Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘Kızanlar Geleceğe Umutla Bakıyor’ adlı projeye umutlu bakmadığımı, daha şubat ayında yazdığım köşe yazımda belirtmiştim... Hem henüz o yazıyı yazdığımda proje ile ilgili etkinlikler ve faaliyetler de başlamamıştı... Ama gökten inen melekler bana, ‘bu projeden bir cacık olmaz!’ diye söyledi... Ben de, meleklerin altıncı hissine(!) güvendim ve Emniyet’e veryansın ettim... Bu yazımdan sonra da emniyet personeline ‘gulyabani!’ gibi göründüm... Beni gören emniyet mensupları kaçtı, hatta çalıştığım gazetelerin yayınlarını emniyetin kapısından sokmadı... Yayınlarımızı sokmadı ama benim ‘Kızanlar Geleceğe Umutla Bakıyor’ projesinin etkinlik ve faaliyetlerini takibe almamı engelleyemedi...
Sadece proje kapsamında gerçekleştirilen 2 geziden bahsedeceğim şimdi sizlere... Biri Kasım ayında gerçekleştirilen Ankara gezisi, diğeri birkaç gün önce yapılan Samsun gezisi... Bizzat gittim, geziye katılan öğrencileri izledim... Her iki geziye de 40’ar öğrenci katıldı ve bu öğrencilerin de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından belirlenen başarılı öğrenciler olduğu ifade edildi... Peki bu projeyi hazırlarken amaç; başarılı öğrencilerin etkinliklere katılımını sağlamak mı yoksa yoksul öğrencilerin katılımını sağlamak mıydı? Neticede devletten proje için 217 bin TL’lik destek geldi... Bu paranın tamamı, çok afedersiniz ama halk tabiri ile ‘kapısında bir domuz eksik!’ olan, yani ailesinin kendisine her türlü imkanı sunma gücü bulunan öğrenciler için mi yoksa ‘evinin kapısı bile olmayan’ gariban öğrenciler için mi harcanacaktı... Gözlemlediğim o ki, bu geziye katılanların hemen hemen hepsi için ailesi tarafından her türlü imkanı sunma gücü bulunacak öğrenciler, belki yanlış bir tabir olur ama ‘gariban’ olmayan öğrenciler olduğu besbelliydi... Peki nerede kaldı, ‘Kızanlar Geleceğe Umutla Bakıyor’ projesinin amacı, ana fikri, sahibi... Projenin duyurulduğu ve basında yer aldığı andan itibaren herkeste oluşan algı, bu projenin özünde ‘Roman’ çocukların olduğu idi... Basın olarak bile biz, projeyle ilgili yayımladığımız haberlerde bu mesajı verdik... Peki ne oldu da bu gezilere Roman çocuklar götürülmedi... Bu gezi; projenin asıl kahramanları olan ‘Roman’ çocuklarının hakkı değil miydi? Bu çocukları sosyal hayata kazandırmak değil miydi amacınız... Gezilere götürdüğünüz o çocuklar, bir şekilde otobüse binmiştir, otobüsle yolculuk yapmıştır, yine bir şekilde ailesi ile birlikte Keşan dışına gezmek amaçlı gitmiştir... Ancak Roman çocukları otobüsle değil, at arabası ile tanışmıştır... Birçoğu otobüse belki de hiç binmemiştir, binmeyecektir de... Keşan dışına giden Roman çocukların çoğunluğu, gezmek amaçlı değil, ailesi zeytin bahçelerine, çeltik tarlalarına ekmek parası kazanmak için gitmesi nedeniyle çıkmıştır... Şimdi sorarım; o çocukları mı götürmeniz gerekiyordu geziye, yoksa bu Roman çocuklarının hakkı mıydı bu gezi sizce... Ne olurdu sanki bu çocukları 2-3 günlüğüne de olsa; bali çekenlerden, hap içenlerden, çöplük ortamlarında yaşamaktan uzaklaştırıp, tarihimizle, kültürümüzle tanıştırsaydınız? Eğer proje kapsamında gerçekleştirdiğimiz bu geziye ‘hakkını verdik’ diyorsanız; vicdanınızla ve 217 bin TL’nin hakkaniyetli kullanımıyla başbaşa bırakıyorum sizi!
Sanıyorum Keşan halkı, siz de anladınız neden emniyetin ‘gulyabani!’si olduğumu... ‘gulyabani’ olabilirim ama gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğimi de bilmenizi isterim... Doğru bildiklerini yazmak, inanın ‘gulyabani’ olmaya değer... Yeter ki, ‘hakkaniyetten’ şaşmayalım vegaribanın yanında oynayalım!... Saygılarımla...