Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün armağanı olan bayramları özlüyorum!.. Statları dolduran kalabalığı, heyecanı, coşkuyu, milli duygularımızın doruğa çıktığı bayramlarımızı özlüyorum...
Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık!.. Çocuklar çok eğlenmiş, Mehmet Gemici Cennet Bahçesi tıklım tıklım doluymuş... Değişik günlerde çocuklar çeşitli aktivitelerle 23 Nisan’ı kutlamışlar... 1 haftadır her gün 23 Nisan’ın coşkusu yaşanıyormuş... Siz onu benim külâhıma anlatın!..
Düğün yaparsın, mutluluğu; o gece hissedersin... İnsanlar ölür, en acı an; toprağa gömülme anıdır... Sevdiğin birini beklersin, en büyük heyecan; kavuşup kollarının arasında hissettiğin zamandır... Doğum yaparsın, annelik duygusunun en önemli anı; bebeğinin kucağına verildiği ilk andır... Bu duyguların başında ve sonrasında da mutluluk, coşku, heyecan yaşarsın ama o ilk an gibi değildir hiçbiri...
Evlilik yıldönümünü bir gün önce ya da bir gün sonra kutlamayız... Doğum günümüzü de aynı şekilde... Aşiretlerde 40 gün 40 gece düğün yapılırmış, acaba hangi gece gerdeğe girilen gece gibi heyecan ve mutluluk verir damat ile geline... İşte son yıllardaki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları da döndü aşiret düğününe!.. 1 hafta önceden başlıyor çocuklar bayram aktivitelerine... Git oraya, gel beriye!.. Koş spor salonuna, git Cumhuriyet Meydanı’na, yürü Mehmet Gemici Cennet Bahçesi’ne... Sen oraya, ben buraya... Zıpla oraya, atla buraya!.. derken, hoşaf(!) oluyor 23 Nisan çocukları... Bu da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin versiyonu olan 23 Nisan kutlamaları!..
Ya Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağanı olan 23 Nisan’lar nasıl kutlanırdı?... Tek bir gün... Sadece 23 Nisan’da... Şöyle gözümün önüne geliyor da... Nasıl da sabırsızlıkla beklerdik 23 Nisan’ı... 1 hafta başımızın ucunda dururdu Bayram’da giyeceğimiz entarilerimiz, pabuçlarımız... Bayram sabahı erkenden kalkar, 1 saat öncesi giyinip aynanın karşısından ayrılmazdık... Sonra doğru okullarımıza... Bütün okulların öğrencileri kortej halinde gelirdi Keşan Atatürk Stadı’na... Stadın etrafı hınca hınç insan... İçi ayrı kalabalık, dışı ayrı kalabalık... İğne atsan yere düşmez sanırsın... Anafartalar Caddesi insan akınına uğrardı... Neredeyse bütün Keşanlılar stada gelirdi Bayram günü... 7’sinden 70’ine herkes coşkulu... Tarif edilemez, anlatılamaz bir coşkuydu bu, sadece; yaşanılabilen... İşte ben; Atatürk’ün armağanı olan 23 Nisan’ları, 19 Mayıs’ları, 29 Ekim’leri özlüyorum... Bu coşkuyu bundan sonraki neslin hissedemeyecek olma ihtimalini düşündükçe de çok üzülüyorum... Milli bayramlarımızın geçmiş yıllarda olduğu gibi kutlanması, versiyonların da tarih olması dileğimle... Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyorum... Ne mutlu Türküm, ne mutlu Atatürkçüyüm diyene!..