BÜLENT SAYLAM

Çakmak, koronavirüsten en çok etkilenen oda olduklarını belirterek devletin acilen önlemler alması gerektiğini dile getirdi. Çakmak, esnafının zor durumda olduğunu belirterek, Biz de devletin bir müşterisiyiz. Üretiyoruz, harcıyoruz ve vergi veriyoruz. Devletin esnafı koruma ve kollama gibi bir görevi de var” dedi.

ÖDEMELERİN GÜNÜ GELDİ

16 Mart 2020 tarihinden koronavirüs salgını ile beraber, esnafın zorunlu olarak dükkânını kapatması ile birlikte başlayan ekonomik krizin ve bu salgının bu kadar süreceğini tahmin etmediklerini söyleyen Çakmak şunları söyledi: “Her ne kadar sağlık koşullarının korumak kaydı ile kısmi olarak kahvehanelerin açılmasına izin verilse de bu yeterli olmadı. Esnaf birbirine zincirleme bağlıdır. Zincirin bir halkası koptuğu zaman kesiklik oluyor ve sıkıntı diğerlerinde de hissediliyor. Krizin etkisini azaltmak için devletimiz kredi verdi. Keşan’ınımızda çok kredi alan esnafımız oldu. Ama kredi faizle verildi hibe de değildi bu krediler ve mart ayından itibaren verilen kredilerin Ekim ayı ile beraber geri ödemeleri başlayacak. Ödemelerin günü geldi ancak piyasada hareketlilik olmadığı için esnafımızın geri ödeme gücü yok.  Okullarımız açılıyor. Esnafımızın çocuğunun okul masraflarını ödeyecek parası yok. Ödemelerinin süresi gelenlerin yanında kirada olan esnafımız da var. Bu esnafımız da kiralarını ödeyemiyor. İşyeri sahipleri, bu esnafımızı zora sokuyor, onlar da ‘benim gelirim bu, ödeyeceksen devam et, yoksa ben başka bir kiracı bulurum’ diyor. Kiracı ile işyeri sahipleri bu konuda sorun yaşıyor. Bu durumda herkes kendi tarafından baktığında haklı gözüküyor. Çünkü önümüzü göremiyoruz.”

EN BÜYÜK SIKINTIYI BU YIL YAŞADIK

Yaşadıkları sorunları bir üst kurullarına aktardıklarını dile getiren Çakmak, “Ben aynı zamanda Esnaf Kefaletin de yönetim kurulundayım. Biz yaşadığımız bu sorunları üst kurulumuz TESKOMB (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri)  da bildiriyoruz. Kredi ödemelerinin yılsonunda faiz koymadan bir öteleme olmasını istiyoruz. Belki bu virüs belası dünyada da yılsonuna doğru son bulur diye umut ediyoruz. Bu nedenle esnafımız da harcamalarında bir daralmaya gidecek daha bir sıkacak ve daha çok çalışacak. Geçen cumartesi günü Edirne Esnaf ve Sanatkarlar odaları birliğimizin yıllık mutat meclis toplantımız vardı. Orada şu konu konuşuldu. Ortada sıkıntı var, çözüm yok. Bir düşman var, koronavirüs ama kendisini göremiyoruz. Herkesin birbirinden endişesi var. Edirne olarak vaka açısından yoğun bir durum yaşamadık. Korktuğumuz kadar Edirne’mizde olmadı. Yakın zamanda Bahçeköy’de birkaç vaka oldu ama orada da iyi atlattık. Keşan olarak sağlık açısından çok sıkıntı yaşamadık ama ekonomik açıdan sıkıntı yaşadık. Ben 42 yıllık esnafım ekonomik olarak tüm esnaf adına söylemeyim ama en büyük sıkıntıyı bu yıl yaşadık. Ve yaşayacağız da.”  Şeklinde konuştu.

DEVLETİN ESNAFI KORUMA VE KOLLAMA GİBİ BİR GÖREVİ DE VAR

Dünyada yaşanan bu ekonomik sıkıntılara alınan önlemlerin Türkiye’de de alınmasını gerektiğini savunan Hüseyin Çakmak, açıklamasına şöyle devam etti: “Dünyada yaşanan bu ekonomik sıkıntılara nasıl önlem alınıyorsa devletimiz de onlar gibi çok bonkör olmayabilir ama bizi de esnaflıktan soğutmayacak önlemler almalı. Biz de devletin bir müşterisiyiz. Üretiyoruz, harcıyoruz ve vergi veriyoruz. Devletin esnafı koruma ve kollama gibi bir görevi de var. Bugün kahvelerimizde okey, kağıt oynamak, gazete okumak yasak. Kahveler insanların sosyalleştikleri mekânlardır. İnsanlar kahveye neden gidiyordu? Sohbet etsin, günün stresini atmak için okeydir, kâğıttır oynamak için. Oyun oynanan süre içerisinde de 3-4 saat burada zaman geçiriliyordu. Birer tane çay içecekken 4-5 tane çay içiliyordu. Kahvecinin de sürümü artıyordu. Esnaf, oyun yasakları olunca, elektriğini, kirasını ödemekte evini geçirmekte zorlanıyor. Buna da bir çözüm getirilmesi gerekir.”

SABIR SABIR DA NEREYE KADAR SABIR?

Kahvehanelerin ve birahanelerin bu dönemde çok zarar gördüğünü kaydeden Çakmak, “Bir kahvehane, bir birahane, bir pazaryerinden yazın plajlardan, toplu taşımalardan AVM’lerden sinemalardan, pavyon gazinolardan tehlikeli değil.  Okullar açılmadığı için büfelerimiz, kantinlerimiz, kahvehanelerde oyun oynanmaması, bunun yanında internet salonları, düğün organizasyoncuları, bunun yanında kafeteryalarımız umuma açık işletmelerimizin durumları hiç açıcı değil. Sabır sabır da nereye kadar sabır? Devlet bize desin ‘kahvehanelerin sistemi bu!, isteyen kalsın isteyen kalmasın bilelim biz de başımızın çaresine bakalım. Gittikçe batıyor kahvehaneler. Kısmi olarak sosyal kurallar getirsin uyacağımız gibi. O şartları yerine getiren mekanlarımız açık kalsın. Biz de üye esnafımıza şartlar bu diye anlatalım uyanlar devam etsin uyamayanlar kapatsın gibi.”

ÇALIŞMAYAN ESNAF BAĞKUR’UNU NASIL ÖDEYECEK?

Çakmak açıklamasının sonunda devletin esnafın sesini duyması gerektiğini söyleyerek şunları aktardı: “En önemlisi verilen kredilerin faizsiz olarak 1 yıl ertelenmesi lazım. Devletimiz esnafımızın sesini duysun. Kapalı olan birahanelerimi hala sıkıntıdalar. Bu yaz içinde suni bir hareketlilik oldu. Ama yaz bitti kış geldi. 2 gün yağmur yağınca herkes ne yapacağını düşündü bir kere. Bu sıkıntıları atlatması için devletimizin esnafının arkasında durması lazım. Maddi olarak destek olması gerekiyor. Kapalı olan esnafımızın, kapalı süre içerisindeki kiralarının alınmaması gerekir. Vergiler, elektrik su alınmaması lazım. SGK ve BAĞKUR’u devletin kendisi karşılaması lazım. Çalışmayan esnaf BAĞKUR’unu nasıl ödeyecek? Devlet bizim sesimizi duysun. Yakın zamanda Fatma Aksal vekilimizle birahaneler konusu konuştuk. Vekilimizin de çok yapacağı bir şey yok. Onun dediği devletimiz bizim sağlığımızı düşünüyor. Sağlık dedi ama kuru sağlık hazır hastalıktır. Kuru sağlıkla iş olmuyor. Devletimizden esnafımızın azami olarak sorunlarını çözmesini bekliyoruz. Kanunlar çıkarıp gönlümüzü alıp desteklemesini bekliyoruz.”