HABER MERKEZİ

Moderatörlüğünü Cavit Deniz ve Nilüfer Erk Oğuz’un yaptığı program, saat 13.30 sıralarında başladı. Programda, baraj sularının özelleştirilmesi ile bu durumun; üreticiye, tarıma ve su birliklerine yansımaları konuşuldu.

Programda ilk olarak, Şimşek söz aldı.

ŞİMŞEK: “165 BİN DÖNÜM ALAN SULANMAYA BAŞLADI”

Hamzadere Sulama Birliği’nin 651 üyesinin bulunduğunun altını çizerek, sözlerine başlayan Seçkin Şimşek, “Hamzadere Sulama Birliği’ni kurarken her hangi bir kuruluştan yardım almadık. Üreticimizin verdiği üye kayıtlarıyla bu işe başladık. Biz, DSİ’den herhangi bir araç kiralasak da, bunun bedelini ödüyoruz. Bölgede, 30 bin dönüm alan sulanırken; 2017 yılı itibariyle 165 bin dönüm alan sulanmaya başladı. Barajlarımızdaki doluluk oranları yüzde 100’lere ulaşmaya başladı.” dedi.

“SULAMA BİRLİKLERİ VE KOOPERATİFLERLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİĞE GİDİLDİ”

“Kâr eden sulama birliklerinin özelleştirileceği dile getiriliyor. Dolayısıyla, Hamzadere’nin özelleştirilmesi gündemde. Bölge bu durumdan nasıl etkilenir?” şeklindeki soruya cevap veren Şimşek şunları söyledi: “Bu tesisler daha önce DSİ eliyle işletiliyordu. 1990 yılından sonra yaşanan bir takım olaylardan sonra, suyu kim kullanıyorsa, onun yönetmesi gerektiği yönünde karar alındı. Daha sonraki süreçte, alınan karar neticesinde yeni bir kanun taslağı hazırlandı. Taslakla birlikte sulama birlikleri ve kooperatifleriyle ilgili değişikliğe gidildi. Bunun ardından özelleştirme konusu gündeme geldi. Ankara’da yapılan görüşmelerde, özelleştirmeyle ilgili 5, 6 ve 7. Maddelerin geri çekildiği yönünde bilgi aldık. Sulama birliklerinin yapısı konusunda herhangi bir şey yapılmamış. Bu durumda, üreticinin seçme ve seçilme hakkı olmuyor. Birliklerde yönetim ve meclisler sona ermiş olacak. Böylece, DSİ tarafından işletilecek. Başarılı olan sulama birliklerinde, bölge müdürlerinin önerisi ve bakanımızın onayıyla, birlik başkanları yönetmeye devam edecektir.”

“TÜRKİYE’DE SULAMA BİRLİĞİ SORUNU YOK, URFA SORUNU VAR”

“Hamzadere Sulama Birliği kâr ederken; Türkiye’deki bazı birlikler neden zarar ediyor?” şeklindeki soruya cevap veren Seçkin Şimşek, şöyle konuştu: “Türkiye’de sulama birliği sorunu yok. Urfa sorunu var. Devlet, elektrik borçlarının yüzde 65’ini öderken; sulama birliği bunun sadece yüzde 35’i ödemektedir. Biz, borcumuzun yüzde 100’ünü ödüyoruz. Türkiye’de borçlu olan birliklerin borcu 900 milyon lira iken; Urfa’nın borcu 550 milyon liradır. Borcun 50 milyon lirası ise, Malatya’ya aittir. Biz, ekip ruhuyla çalışıyoruz ve 378 birlik içerisinde 1’inci olduk.”

“SU, PETROLDEN DAHA KIYMETLİ HALE GELECEK”

Şimşek sözlerini şöyle tamamladı: “Ankara’ya giden, hak aramak için gider. Bizde, yanlış yapılan bir şeyin olduğunu anlatmak için gittik. Devletimize olan saygımız sonsuzdur. Ancak, suyun ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Gelecek yıllar içerisinde su, petrolden daha kıymetli hale gelecektir. Suyu elinde tutanlar, yakında toprakları da, elinde tutmaya başlar. Dünya’da en büyük silah sudur.”

AŞIR: “BİRLİK STRATEJİK OLARAK, SON DERECE ÖNEMLİ”

Hamzadere Sulama Birliği’nin stratejik önemi hakkında bilgi veren Aşır, şunları söyledi: “Geçmiş yıllarda, İpsala’da elektrik abonelerinin borçlarının ödenmemesi nedeniyle, gösteriler yapılıyordu. Üretici, elektriklerinin açılmasını istediler ve tarlalarını ekip-ekemeyeceği konusunda hadiselerle karşı karşıya kalmış olurduk. Ancak, birlik olarak güzel bir sistem kurmamızdan ötürü kimse sıkıntıyla karşı karşıya kalmadığını görüyoruz. Bundan ötürü de, birlik stratejik olarak, son derece önemlidir.”

Birlikler, üreticiye en iyi şekilde hizmet verdi”

Türkiye’deki tüm suların sahibinin DSİ olduğunun altını çizerek, sözlerine devam eden Abdullah Aşır, “Köyünüzde akan bir dere, Meriç’te akan su DSİ’ye aittir. DSİ’de bu suların kullanım haklarını belirler. DSİ tarafından kurulan sulama tesislerini işletmekle ilgili çaba ve gayret içerisinde olmuştur. Bu konuda başarılı olamadığı için sulama birliklerinin kurulması gündeme gelmiştir. Birlikler olarak, üreticiye en iyi şekilde hizmet vermiştir. Belirlenen kanunlar çerçevesinde, birlikleri bu günlere getirdik.” dedi.

“Enerji yatırımlarına girecektik”

Hamzadere Sulama Birliği olarak, çok büyük hayallerinin olduğunun altını çizen Aşır sözlerine şöyle devam etti: “Biz, birlik olarak ekonomik anlamda iyi duruma getirdik ama burada durmayacaktık. Bizim en büyük gider kalemimiz enerjidir. Bundan ötürü de, biz enerji yatırımlarına girecektik. Hatta birçok enerji firmasıyla görüş alışverişinde bulunmuştuk. Birlik olarak, üreticimizin çıkarları neyse o doğrultuda çalışmalarımızı yaptık. Daha sonra da, hükümetimizin karşısına birliği çeltiğin Türkiye’deki temsilcisi olarak çıkartmak istiyorduk. Yeni kanun çalışmasıyla birlikte, bu düşüncelerimiz gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi hep birlikte göreceğiz.”

“Su özelleştirilmemeli”

Suyun özelleştirilmesi hakkında da, konuşan Abdullah Aşır, “Su, bir canlının yaşamı için çok kıymetlidir. Bundan ötürü de, özelleştirilmemesi gerekiyor. Cenab-ı Allah, ‘Biz her şeye suyla hayat verdik.’ diyor. Hayat veren bir şeyin özel sektöre verilirse, kendi kullanma kurallarıyla hareket eder. Özel sektör, hayır kurumu değildir, kâr müesseseleridir. Onlar kâr etmek zorundalar. Kâr etmemeleri durumunda ayakta kalamazlar. Devlet kurumu, güneş gibi olmalıdır. Güneşten herkes istediği gibi yararlanabiliyor. Dolayısıyla, devlette üreticisine güneş gibi adaletli olsun. Devlet, Et ve Balık Kurumları’nı özelleştirdi ve 10 liraya yediğimiz eti şimdi 30 liraya yiyemiyoruz. Şimdi suyu özelleştirme yapılırsa, benzer durumlar yaşanacaktır. Devlet, her şeyden kâr edecek diye bir şey yok ki!” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’DEKİ TÜM SULAMA BİRLİKLERİ, HAMZADERE SULAMA BİRLİĞİ’NE BAĞLANSIN”

Aşır sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin yetkili kurumları birlikler konusunda keşke bizlerinde görüşlerini alsalardı. Türkiye’deki tüm sulama birliklerini, Hamzadere Sulama Birliği’ne bağlasınlar. Birlik olarak, tahsilat oranımız yüzde 85’tir. Birlik olarak, şuanda zarar eden değil; kâr eden bir birliğiz. Dolayısıyla, bizler birlikleri yönetmeye hazırız.”

“Su, devletin ve üreticinin elinde olmalı”

Cumhurbaşkanı’nın özelleştirme konusundaki kararlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğine kayıt düşen Abdullah Aşır, sözlerini şöyle tamamladı: “Su çok kıymetlidir ve devletin, üreticinin elinde olması gerekiyor. Bu konuda, sayın Cumhurbaşkanımızın yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Bizler üreticinin ürettiklerini yiyip, içiyoruz. Üretemezse, pahalıya yiyip-içmek zorunda kalırız.”

MEHMET EMİN MERİÇ VE SEDAT BALCILAR….

Programda; Keşan Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Emin Meriç ve İpsala Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Sedat Balcılar da sulama birliklerinin ve suyun özelleştirilmesi hakkında düşüncelerini anlattı.

MERİÇ: “SU ÖZELLEŞİRSE, KÜÇÜKÜRETİCİLERİN SUYU ALMASI İMKANSIZLAŞACAK”

Bölgede yaklaşık 6 bin-10 bin arasında çeltik ekimi yaptıklarını ifade eden Meriç, “Çeltiğin yanı sıra; kuru tarımla da uğraşıyoruz. Dolayısıyla, sulama birliklerinin ve kooperatiflerin suyundan yararlanıyoruz. Son dönemde özelleştirme konusu gündeme geldi. Suyun özelleştirilmesiyle birlikte, küçük üreticilerin sulu tarımı bırakıp; yeniden tek mahsule dönmeye başlayacaktır. Hamzadere’deki yetkililer işi sıkı tutup, verdikleri suyun parasını tahsil ettiler. Türkiye’deki örnek birliklerden biridir. Devlet birlikleri ve kooperatifleri fesih ederken, ince eleyip sık dokuması lazım. En azından suyu kullananlara devretmesi gerekir. Özelleştirilirse, alan şirketler istediği fiyatı belirleme şansına sahip. Bundan ötürü de, küçük üreticilerin suyu alması imkansızlaşacak. Devletin iyi düşünmeli ve üreticiye danışması lazım.” dedi.

BALCILAR: “CUMHURBAŞKANIMIZIN KARARINI TEKRAR GÖZDEN GEÇİRMESİNİ İSTİYORUZ”

Balcılar ise, konuşmasında şunlara yer verdi: “Üreticiler olarak, birliklerin ve suyun özelleştirilmesine şiddetle karşıyız. Bu konuda, duygu ve düşüncelerini belirten sayın Cumhurbaşkanımızın kararını tekrar gözden geçirmesini istiyoruz. Anadolu’daki birliklerde ortalama 38 liraya hizmet verilirken; DSİ aynı hizmeti 95 liraya vermektedir. Ayrıca, bölge üreticileri olarak, dekara 100 lira sulama parası öderken; birlikler özelleşmesi durumunda 200 lira ödemek zorunda kalacağımız konusunda çekincelerimiz var.”