iktidar, Cumhuriyet Devrimi’nin bütün yatırımlarını Amerika’nın Orta Doğu’daki emellerini gerçekleştirmesi yolunda harcamaktan ve insanımızın tüm değerlerini karşısına almaktan çekinmeden ülkeyi idare ettiğini sanmaktadır. Tek başına iktidarı döneminde anayasa yapma sevdası yeni bir devlet düzeni yaratma amacından kaynaklanmaktadır. Demokrasi diye söze başlayıp; demokratik karşı duruşları hazmedemeyen, insanları polis baskısıyla susturmaya, asılsız suçlamalarla hapislerde tutarak halka zulmü başlıca adalet uygulaması olarak göstermektedir. mantığı ile faşizmin bu çağda uygulanabilecek en tipik örnekleri sergilenmektedir. Halkımız,  tarih boyunca emperyalizmin; çalışanın ve üretenin düşmanı olduğunu gayet iyi bilmekte,  işbirlikçi hükümetler tarafından kendisine dayatılmakta olan tüm bu faşizan uygulamalara yurt çapında,  her yerde dağlarda,  Kaz Dağları’nda, Çal Dağı’nda, Madra Dağı’nda maden arayan emperyalistlere, mayınlı arazileri temizleyip peşkeş çekenlere, limanlarımızı satanlara, şehir merkezlerini AVM için parselleyenlere Gezi Parkı’nda, ODTÜ’de,  yurdun her yerinde, yüksek bir bilinç ve onurla karşı durmaktadır. Bu iktidarın hedefinin çalışan insanımızın cumhuriyetle kazandığı, medeni yaşamımız olduğu unutulmamalıdır. Herkese iş, herkese aş, herkese bilim, herkese insanca yaşama ve topluma uyum sağlama hakkı, insanca yaşanacak bir çevrenin geliştirilmesi, komşularımızla ve tüm dünya ile barış içinde yaşama hakkımızı kaybetmemek için Cumhuriyetimizin elde kalan kazanımlarına sahip çıkıyoruz. Ve Cumhuriyet Bayramı’nı bundan böyle iktidardan ayrı, halkın bayramı olarak kutluyoruz.”

KARANFİLLER BIRAKILDI, HALAYLAR ÇEKİLDİ

Konuşmanın ardından törene katılanlar Atatürk Anıtı’na karanfiller bıraktılar ve daha sonra davul zurna eşliğinde halay çektiler.