SONGÜL KONAR

Çakırlar, programın moderatörü Naime Akbin ile Edirne ve Türkiye’nin sorunlarını görüştü.

“BİR YERDE BİR SIKINTI VAR”

Programa 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayarak başlayan Milletvekili Orhan Çakırlar, konuşmasında,“Bugün yapılan istatistiklere bakılırsa, verilen rakamlara bakılırsa Türkiye’de %60-70 oranındaki insanlar kendilerine yurtdışında iş imkanı sağlamak için gayret sarf ediyorlar. Mühendisi, doktoru, hukukçusu, iktisatçısı, adını daha koyamadığımız birçok meslek erbabının Dünyanın çok iyi üniversitelerinden mezun olup da oralardan buralara gelmek istediklerini bildiğimiz insanlar var. Bu insanların bu ülkedeki kaynakları iyi değerlendirme adına, niçin bu ülkenin cazibe merkezi olmasını sağlamamamızın nasıl bir izah olabilir? Bir ülkenin kalkınabilmesi için gerekli şartları ortaya koymak bunlardan en önemli şartlardan bir tanesi. Tasarruf yapabiliyor muyuz, üzgünüm, üretiyor muyuz, üzgünüm, tüketiyor muyuz, evet. Kazanmadığımızı tüketiyoruz. Bugün ekonomik olarak orta halli insanlar bile kredi kullanarak birkaç yıllık borçlanıyorlar. Siz üretim ekonomisine yönlendirmeyip de bu insanları, bu varlığı, bu zenginliği değerlendiremezseniz bir yerde bir sıkıntı var demektir. Siz bunlara sahip çıkamayacaksınız bunlar yurtdışına gidecekler, böyle bir hovardalık olmaz. Bu bir akıl tutulmasıdır. Bunu cazip hale getirmenin yollarına bakmak lazım. Bugünkü sıkıntımızdan birisi işi eğil olmayan insanlar üzerinden yürütülmeye çalışması, bu ülkenin zenginliğini sağlamaz. Böyle bir mantık olmaz. Bu mantığı harekete geçirmenin yolları da aklı, planlamayı düzgün yapıp eğil olan insanlara, dünya görüşü ne olursa olsun, TC nüfus kâğıdını üzerinde taşıyan, kanuna, nizama uyan herkes bu ülkenin eşit vatandaşıdır. Eğer siz sadece, benim partilim, benim köylüm, benim kasabalım derseniz o zaman eğitim almış o insanların bu ülkede ekonomiye katkıdan ziyade zarar vermeye başlar, gitmeye bakarlar, çünkü hepinse bir yatırım yaptınız. Bu yatırımı almanın yolu da o insanları iş sahibi etmektir. İş sahibi edebiliyor muyuz? Çok iyi üniversitelerden mezun olan birçok insan işsiz” ifadelerine yer verdi.  

“TARIMA ÖNEM VERİLMİYOR”

Edirne ekonomisinin iki önemli kalemi olduğunu, birinin tarıma dayalı, birinin de turizme dayalı olduğunu ifade eden Çakırlar, sözlerine şöyle devam etti: “Kovid-19 Edirne ekonomisine farklı mecralarda zarar verdi. Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl düzensiz göçmenler Edirne sınırına yığıldılar. Edirne ilinde ekonomik katkıda iki önemli unsur var ve bu zaman zaman avantaj zaman zaman dezavantajdır. Avantajı şudur, normal zamanlarda Yunanistan ve Bulgaristan’dan vatandaşlar günübirlik alışveriş için Edirne’ye geliyorlardı. Kovid nedeniyle her iki tarafta kapıları kapatınca ciddi oranda gelmemeler oldu. Haziran ayından sonra genişletilmeler olunca Bulgaristan’dan vatandaşlar gelmeye başladı. Kovid süresi içerisinde Edirne belki de Türkiye’de en az illerden biri. Yerli halk içinde ciddi oranda sıkıntı var. Edirne’nin ekonomisinin iki önemli kalemi var, biri tarıma dayalı, bir tanesi de turizme dayalı. Bunu yeterli tanıtabiliyor muyuz, tanıtamıyoruz. Selimiye gibi dünya mirası olan, dünyanın mimari olarak en iyi örnekleri olan bir eseri çok iyi tanıtamıyoruz. Bu turizmden kayıplarımız. Tarımda kayıplarda, çok bariz ve net. Bir yıl önceki tarım bütçesiyle, bu yılkı tarım bütçesi rakamları net. Hiçbir şey artmamış, enflasyon olmamış. Tarıma önem verilmiyor, sahada gezdiğim için söylüyorum, vatandaşlar ağlıyor. Burada sosyolojik bir vaka var, bu vakaları çözmenin yolu da devletin elinde olan bir şey. Bunun çözmenin yolu tarıma ciddi oranda destek olmaktan geçer. Edirne bölgesinde Türkiye’de üretilen pirincin %50’si üretiliyor. Bunu değerlendiremezseniz sıkıntılar doğar. Tarımda, ayçiçeğinde, buğdayda nereye bakarsanız, giderseniz insanlar sıkıntıda.”

“ÇEVREYE DUYARLI OLMAK BU KADAR ZOR BİR ŞEY DEĞİL”

Saros Körfezine yapılması planlanan FSRU Gemi İskelesi ile ilgili konuşan Çakırlar, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Edirne üç nehre sahip ama üç nehrin bütün havzaları Bulgaristan’da. Ana arter olan Ergene Nehri şu anda çok kirli, açık bir kanalizasyon gibi akmakta. Birtakım projeler geliştiriliyor ama bu projeler geliştirilene kadar ne kadar süre geçecek? Saros Körfezi’nde yapılması planlanan FSRU Gemi iskelesi endişeye sebep oluyor. Buraya böyle bir şey yapılacak, nasıl tepkiler alacak, çevreye ne zararlar verecek, bu endişeleri taşımamak bir insan olarak sıkıntı yaratıyor. Proje ciddi bir fay hattı üzerinde, ilim insanları söylüyor, yakında büyük bir deprem bekleniyor. Orada o limanı yaptığınız zaman bu riskleri nasıl absorbe edeceksiniz, nasıl yok edeceksiniz? Buna baktığımız zaman bir endişe taşıdığımızı söylüyorum. Bunu söylediğimiz zaman, enerjiye karşı olduğumuzu söylüyorlar, neden enerjiye karşı olalım? Daha radikal veya birtakım tedbirleri başka yerlerde, daha uygun yerlerde alma şansınız yok mu? İyi araştırıldığı zaman mutlaka vardır. Çevreye duyarlı olmak bu kadar zor bir şey değil. Bu göz doymazlığın nasıl bir mantığı olabilir. Türkiye’de nereye giderseniz gidin, birinci sınıf tarım alanları konuta açılıyor. Dünya açlıkla karşı karşıya. Edirne’de tarım alanlarının bulunduğu yerlere sulama kanalları açıldı, şimdi üzerinde binalar var. Burada insan kalitesini, verimliliği arttıramazsanız, bu ülkenin kaynaklarını iyi kullanamazsınız. Bunun için akıl, bilim her şeyin üstünde. Bugün siz aklınız ile ilminiz ile bir yere varamazsanız bu ülkenin gerçek kaynaklarını iyi değerlendiriyor olmazsınız. Bu ülkenin en büyük kaynağı da bana göre insandır.”