CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Edirne Milletvekili Erdin Bircan, önceki gün, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün mahkemece tutuklanması konusunda dün CHP Edirne İl Başkanlığında geniş katılımın olduğu bir basın toplantısı yaptı. Basın toplantısına CHP Edirne İl Başkanı Oktay Bozkurt, Merkez İlçe Başkanı Şenol Geçmiş, gazeteciler ve STK’lar katıldı. Bircan’ın açıklaması şöyle:

“Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül Cumhurbaşkanının talimatı ile mahkemece tutuklanması demokrasiye ve basın özgürlüğüne faşist müdahaledir. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması, gazetecilik mesleğine, halkın haber alma hakkına, demokrasiye ve barışa yapılmış bir saldırıdır. Tutuklanan yalnızca iki gazeteci değil, tutuklanmak istenen demokrasi ve basın özgürlüğüdür.

‘Erdoğan Diktatörlüğü’nün savcısı olmayı tercih eden bir sözde hukukçunun talebiyle ve aynı zihniyetin koruyucusu, kollayıcısı bir sözde hâkimin kararıyla iki gazeteci tutuklandı. Sarayın yargısı kararını verdi. Faşistçe bir kararla gazeteciler Dündar ve Gül MİT TIR’ları haberi nedeniyle Cumhurbaşkanının 31 Mayıs'ta ‘Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu’ talimatı sonrasında mahkemece tutuklandı. Cumhurbaşkanı açıkça yargıya talimat verdi. Türkiye'de yargı bağımsızlığı olmadığını bir kez daha kanıtladı.

Tutuklanma gerekçesi ‘Silahlı Terör Örgütü Üyeliği, Siyasal ve Askeri Casusluk, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açığa Çıkarmak’ istenen ceza çifte müebbet. Eğer Hükümetin dediği gibi MİT TIR’larında yardım malzemesi varsa, hangi gizli bilgileri açığa çıkmıştır bu iki gazeteci? Can Dündar, ‘Eğer tutuklanırsak yalan haber yaptığımız için değil, devletin halkına yalan söylediğini belgelediğimiz için olacak’ diyerek aslında durumu ortaya koymuştur.

Tutuklama olayında gerekçe kadar zamanlama da çok önemli. Tam Rusya'nın uçağının düşürüldüğü, ikili tüm ilişkilerin ciddi yara aldığı ve tüm dünyanın bu konuyu konuştuğu bir zamanda yapılan tutuklama konunun bu yoğun gündem içinde konuşulmaması, kamuoyunun vereceği tepkilerin en aza indirgenmesi amacını taşımaktadır. 26 Kasım'daki tutuklanma kararından sonra istisnasız tüm haber kanallarında Rusya konusu tartışılmaya devam edilmiş ve kendi meslektaşlarının gazetecilik yaptığı için tutuklanması haberini hiçbir haber kanalı konu edememiştir. 

‘Bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenler'e gitmiyordu’ diyen Tuğrul Türkeş Başbakan Yardımcısı oldu, tırların silah taşıdığını kanıtlayan Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı.

Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi ‘Suçu işleyenler değil de, suçun haberini yapanlar tutuklanıyorsa kimse 'Türkiye’de basın özgür, yargı bağımsız ve tarafsızdır' demesin’.

İstanbul Barosunun yaptığı açıklamadaki “Tutuklama kararı, ülkemizde hukukun geldiği son çaresizlik değilse, özgürlükler alanında vardığımız son karanlık evredir. Bu karar, halkın haber alma özgürlüğüne indirilen bir darbe niteliğindedir. Belki bundan daha da önemlisi, gelecekte haberin oluşturulmasındaki unsurları değiştiren bir korkunun yaratılmasının amaçlanmış olmasıdır. Zira bu karar, basın özgürlüğünün tarih boyunca edindiği kazanımları yok sayan bir belgedir. Bu niteliği ile de basın tarihinde bir leke olacaktır” ifadelerinin tamamına katılıyorum.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Cumhuriyet Gazetesinin yanındayız, basın özgürlüğünün yanındayız, halkın haber alma özgürlüğünün yanındayız. Her türlü hak ihlalinin, faşizmin ve antidemokratik davranışın da karşısındayız. Her türlü baskıya da göğsümüzü siper edeceğiz.

Talimatla gazetecileri hapse atanlar bilmiyor ama biz biliyoruz: gerçekler hapsedilemez.”