GİZEM GÖRÜR

Keşan’ın zemininin sağlam olduğunu belirten Balcı, halkımızın deprem konusunda henüz yeterli bilince sahip olamadığının da altını çizdi.

ÜLKEMİZİN %97’Sİ DEPREM KUŞAĞINDADIR

Türkiye’nin %97’sinin deprem kuşağında olduğunu hatırlatan Balcı, “Değerli katkılarınız için öncelikle teşekkür ediyorum. Basın yoluyla deprem konusunu sıcak tutabiliyor, halkımızla iletişim kurabiliyoruz. Biz bilim adamları konuyu ne kadar sıcak tutabilirsek, depremin korkutucu yüzünden o kadar kurtulmuş oluruz. Bunu da basın kanalı ile başarabiliyoruz. Biliyoruz ki Türkiye coğrafi konumu dolayısı ile fay hatlarının olduğu bir bölgede kalıyor. Ülke olarak tabakaların birbiri ile etkileşimi neticesinde, Kuzey Anadolu fay hattı, Doğu Anadolu fay hattı ve Ege’de çökme tipi depremler dediğimiz deprem üreten fay hatlarının tam geçiş noktasında bulunuyoruz. Dolayısı ile ülkemizin %97’si deprem kuşağındadır. Kısacası tüm Türkiye deprem bölgesidir. Bizler bir deprem ülkesi olarak deprem konusunda ne kadar bilinçlenirsek, o kadar az hasarla bu depremleri atlatabiliriz. Biz bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini 1999 yılında yaşadığımız iki büyük acı depremle anladık. Depremin ne kadar büyük bir felaket olduğunu çok acı kayıplarla anladık maalesef. Acı bir tecrübe yaşadık ancak eksiklerimiz olduğunu gördük.” şeklinde konuştu.

ZEMİNLERİMİZİ BİLMEDEN O ZEMİNLERİN ÜZERİNE BİNALARIMIZI YAPTIK

“1999 depreminden sonra ülke olarak ne kadar bilinçlendik? Ne kadar önlem alındı ve alınan önlemler yeterli bir düzeyde mi?” şeklindeki soruyu ise Balcı, şöyle cevaplandırdı: “1999 depremi bize hem ülke yönetimi için katkıda bulundu hem de önlemler almamızı sağladı. Bu acı kayıpların yaşanmamasını dilerdik. Biz jeofizik mühendisleri olarak zemin etütleri yapıyoruz. Yerin özelliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz ki binayı sağlam bir şekilde konumlandıralım. 1999 depreminden önce mesleğimizi ilgilendiren zemin etütleri yapılmıyordu. Sadece gökdelenler için yapılıyordu. Bunun dışında diğer yapılarda uygulanmıyordu. Bu da en önemli eksiklerden biriydi. Biz bir deprem ülkesiyiz, fakat zeminlerimizi bilmeden o zeminlerin üzerine binalarımızı yaptık. Böyle bir bina stokumuz var. Bu bizim en büyük handikabımız. 1999’dan sonra yeni yasalar çıktı. Yeni yönetmelikler çıktı. 1999’dan önceki bina stokumuzla, sonraki bina stokumuz arasında ciddi bir fark var. Şimdi bizlerin yapması gereken 1999 öncesi yapılan bina stokunu eritmek. Binalarımızı yenilemek zorundayız. Artık zemin özelliklerini biliyoruz. Binalarımızı güvenli zeminler üzerinde inşa edersek depremlerden daha az etkileneceğimiz aşikardır.”

OLASI BİR İSTANBUL DEPREMİ BİZİ DE SARSACAKTIR

Hakan Balcı, “Büyük İstanbul depremi uzun zamandır konuşuluyor. Bizim bölgemiz beklenen büyük İstanbul depreminden ne şekilde etkilenir, bu fay hattı Keşan ve çevresinden geçiyor mu ve Keşan’ın alt yapısı depreme dayanıklı mı? Keşan’ın alt yapısının taş olduğu söylentileri var halk arasında. Bunlar ne kadar doğru?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevaplandırdı: “Biz ülkemizin Kuzey’inde kaldığımız için Kuzey Anadolu fay hattında oluşan depremler, Doğu’dan Batı’ya doğru göç ederek geliyor. Örnek olarak Gölcük depremini verebiliriz. Beklenen deprem Tekirdağ- İstanbul açıklarından gelerek, Kavak Köyü’nden Saros Körfezi içine çatal yapıyor. Bir hat Gökçeada’nın Güneyi’nden devam ediyor, bir hat da bizim Saros Körfezi’nden paralel Yunanistan’a doğru gidiyor. Bilim adamlarının yapmış olduğu araştırmalar İstanbul’da beklenen depremin 30 yıl içinde olabilme ihtimalini söylemişti. Tabi bu zaman uzun bir zaman | | | | değil. Bizi yakın olarak ilgilendiren 1912 yılında olmuş olan Şarköy depremi. O zamanki kaynaklara bakıyoruz, Keşan ve köylerindeki yapılar etkilenmiş. Fakat İstanbul açıklarında olacak deprem bizi de sarsacaktır ama mesafe uzaklaştıkça şiddet de uzaklaşıyor. Biz daha çok Şarköy’de 1912 yılında olan depreme bakmalıyız. 100 yıl geçmiş olduğu için, yine olma ihtimali söz konusu olabilir. Depremlerin periyotları vardır çünkü. Bir yerde olan bir deprem tekrar aynı yerde olur.”

AVANTAJIMIZ, KEŞAN’IN YÜKSEK BİR YERDE KURGULANMIŞ OLMASIDIR

Keşan’ın yüksek bir yerde kurgulanmış olduğunu ve bunun bir avantaj olduğunu ifade eden Balcı,

“Keşan’ımız İstanbul depreminden etkilenir. Fakat bizim avantajımız Keşan’ın yüksek bir yerde kurgulanmış olmasıdır. Keşan, kil taşı, kum taşı, hardalanmalı zemin üzerine kurulmuştur. Genellikle binalarımızın temelleri taşa oturuyor. Temeli taşta oturan bina depremin şiddetinden çok fazla etkilenmez. Fakat Keşan’ımızın içersinde yüzeye yakın yatay bir su dolaşımı da mevcut. Özellikle çarşı ve bankaların olduğu yerler için bu örneği verebiliriz. Temellerde su çıkışları gözlemliyoruz buralarda. Su olasılığı yüksek olan yerlerde önlemlerin alınmasını öneriyoruz. Tabi uygulamacı inşaat mühendisleri arkadaşlar da çeşitli yöntemlerle suyu temelden uzak tutmayı sağlıyorlar. Su ile beton teması olduğu zaman sıkıntılar olabiliyor zamanla.” dedi.

TAM OLARAK BİLGİ SAHİBİ DEĞİLİZ

Depremde halkımızın nasıl davranması gerektiğini hatırlatarak açıklamasına devam eden Balcılar, “Türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğu için depremde nasıl davranılması gerektiği konusunda maalesef henüz tam olarak bilgi sahibi değil. Deprem konusunda bilinçlenmemiz de çok yeni olduğumuz için bir Japonya kadar tedbirli olamıyoruz. Japonya uzun yıllardır deprem araştırmaları yapmış ve binalarını ona göre uyarlamış bir ülke. Biliyor ki bir deprem ülkesi. Japonya halkı biliyor ki uzun yıllar boyunca ülkesinin yapmış olduğu yapılar güvenli yapılar. Ve bir deprem anında, binasına güvendiği için oturuyor yerinde ve geçmesini bekliyor. Biz büyük depremler yaşadığımızda böyle davranamıyoruz. Bizim de bu seviyeyi yakalayabilmemiz için çalışmalarımızın devam etmesi ve binalarımıza güvenebilmemiz gerekiyor. Deprem olmaya başladığı anda panik yapıp da camdan atlamaya çalışıyoruz, asansöre binmeye kalkıyoruz. Belki deprem öldürmüyor, o andaki davranışlarımız öldürüyor. Asansöre binmememiz gerekiyor. Merdivenlerden uzak durmamız gerekiyor. Daha çok kolonlara yakın durmamız gerekiyor. Son yönetmeliklerde gayet güvenli yapılar yapılıyor. Binanın güvenli kısımları biliniyor yeni binalarda. Ola ki bir yıkılma yaşanırsa, yaşamı sağlayacak deprem çantası, içinde bulunması gerekenler önemli. Ve haberleşme sağlanabilmesine dikkat etmek gerekir.” şeklinde konuştu.

HALK, DEPREMDE TOPLANMA YERİNİN NERESİ OLDUĞUNU BİLMELİDİR

Olası bir deprem anında acil toplanma alanlarının halkımız tarafından bilinmesi gerektiğine vurgu yapan Balcılar, açıklamasına şöyle devam etti: “Keşan’da deprem sonrasında toplanma alanı olarak Eski Sağlık Meslek Lisesi önünde bir toplanma alanı mevcuttur. Böyle bir durumda halkımızın bu alana yönelmesi doğru olacaktır. Ya da açıklık alanlar bu tarz bir felakette gidilmesi gereken doğru yerlerdir. Buraları da özellikle kamuoyu ile paylaşmak gerekir. Halk, depremde toplanma yerinin neresi olduğunu bilmelidir. Açıklamalar ve işaretlerle bu yerlerin halka ezberletilmesi gerekir. Oklar ve tabelalar ile bilincin arttırılması gerekir. İnsanları çevirip acil durum toplanma alanının neresi olduğunu sorsak, çok az kişi cevap verebilir diye düşünüyorum.”

ÇOCUKLAR BİLİNÇLENDİRİLMELİDİR

Balcı, açıklamasını şöyle tamamladı: “Okullarda öğrencilerimize deprem ile ilgili derslerin de verilmesi gerekir. Zaman zaman konferanslarla bu konunun sıcak tutulması gerekir. Gelişmiş toplumlarda depremler çok sakin şekilde atlatılabiliyor. Öğrencilerin konu ile ilgili bilinçlenmesini sağlamak atılması gereken önemli bir adımdır. Deprem hep gündemimizde olmalı, çocuklar bilinçlendirilmelidir. Ancak o zaman depremi en az hasarla atlatan bir ülke haline gelebiliriz.”

Google Play Store’dan Medya Keşan uygulamasını indirmek için BURAYA TIKLAYINIZ

Apple Store’dan Medya Keşan uygulamasını indirmek için BURAYA TIKLAYINIZ

Facebook sayfamız için BURAYA TIKLAYINIZ

Twitter için BURAYA TIKLAYINIZ

Instagram için BURAYA TIKLAYINIZ

Google plus için BURAYA TIKLAYINIZ

Youtube Kanalımız için BURAYA TIKLAYINIZ