AYGÜL KONAR

“MÜCADELEMİZDEN ASLA VAZGEÇMİYORUZ” 

20 Mart 2021Cumartesi günü, gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini öğrendiklerini hatırlatan Arhatır, “Cumartesi sabahı döküldüğümüz sokaklarda tek adam tarafından verilen bu kararın hukuka, Anayasa’ya, uluslararası sözleşmeler hukukuna aykırı olduğunu yüksek sesle söyleyip ‘yok hükmündedir’ dedik. 30 Nisan tarihinde bir Cumhurbaşkanlığı kararı daha yayınlanarak adeta duyduk duymadık kalmasın dercesine Türkiye’nin 1 Temmuz 2021’de sözleşmeden çıkacağı belirtildi. Böylece kadınlara gözdağı; Danıştay’a açılan onlarca dava konusunda yargıya ve konuyu gündemine alan Venedik Komisyonu’na talimat verilmeye çalışıldı. Biz, çocuk istismarcılarına af getirilmesi, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi, sıraya 6284’ün ve hatta Medeni Kanun’un alınması gibi kazanılmış haklarımıza yönelik saldırılara karşı mücadele etmek için 300’ü aşkın kadın ve LGBTİ+ örgüt/platform/grup tarafından oluşturulan Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK olarak, İstanbul Sözleşmesi’nden, yaşamlarımızdan, haklarımızdan, dayanışmamızdan ve örgütlü mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz” dedi.

“DEVLETİN GÖREVİ, HER BİR BİREYİN ŞİDDETTEN UZAK ÖZGÜRCE YAŞAMA HAKKINI KORUMAKTIR”

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının yok hükmünde olduğunu vurgulayan Nermin Arhatır, “Bu hukuksuz çekilme kararı bizim için o kadar yok hükmünde ki, İstanbul Sözleşmesi’nin 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılmasının ve Türkiye tarafından ilk imzacı olarak imzalanmasının 10’uncu yıldönümünde #İstanbulSözleşmesi10Yaşında, ‘Daha nice yaşlara’ diyoruz. Devlet, kadınların, çocukların, LGBTİ+’larin, yaşlıların, mültecilerin, engellilerin ve diğer dezavantajlı grupların haklarını, hayatlarını koruma görevini yerine getirmek zorundadır. Devletin görevi, kadınların hayatlarını ve haklarını yok sayıp; kadının içinde şiddet gördüğü aileyi yüceltenlere; toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını şeytanlaştıranlara, şiddet uygulayan erkeklere uzaklaştırma verilmesinden başlayıp kadının boşanma, nafaka haklarına göz dikenlere, erken yaşta zorla evlilikleri savunanlara, şiddet ve istismar serbestliği (!) için İstanbul Sözleşmesi’ni günah keçisi ilan edenlere mavi boncuk dağıtmak değil, her bir bireyin şiddetten uzak özgürce yaşama hakkını korumaktır. Bunu hatırlatmaya ve sorumluları göreve çağırmaya devam edeceğiz. Karardan geri dönülene kadar ulusal ve uluslararası alanda, hukuki her türlü yolu deneyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır. İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir. Karar geri çekilmelidir. Sözleşme etkin uygulanmalıdır” şeklinde açıklamalarda bulundu.