Köylerde yaptığım 2009 yılında ki “Atatürk’süz köy kalmasın” çalışmalarımla hep gurur duydum. Köylerde sizlerinde gördüğü Atatürk büstünün altında “Köylü milletin efendisi” diye yazar.

İşte o kadar efendi ki tüm olumsuzluklara rağmen toprağından kopamıyor sesini duyuramıyor.

Atatürk, Enver Paşa’nın emriyle Sofya’da Askeri Ateşe olarak görevlendirilir. İstanbul’dan emir üzerine ayrılırken çok üzülür. Bir sabah Sofya’da özellikle diplomatların kahvaltı yaptığı pastaneye gelir. O sırada bir köylü de içeri girer ve kahvaltı yapmak ister. Yanına gelen garsonlar, köylünün dışarı çıkmasını isteyince öfkelenen köylü bağırmaya başlar. “Senin sattığın sütü ben üretiyorum, sattığın pasta, börek, çöreğin ununu, peynirini, yoğurdunu, pastana koyduğun meyveleri ben üretiyorum. Sen bana benim ürettiklerimi vermiyorsun. Çıkmıyorum ve kahvaltımı burada yapacağım” der.

Diplomatlar hayretle izler. Herkes suskun köylünün istedikleri masaya gelir, yer içer parasını masaya fırlatarak orayı terk eder.

Atatürk’ün gözü önünde olan olaydan sonra cebinden çıkardığı not defterine bir not düşer. Atatürk’ün notu aynen şöyledir. “Bir gün benim köylüm de bu (bulgar) köylü gibi olursa millet olduk demektir” der ve ekler, “Köylü milletin efendisidir.”

2003-2018 yılları arasında görev yapan Tarım Bakanlarından toprakla uğraştığına dair hiçbir bilgiye ulaşamadım. Ürününüz bol olsun efendiler.