Güzel ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sanata ve sanatçıya çok önem veren, destekleyen bir devlet adamıydı. Nutuk dahil yayınlanmış dokuz kitabı bulunan Atatürk, müzik ve dansa da ilgi duyardı. Hatta kendi sesinden notalara dökülen Rumeli Türkülerimiz de vardır. Bunun yanı sıra klasik müzik, çok sesli korolor, opera, mimari, tiyatro, bale, heykeltraşlık,…. gibi pek çok sanat dalıyla da ilgilenmiştir.

Üstün bir askeri zekaya sahip olan Atatürk , ülkelerin ilerlemesi, medeni uygarlıklar seviyesine gelebilmesinin sadece ekonomik gelişmeyle sınırlı olmadığının bilincindeydi. Bu sebeple Cumhuriyetin ilanından sonra mimari dahil pek çok sanat dalının toplum tarafından sevilip benimsenmesini teşvik etmiş, devletimizin olanaklarını seferber etmiştir. Bu çalışmaların zorlu savaş döneminden çıkmış, eğitimli genç nüfusunun büyük bölümünü şehit vermiş; toplumumuzun çağdaşlaşması, kalitesinin arttırılmasına yönelik olduğunu söyleyebiliriz.

Gerçekten de medeniyette ilerlemiş ülkelere baktığımızda, her türlü sanata ve sanatçıya verilen önemi hemen fark edebiliriz. Bunun bilincinde olan Atatürk, zaman zaman sanatçılarla bir araya gelir sohbet ederdi.

"Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur." - "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" ve "Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur.” sözleri bizlere Gazi Mustafa Kemal’ in sanata ne denli önem verdiğini göstermektedir. Atatürk, Türk Müziğinin gelişmesine özel önem vermiş, çok sayıda öğrenciyi müzik eğitimi alabilmesi için Avrupa’ ya göndermiş, Ankara ve İstanbul’da müzik okulları açmıştır.

Biz de Atatürk’ ü örnek alarak çocuklarımıza,gençlerimizesanat sevgisini teşvik etmeliyiz. Çalışmalar yapmak isteyen gençleri desteklemeliyiz. Sanatı teşvik eden, her kesimden insanı başta gençler olmak üzere destekleyen çalışmalar, ülkemizin kalitesinin artması, kalkınması, gelişmesi yönünden büyük önem taşıyor. Bu sebeple kalitemizi arttıracak bu tarz çalışmaları desteklemeli, hatta ihtiyaç olan yerlerde gerekirse bu yönde bizler de ön ayak olmalıyız.

Sanatsal faaliyetlere toplumun ilgisini, katılımını arttırmak için çalışmalar yapmalıyız. Müzelere, sanat galerine  giriş ücretlerinin düşürülmesi, çeşitli kuruluşlara ait sanat merkezlerinin haftanın ya da ayın belli bir günü halka açık aktiviteler düzenlemesi, basın yayın organlarında sanatsal faaliyetlere daha geniş alan ayrılmasıgibi çalışmalar halkımızın sanatsal faaliyetlere katılımını arttıracaktır. 

Ayrıca sanatçılarımıza önem vermemiz, ileri yaşlarına gelince de onlara ilgiyi alakayı kesmeyip korumamız altına almamız gerekiyor. Bunu hem vefa gereği hem de sanata yönelmek isteyen gençleri teşvik etmesi açısından yapmalıyız. Genelde arka planda kalabilen, kendi kültürümüzü yansıtan Türk Sanat ve Türk Halk Müziği icra eden TRT Devlet Korolarımız, Radyo Sanatçılarımızı da daha ön plana çıkarmalı, gereken önemi vermeliyiz. 1998 yılından sonra uygulamadan kalkan, Devletimizin sanata olan katkıları ve yaptıkları hizmetler sonucunda bazı sanatçılaraverdiği Devlet Sanatçısı uygulamasına yeniden başlamamız, ülkemizin sanatsal gelişiminin artması için önemli bir adım olacaktır.

İkinci Dünya Savaşı’ ndan sonra Avusturyalıların ilk onarılmasını istedikleri ilk yapı, opera binası olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de aynı şekilde şanlı kurtuluş mücadelemiz ardından toplumumuzda sanatın her türünün uygulanmasını teşvik etmiştir. Görüyoruz ki sanat bir lüks değil, toplumların gelişmesi, ilerlemesi, kalitesinin artması için bir zorunluluktur.