AYGÜL KONAR

Saroz Körfezi’ndeki 1999 yılı öncesi binaların yinelenmesi gerektiğini belirten Balcı, çocukları bilinçlendirmek amacıyla deprem derslerinin okutulması gerektiğini söyledi.

“DERSLERİMİZE DEPREM DERSLERİNİN GİRMESİNİ ÜMİT EDİYORUZ”

Ülkemizin %97’si deprem ve depremden etkilenebilecek konumda olduğunu Kaydeden Hakan Balcı: “Deprem haftası dolayısıyla depremi bir kez daha gündemimize almamamız gerekiyor. 1999 yılında afet şeklinde yaşanmış depremden sonra birçok yasa ve yönetmeliklerde değişiklik olması dolayısıyla baya bir yol kat ettiğimizi söyleyebiliriz. Ancak 1999 yılından önce yapılan yapı stoklarımızı hala eritemediğimiz için onlar açısından riskli bir durum var. Özellikle deprem ülkesi olmamız dolayısıyla küçük çocuklarımızdan başlayarak ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite çağlarında eğitim anlamında depremle alakalı ders verilmesini her zaman gündemde tutmaya çalışıyoruz. Toplum olarak bilinçlenelim. Bugünün çocukları yarının büyükleri.  Onları deprem konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek eğitim ile olur. Deprem haftası vesilesiyle derslerimize deprem derslerinin girmesini ümit ediyoruz” dedi.

“YAPI STOKLARIMIZI GÖZDEN GEÇİRİP YENİLENMESİ KONUSUNDA BİRAN ÖNCE HAREKETE GEÇMEK GEREKİYOR” 

İstanbul ve Tekirdağ açıklarında beklenen bir depremin olduğunu vurgulayan Balcı sözlerine şöyle devam etti: “Yerini biliyoruz ama şu anki teknolojik imkanlarla gününü ve saatini bilemiyoruz. Ciddi oranda kırım yapacak bir deprem beklentisi olduğundan dolayı tedbirlerin buna göre alınmasını istiyoruz.  İstanbul ülkemizin gözbebeği. Yoğun bir nüfus ve yapılaşma dolayısıyla kırıcı bir depremden büyük oranda etkilenmesi bizim bölgemize de yakınlığı sebebiyle bizi de etkiler. Diğer yandan Saroz Körfezi’nde devam eden kuzey yolu fay hattının batı kısmına yakınız. Keşan’ın merkezine baktığımız zaman belki biraz daha taş üzerinde olmamız depremin büyüklüğünü azaltıcı yönde etki edecektir ama özellikle Saroz Körfezi’ndeki taş olmayan denize yakın mevkilerde 1999 öncesi yoğun kooperatifleşmeyle beraber yapılan yapı stoklarında ciddi sıkıntılara neden olabilir diye tahmin ediyoruz. Saroz Körfezi açıklarında bir kaç yıl önce yaşadığımız 5 kusurlu depremde Saroz Körfez’ine komşu olan köylerde bazı binalarda kırılmalar, çatlamalar olduğunu gözlemlemiştik. Bunu yaşamamak açısından yapı stoklarımızı gözden geçirip yenilenmesi konusunda biran önce harekete geçmek gerekiyor. Sadece deprem haftalarında veya deprem olduğunda değil gelişmiş ülkeler gibi tedbirler önlemler bina bazında alınmalı. Deprem olsa da korkmadan yaşayabilmemiz gerekiyor. Araştırma neticesinde Keşan’da özellikle kamu binalarının, okulların elden geçirilmesi gerektiğini biliyoruz. Endüstri Meslek Lisesi dediğimiz bina ölçümlerde miadını doldurulduğu ortaya çıkmıştı. Ona benzer durumda yapılarımız var ise onları da yenileme konusunda bir adım atılabilir. Bunlar tabi projeye ve araştırmaya bağlı olan şeyler. Deprem konusunda duyarlılığı elden bırakmamamız gerekiyor. Kamunun ve toplumun duyarlılık ve hassasiyetle çözüm üretme noktasında beraber hareket etmesini temenni ediyoruz.”