[email protected]

Murat ARKAN

Geçen gün arkadaşlarla konuşurken Euro muhabbeti geçince yıllar önce başımdan geçen bir anımı sizlerle paylaşma gereği duydum. Yeri çok önemli değil oraya yeni tayin olmuştum ve ev tutmak üzere gerek internetten gerekse kalmak istediğim yerlerde yaya olarak arayışlara başladım. Kafama yatan bir ev bulduğumda sahibini aradım. Gelen evin sahibi belli ki Almanya’dan emekli ve aynı zamanda Türkiye’den emekliydi. Türkiye de uzun süre kalmamış ama emekli olunca Türkiye’ye yerleşmiş. Evin şartlarını konuşmaya geçtiğimizde bana;

-“Yeğenim ev aylık 150 Avro” dedi.

-“Euro mu? Ne Eurosu amcacım, Lüksemburg’tan ev tutmuyorum ki.”dedim.

-“Hayat şartları yeğenim, sen anlamaz” dedi.

Görünüşe göre hayat şartları pek etkilememiş gibi geldi bana. Neyse uzun uzun pazarlıklardan sonra evi 135 Euro’ya tuttum. Tuttuğum evin ilk ev kirasını vermek üzere çarşıya gidip Euro alıp geldim. 135 Euro’yu kendisine verdiğimde bana “Oğlum bu Euro, ben senden Avro istiyorum” dedi. “Abi Euro, Avro aynı şey. Söyleniş tarzı bu” dedim. Amcam demek ki yıllarca Almanya’da yaşamış veya bana evi vermekten vazgeçmiş olacak ki, böyle bir şey söyledi diye düşündüm. Görünüşe göre ev sahibim paranın üzerinde Avro yazmasını istiyordu. Euro yazması onu kesmemişti. Halk ağzıyla Avro, Yeuro, Yero diye isimler de duyabiliyoruz. Aklımla dalga geçildiğinin farkındaydım. Bozuntuya da veremedim. Biraz daha konu uzadıktan sonra kendisine şimdi burada bekle, ben bir devlet kurayım, kurduğum devletin de parasının üzerine de Avro yazıp tekrar geleceğimi söyleyerek oradan ayrıldım. Şu ana kadar herhangi bir devlet kuramadım ama bir gün o devleti kurarsam o paranın üzerine Avro yazdırıp o evi kiralayacağım. Cebimde o günden kalan 135 Euro’yu da kendisine hatıra olarak vereceğim.