HABER MERKEZİ

Söz konusu maddeyle, bisiklet, motorlu bisiklet, motosiklet sürücüleriyle ilgili kuralların elektrikli skuter ve bisiklet şeridiyle ilgili düzenlemenin de eklendiğini ifade eden Çakırlar, elektrikli skuterler ile sırtta çalışanlar hariç yük ve yolcu taşımanın yasaklandığını, maddenin (e) alt bendinde elektrikli skuterlerin otoyol, şehirler arası kara yolu ve azami hızı 50 kilometre/saat üzerinde olan kara yollarında kullanılmasının yasaklandığını ve bu durumla, elektrikli araçların teşvik edilmesine engel bir durum olup bisikletlere getirilmeyen bu yasağın elektrikli skuterlere getirilmesinin uygun olmadığını kaydetti. 

“ÖNCELİKLE EKSİK, HATALI YOLLARIN BİR AN ÖNCE TAMAMLANMASI”

Koronavirüs salgınının bütün dünyayı etkilemesinden sonra, virüsten korunmak için, toplu taşımayı kullanmak yerine bisiklet ve elektrikli skuter gibi araçlara yönelen vatandaşların sayısının arttığını ifade eden Orhan Çakırlar, konuşmasında şunlara yer verdi: “Şehirlerimizde bu konudaki mevcut altyapı eksiklikleri de gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Gerekli düzenlemelerin ve denetimlerin yapılmaması sonucunda, yaralanma ve hatta ölümle sonuçlanabilecek kazaların arttığı da bilinmektedir. Ülkemizde bisiklet kullanımını artırmanın yolu, gerekli altyapı eksikliklerini hızlı bir şekilde tamamlamaktan geçmektedir. Yaş sınırı gerekli olabilir, ancak öncelikle eksik, hatalı yolların bir an önce tamamlanması ve duyarsız kişilere gerekli yaptırımların da getirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Gerekli yolların olmaması veya eksik olması sebebiyle binlerce yurttaşımız telafisi olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalmakta. Ayrıca, bisikletin ulaşım amaçlı kullanımının artırılması için kentlerde bisikletlere hak ettikleri alanı açmak için konunun imar planları içinde yer alması haricinde, ulaşım planları içinde de yer alması gerekmektedir. Gelelim eski bir bakanın Edirne ziyaretinden sonra ‘Bizden önce Edirne köy gibiydi’ sözüne. Sayın eski Nazır, siz gelmeden önce Selimiye yapılmamıştı, Fatih Sultan Mehmet Han da Edirne'de doğmamıştı, hatta hatta Hacı Bayram Veli de Edirne'yi ziyaret etmemişti(!) Bakınız, Sarı Saltuk Edirne için ne diyor; ‘Gönlüm bu mübarek yeri sevdi ve her kim bunda gaza niyetiyle karar ede, bir evlek yer edine, yarın cennette yetmiş, bu dünyada yeri ola. Bu Edirne gaziler ocağıdır, mübarek yerdir; ben dahi bunda karar ederim eğer korsanız.’ Saltuknâme'de böyle söylüyor. Bu şehir ki Osmanlı İmparatorluğu'nun 2'nci büyük başkenti ve haremidir. 1829 yılında Ruslar, 1876-77 yılında tekrar Ruslar, 1912-13 yılında Bulgarlar, 1919-22 yıllarında Yunanlılar tarafından işgal edilmesine rağmen, şu anda dünyadaki şehirler içerisinde Floransa'dan sonra 2'nci büyüklükte sanat eserlerinin bulunduğu bir şehirdir. Bunun böyle bilinmesinde fayda olduğu kanaatini taşıyorum. Evet, köylü olmak bir onurdur, ben bu onuru taşıyorum ama şehirli olmak, medeni olmak, Medineli olmak da bir onurdur. İkisi arasında kalmak çok kötüdür. Hayali Bey şöyle diyor; ‘Cihan ara cihan içindedir arayı bilmezler/ O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler.’ Diğer şairlerden söylemek istemiyorum ama Cumhuriyet döneminin de önemli olan yazarlarından Safiye Erol Hanımefendi'nin Ciğerdelen'ini okumayanların, Şevket Sürreya'nın Suyu Arayan Adam'ını okumayıp, Mevlevihaneyi bilmeyenleri, hâlâ restore ettiğiniz Kazasker Salih Mescidi demeniz bu şehrin ne kadar köy olduğunun ifadesidir kanaatindeyim. Birçoğumuzun bildiği, belki de birçoğumuzun tablolarının bulunduğu Hasan Rıza Bey'den haberi olmayanlara, Fatih'in İstanbul'a girişini tablo eden, gemileri karadan denize yürüttüğünü resmeden, Rumeli'ye geçişlerini resmeden Hasan Rıza Bey'i Bulgarlar lime lime etmişlerdir. Bugün cesedi bile belli değildir. Adına, anısına Karaağaç Şehitliğinde sadece bir ibret taşı dikilmiştir. Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun. Eski Bakanı da bir daha kınıyor ve tenkit ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.”