Engellilerle ilgili herhangi bir bakanlık bulunmadığını ifade ederek söze başlayan Aydemir, “Onun dışında bir engelli yasası yok. Bütünüyle kapsayan anayasal hükümleri içine almış koruyan, gözeten, hak talep eden bir engelli yasası yok. Engelli yasası ve engelli bakanlığı Türkiye genelinin birinci sorunudur. Bugüne kadar gelmiş geçmiş siyasal iktidarların ve son dönemdeki siyasal iktidarın engelli maaşlarıyla ilgili yaptıkları komik zamlar var. Bugün bir engelli vatandaş 3 ayda bir aldığı 1200 lira ile geçinmek zorunda bazıları için bu çerez parasıdır.  Asgari ücretin 1300 lira olduğu bir ülkede, yoksulluk sınırının 2 bin lira olduğu ülkede, 3 ayda bir alınan 1200 lira ile nasıl geçineceksiniz. Hal böyle olunca engelliler açısından bayramda kötü geçti. Bayram bir sıkıntı, gelmemesi gereken bir kâbus engelli için çünkü konuklarını ağırlayacak durumları olmuyor. Zaten engelliler hayatlarını zor idame ediyor. Bayramda en azından bir tatlı ya da bir şeker alacak bütçesi bile yok. Engelliler böyle günlerin bu ekonomik rahatsızlıktan dolayı istemiyor. Bunun yolu Cumhuriyet Türkiye’sinde bir yasa değişikliği ile Avrupa’da ki gibi güvence altına alan koruyup kollayan gözeten bir yasa çıkartıp bunların maaşlarında hiç değilse insan onuruna yaraşır şekilde bir iyileştirme yapmaları engellileri sevindirecek.” dedi.

DEVLETE GÜVENEBİLECEKLERİ BİR YASA YOK

Engellilerin sorunlarından birinin de gelecek kaygısı olduğunu ifade eden Aydemir, “Annelerine, babalarına bağımlı olan insanların bir gün annesi veya babası öldüğünde ne yapacağım kaygısı var. Tabi bu farkında olan için geçerli, farkında olmayan zihinsel engellilerde var. Onlarında anneleri, babaları çocuğumu nereye bırakacağım diye düşünüyor. Engellilerde ilkokulu bitiren sayısı bile %25’ler civarında dolayısıyla iş bulmaları da zor oluyor. Ancak KPSS ile oluyor. Orada da sınavı kazansa bile yine güçlüklerle karşılaşıyor. Bölgelerinde yer olmadığında başka yere gidip çalışmak zorundalar. Bu durumda anne, babalarının evlerini oraya taşıması gerekiyor. Buda çok zor oluyor. Orada tek başlarına yaşamlarını idame ettiremedikleri için işe bile girseler gittikleri yerde uyum sağlayamıyorlar ya da gidemiyorlar. Gelecek kaygısında anne ve babaların feryatları çok büyük onları bırakabilecekleri, devlete güvenebilecekleri bir yasa yok. Çocuğum ziyan olacak, gözüm arkada kalacak gibi bir takım endişe ve kaygılarla yaşamaya çalışıyorlar. Sağlık sorunlarında engellilerden yine para alınıyor. Alınmaması gerekir. Sosyal devlet anlayışında olması gereken budur. Hastanelerde duvarlarda yazı yazmasına rağmen engellilerin yine sıra beklediğini sırası geldiğinde ancak gidebildiğini oysa fiziksel anlamda tuvalet sıkıntısı yaşayan engellinin ne durumda olduğunu herkes hisseder. Orada o kişiyi bekletmenin çok yanlış olduğu fakat bağlayıcı bir hüküm olmadığı için sadece bir tebliğ olduğu için uygulanmıyor.” diye konuştu.

ENGELLİLER ÖTEKİLEŞTİRİLMEK İSTEMİYORLAR

Engellilerin eğitim, kültür, sanat faaliyetlerinin neredeyse hiç olmadığı söyleyen Aydemir, “Bir sinemaya veya tiyatroya gitme bir dergi alma ya da sanatsal faaliyete katılma durumları yok. Ancak halk eğitimin ya da İŞKUR’un açtığı kurslar var. Onlarda da belirle şart aranıyor. Eli ayağı tutması gerekiyor. Kültürel anlamda engelliler çok yoksun durumda eğlenemiyorlar. Kendilerine göre kız ya da erkekte bulamıyorlar. Fiziksel ve cinsel ihtiyaçlarını da karşılayamıyorlar. Anne, baba olmanın keyfini de yaşayamıyorlar. Olsa bile çok nadir şekilde engelli derneklerinde tanıştıkları insanlarla evlilikleri oluyor. Birbirlerini tamamlamaya çalışıyorlar. Keşan’da engelli sayısı Kaymakamlık istatistiklerine göre 700,750 civarı fakat biz bu istatistiğin çok eskide kaldığını köy dışına çıkamamış güncelleme yapması için Kaymakamlığa dilekçe de verdik bu konuda engelli sayısının biz 1500, 2000’lere dayandığı kanısındayız. Köyün birinde muhtar bildirmemiş bir engelli arkadaşımız odaya elleri bağlanmış şekilde sadece bir kilimin üzerinde yaşıyor. Bunu gördük ve utanç duyduk. Engelliler ötekileştirilmek istemiyorlar. Toplum dışına itilmek açınarak bakılmak istemiyorlar. Mahalle komşuları bile engelli çocuğu var diye anneye ziyarete gelmiyor. Sosyal ilişkilere mahkûmlar bunlar büyük ve aşılması güç sorunlar. Avrupa’da engellilere devlet iki türlü müdahalede bulunuyor. Birincisi ilaç yardımı olarak medikal anlamda diğeri de sosyal yönünü, kişiliğini geliştirme anlamında uyumluluk programlarıyla bunun psikolojik olarak hayata hazırlama ve yaşama uyma standardı olarak rampalarıyla, üst geçitleriyle, engellilere ayrılan yerleri ve onore edici maaşlarıyla ve onları üretime katmalarıyla, saygı duymalarıyla yapıyorlar.” dedi.

TOPLUM DIŞI KALIYORUZ

Sedat Aydemir, engellilerin Türkiye’de ötekileştirildiğini belirterek, “Bir benzetme yaptık toplum tarafından hoş karşılanmadı. Amerika’nın zencileri olarak nitelendiriliyoruz. Orada nasıl zenciler sadece müzikle, basketbol ve spor anlamında başarılılar. Bize de bakış tarzı aynı o durumda Türkiye’nin zencileri de engellilerdir. Toplum dışı kalıyoruz. Üretime katılamıyoruz. Üretim dışı kaldığımız için ailemize bağımlı olarak yaşamak zorunda kalıyoruz. Çok azımız KPSS ile veya kura ile işlere alınıyor. Keşan’da özellikle iş anlamında karşılaştığımız en önemli sorunlardan biri çevre civarında az sayıda toplu işçi çalıştıran insanların kafa taşçı bakış tarzıyla engellileri istememesi, isteyenlerinde astımlıysa eline süpürge verip çöp süpürtmesi, ayağı aksamasına rağmen yük taşıtması, ya da atıl durumda sadece sekreterlik verilmesi. Engeliler yetenekli insanlardır. Beyinleri 2 kat daha fazla çalışır. Oturduğu yerden sürekli beyni işlev halinde olduğu bir şeylerle uğraştığı için çok daha gelişmiş oluyor. Ama buna karşı sürekli geri planda işler veriliyor. Buradaki işyerleri de eğer roman vatandaşıysa ona potansiyel hırsız gözüyle bakıyor. Kürt ise potansiyel PKK’lı gözüyle bakıyorlar. Bu tür bakış tarzları ile gönderdiğimiz insanları geri çeviriyorlar. İlle saf Türk olması bekleniyor. Bu da yadırganacak bir durum. Bu durumu yumuşatmaya çalıştık. Kaymakam ve Belediye Başkanımızla ortaklaşa hareket edelim dedik. Tamam dediler. Ama durum halen çözülmedi. Bu Türkiye genelinde de yaşanıyor. Fakat Keşan’da daha belirgin biçimde ortada. Gönderdiğimiz hiçbir insanı işe almıyorlar. Engellilerin iş gücünden değil de yasadan faydalanılması gerekiyor işveren tarafından burada zaten yasa gereği verilen ücret vergiden düşülüyor.” şeklinde konuştu.

YÜRÜTME VE MUHALEFETİN ORTAK ÇIKARACAĞI BİR YASA İSTİYORUZ

Yaşlılığında bir engellilik olduğunu kaydeden Aydemir, son olarak şunları söyledi: “Yaşlılar, hamileler ve engelliler kaldırımdan gitmek ve rampadan inmek zorunda diğer insanlar gibi kaldırımdan atlayacak veya oradan inecek durumu yok Keşan’ın yol yapısı gereği kaldırımlarımız dar geri dönme olasılığı da yok. İlle geçen birimden yardım istemek zorunda eğer yalnız ise eğer rehabilitasyon yapan birisi varsa yine yardım istemek zorunda Keşan için bu çok önemli bir sorun. Kent düzenlemesi konusunda da Belediye dilekçe verip kaldırım işgallerinin son bulmasını istedik. Zaten dönüşü zor olan kaldırımlarda birde esnaf orayı işgal ederse, sağlam kişilerin dahi zorlandığı yerden hiç geçemez. Engellilerin park yerleri ve rampaların önüne yapılan parklar konusunda trafik takdir komisyonu tarafından kararlar alındı. Uygulanacak cezalar belirlendi. Fakat normal arabalar, engelli yerlerine park ediyor Kaldırma konusunda yaptırım yok. Emniyet müdürleri de bizim bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok diyor. Yasalar hafif olduğu için bu durum ortaya çıkıyor. Son olarak biz siyasal iktidara sesleniyoruz ve diğer muhalefet milletvekillerine de sesleniyoruz. Yürütme ve muhalefetin ortak çıkaracağı bir yasa istiyoruz. Bu yasa güvence altına alsın engellileri, geleceği de kararmasın ve kaygıyla bakmasın maaşlarında iyileştirme olsun eğer milletvekilleri inanmıyorsa sadece 1 ay 400 lira ile geçinmeye çalışsın.”