Keşan Belediye Başkanlığı’nın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlediği ve 8 Mart 2015 Pazar günü gerçekleştirilen “Kadına Şiddet ve Kadının Toplumdaki Yeri” konulu panele, kadınlar büyük ilgi gösterdi.

Keşan Belediyesi Köşk Düğün Salonu’nda yapılan ve saat 14.00 sıralarında başlayan panel öncesi Başkan Mehmet Özcan, başkan yardımcıları Salim Şevik ve Cengizhan Aktan ile Belediye Meclisi üyeleri katılımcılara karanfil hediye etti.

Yöneticiliğini Keşan Belediye Meclisi Üyesi Avukat Nilüfer Erk Oğuz’un yaptığı panelde, konuşmacı olarak Sevtap Engin (Eğitimci/Girişimci), Burcu Özgür Tozluklu (Yaşam Koçu / Öğrenci Koçu / Eğitim Danışmanı), Sibel Yavaş (Eğitimci/Girişimci), hem hayat hikayelerini hem de günle ilgili düşüncelerini ve yapılması gerekenleri aktardılar.

Panelde Erk Oğuz’un günün anlamına ilişkin yaptığı açış konuşmasından sonra Engin’e söz verildi.

ENGİN: Kadına biçilen rolleri reddediyorum

İlk kez bu kadar çok sayıda kadının olduğu bir topluluğa hitap ettiğini ifade eden Sevtap Engin, “Kadına biçilen rolleri reddediyorum. Kadının çok konuştuğu, çok dedikodu yaptığı, vaktinin çoğunu eğlenmeye ayırdığı, birbirini dinlemeden sürekli konuştuğu söyleniyor. Doğru mu bunlar? Hayır değil, olmamalı da. Meclisinde sadece 2 kadının yer aldığı bir kurumda Meclis Başkan Yardımcılığı görevindeyim. Burada kadınları temsil etmeye çalışıyorum.” dedi.

“Kadınlar işçi değil işveren olmalı”

Kadınların kendilerini anne ve eş rolüne çok kaptırdığına vurgu yapan Engin, şöyle devam etti: “Çalışan bayanların çocuklarını ihmal ettikleri söylenir bu da doğru değil. Çalışan kadınlar, çocuklarına genelde çok daha fazla kaliteli zaman ayırırlar. Çocuğun her anında yakınında olmak ona yeteri kadar ilgi ve sevgi gösterildiği anlamına gelmez. Kadınlar olarak çocuklarımızın geleceğini bizler değiştiriyoruz. Bu nedenle kadınlar olarak kolkola hareket etmeliyiz ve birbirimize sahip çıkmalıyız. Şehrimin demokrat yapısına hayranım; ötekileştirmeden, kıyaslama yapmadan hareket ettikleri için de burada yaşamaya devam edeceğim. Edirne’nin kadın istihdamında tüm iller içinde birinci olduğu açıklandı ve bu çok önemsendi. Ben bunu alkışlamıyorum. Eğer Edirne tüm şehirler içinde kadın girişimciliği konusunda birinciliğe çıkarsa işte o zaman ben bu durumu alkışlarım. Yoksa öbür türlü kadınlar sürekli işçi olurlar. Kadınlar işçi değil işveren olmalı.”

“çocuklarımızı yalnızlaştırmamalıyız ama yalnız da bırakmalıyız”

Çocukların ebeveynlerin ne söylendiğine değil ne yaptığına baktığına dikkat çekerek konuşmasını sürdüren Sevtap Engin, şöyle devam etti: “Çocuklarınızı okula bırakıp sonra kahve gününe giderseniz bu ne ilgidir bu ne sevgidir. Ayrıca ilk ve orta okul döneminde çocuklarımızı sürekli takip ediyoruz ilgilenmeye çalışıyoruz ama lise döneminde de tamamıyla yalnız bırakıyoruz. Kadınlar olarak çocuklara karşı ilgimizi lise sona kadar devam ettirebilirsek çocuklarımız hem derslerinde hem de hayatlarında başarılı olurlar. Ayrıca çocuklarımızı yalnızlaştırmamalıyız ama yalnız da bırakmalıyız. Onların ancak bu sayede kendilerine karşı güvenleri gelişir.”

Kadınların kendilerine biçilen rollerden kurtulmasının bölgede en büyük destekçisinin eşleri olduğunu belirten Sevtap Engin, “Bölgemizin erkekleri, kadınlar olarak bizlerin her zaman yanındalar ve bizleri destekliyorlar. Biz de onların desteği ile çok daha başarılı olabiliriz.” şeklinde konuştu.

YAVAŞ: SEVİLEN İŞ YAPILIRSA BAŞARI DA BERABERİNDE GELİR

Engin’in ardından söz alan Sibel Yavaş, Bahçeşehir Koleji Anaokulu Kurucu Müdürü olduğunu aktararak başladığı konuşmasında; eğitimini aldığı, hayalini kurduğu işi yaptığını dile getirdi ve kişinin sevdiği işi yapmasının başarıyı da beraberinde getirdiğini anlattı.

Kurumunda 9 kadına istihdam sağladığını belirten Sibel Yavaş, kadınların önce insan sonra kadın olduğunun herkes tarafından çok iyi bilinmesi gerektiğine işaret etti.

TOZLUKLU: Şiddet, sadece fiziksel değildir,

psikolojik şiddet de en kötü şiddetlerden biridir

Panelde daha sonra Burcu Özgür Tozluklu’ya söz verildi.

3 aylıkken evlat edinildiğini, çocukluk yaşamı boyunca anne ve babasının kim olduğunu ispatlamak için cebinde nüfus kâğıdı ile gezmek zorunda bırakıldığını, bu nedenle aslında toplum tarafından psikolojik şiddete maruz bırakıldığını dile getiren Tozluklu, “Bu sorunlar karşısında hep dik durdum. Çünkü kendimi kanıtlamak zorundaydım. Şiddet, sadece fiziksel değildir, psikolojik şiddet de en kötü şiddetlerden biridir. Çocukluktaki zorluklardan sonra hayat yüzüme ne yazık ki yine gülmedi. Evlendim ve 5 aylık hamileyken eşimin böbrek yetmezliği ortaya çıktı ve diyalize bağlı bir yaşam sürmeye başladık. Bu süreçte çalıştığım işyeri eşimin sağlık problemleri nedeniyle kullandığım izinler yüzünden beni işten çıkardı. Bu da hayatın bana karşı ekonomik şiddet yüzü oldu. Sonra eşim aldığı ilaçların yan etkileri ve hastalığı yüzünden başka bir kişi haline dönüştü, bu dönemde farklı şiddet türleri de yaşadım. Ama yılmadım, hep çalıştım, dilenmedim, üniversite okudum. Bunu hem kendim, hem çocuğum hem de örnek olabileceğim kadınlar için yaptım. Kadınlar olarak başımıza ne gelirse gelsin pes etmeyeceğiz, Türk kadını mücadele eder, başı öne hiçbir zaman eğilmez, hep başı dik durur. Çocuklarımız ve özellikle kızlarımız okuyacak.” dedi.

“güçlüyüz ama gücümüzün farkında değiliz”

Panelin ikinci bölümünde özellikle kadına yönelik şiddet üzerinde duruldu.

Bu bölümde söz alan Sevtap Engin, kadınlara şöyle seslendi: “Kimin, gününde kaç çeşit mama yaptığı, çantasının hangi marka olduğu hiç önemli değil. Bunları bırakmamız lazım. Bu şekilde bir hayat sizleri kalabalıklar içinde yalnızlaştırır. Kadınlar olarak birbirimize ayna olmalıyız. Kadınlar olarak çok güçlüyüz ama gücümüzün farkında değiliz.  Kadının olmadığı yerde başarı olmaz.  Hamur da yoğururuz, tarhana da yaparız, turşu da kurarız, çocuk da yaparız ama en başarılı iş kadını da oluruz. Kadınlar yaptıkları işi küçümsememeli. Ben annesinin yaptığı oyalarla küçük bir köyden ilk kez okumak için çıkan ve başarıyı elde eden bir kadınım. Fiziksel olarak bazı anlarda yorgun olabilirsiniz ama ruhen çok mutlu olabilirsiniz. Çalışan kadın; mutsuz ve yorgun kadın, çocuğunu ihmal eden kadın demek değildir.  Kadınlar olarak kıymetliyiz ve çok yetenekliyiz. Kadınlar olarak girişimciliğimizi ve paylaşımcılığımızı artırmalıyız.”

BELEDİYE KİŞİSEL GELİŞİM SEMİNERLERİ DÜZENLEYECEK

Engin’in ardından Burcu Özgür Tozluklu söz aldı.

Kadının toplumdaki yeri üzerine konuşma yapan Tozluklu, şunları söyledi: “Ev kadınlığı en zor işlerden biridir. Boş kafalar hep fitne fesat ile doludur, kafamız hep dolu olsun ama bilgi ve eğitimle. Bu nedenle Keşan Belediyesi’yle Başkanımız Mehmet Özcan ve diğer yöneticilerimizin desteği ile kişisel gelişim seminerleri düzenlemeye başlayacağız, bunlar tamamen ücretsiz olacak ve kayıtları Keşan Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nde alınacak.”

“son 4 ayda 800 kadının bir hiç uğruna katledildi”

Mevkii ve makam sahibi, elinde mesleği olan, üniversite mezunu kişilerin de şiddet uygulayabildiğine, şiddet uygulamanın mevki ve makam sahibi olmakla çok ilgisi olmadığına dikkat çeken Burcu Özgür Tozluklu, şiddet gören kadının sesini çıkarması gerektiğini ve sonuna kadar haklı olduğunu bildirdi.

Şiddet gören kadına karşı kadınlar başta olmak üzere tüm kişilerin destek göstermesi gerektiğini ifade eden Tozluklu, son 4 ayda 800 kadının bir hiç uğruna katledildiğini ifade etti.

Burcu Özgür Tozluklu, kadının önce insan olduğunu, kadınlara cinsel meta olarak bakılmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Tozluklu, kadınların değerinin en iyi şekilde kadınlar tarafından öğretilebileceğini bildirdi.

“çocuklarımızı bilerek veya bilmeyerek şiddete yönlendirebiliyoruz”

Panelde daha sonra Sibel Yavaş söz aldı.

0-6 yaş arasındaki dönemin çok kıymetli olduğunu ifade eden Yavaş, “Kişiyi hayata hazırlayan ve en çok etkilenen yaş aralığı bu yaşlar. Verdiğimiz oyuncuklarla, izlettiğimiz çizgi filmlerle, telefonlarımızdaki oyunlarla çocuklarımızı bilerek veya bilmeyerek şiddete yönlendirebiliyoruz. Sonra bu tür çocuklar yüzünden Özgecan’larımızı kaybedebiliyoruz. Çocuklar huzursuz aile ortamında yetişiyorlarsa, ailede şiddete uğrayan kişiler varsa bu tür çocuklar şiddeti normal olarak algılıyor. Ailedeki sorunları, tartışmaları bir noktada çözüme ulaştırmak çocukların bu tip durumlardan olumsuz etkilenmesini önlemek için çok önemlidir.” dedi.

Yavaş’tan sonra Sevtap Engin bir kez daha söz aldı.

Ergen ve gençlerin birbirine güvenmediklerini ve teknolojik etkenlerle yalnızlaştıklarını dile getiren Engin, “Dershanemizde sınıflarda kimse kimseye selam vermiyordu. Telefonlara bağımlı bir yaşam sürüyordu. Çocuklarımız ne yazık ki görgü kurallarına uymuyorlar, birbirlerine saygı duymuyorlar. Bunların önüne geçmek için çocuklarımıza birlikte yaşamayı öğretmeliyiz. Birlikte olmak sorunların çözülmesi noktasında çok önemli. İyi insan olunca başarı da beraberinde gelecektir. Çocuklarımızı bireysellikten kurtarıp takım oyununa yöneltmeliyiz.” şeklinde konuştu.

Kimse kusura bakmasın, saçımız da uzun aklımız da”

Panelde son olarak Nilüfer Erk Oğuz söz aldı ve kadınlara şiddete maruz kaldıklarında yapması gerekenleri şu şekilde öğütledi: “Şiddete maruz kalan kadınlar bulundukları yere göre polis veya jandarmaya başvurmalı ve söylediklerini muhakkak kayıt altına aldırmalılar. Daha sonra devlet hastanesinde rapor tutturmalılar. Şiddet gören kadınlar aile mahkemelerine de başvuruda bulunabilirler. Kaymakamlıklara başvurup sığınma evi talebinde de bulunabilirler. Bir de şöyle bir söz var; Ben bu sözden bir kadın olarak büyük üzüntü duyuyorum ve bunu hakaret olarak sayıyorum. Ben kadın gibi kadın olarak anılmak isterim. Kabul etmek istemeseler de kimse kusura bakmasın, saçımız da uzun aklımız da.>   

Oğuz, sözlerinin sonunda Türkiye’de 2002 yılından bugüne kadar, kadına karşı şiddet oranının %1400 oranında arttığını bildirdi.

Panel sonrası panelistlere Başkan Yardımcısı Cengizhan Aktan tarafından çiçek takdim edildi.

Panele; Keşan Belediye Başkanı Op. Dr. Mehmet Özcan ve Eşi Şengül Özcan, Belediye Başkan yardımcıları, Salim Şevik ve Cengizhan Aktan, CHP Keşan İlçe Başkanı Erdoğan Gümülcineli ile Belediye Meclisİ üyeleri ve çok sayıda kadın katıldı.