HÜSEYİN ÜNSAL YÜCEL

İlk tören, saat 10.00'da, Hastane Caddesi'ndeki Şehitlik Anıtı'nda başladı. Törene, Keşan Kaymakamı Nuri Özder, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Keşan 4'üncü Mekanize Tugay Komutan Vekili Albay Öztürk Mustafa Yılmaz, Keşan Cumhuriyet Başsavcısı Alper Arıtan, gaziler, şehit aileleri, askeri erkan, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Anıta çelenk sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunulup, saygı atışı yapılarak, İstiklal Marşı söylendi.

Günün anlam ve önemini belirten ilk konuşmayı Bakım Teğmen Hulusi Mecit yaptı.

Mecit, “Bugün milletçe her sayfası şehitlerimizin mübarek kanlarıyla yazılmış, yirminci yüzyılın dehası ve ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı, Türk milletine sonsuz bir güç ve güven veren Çanakkale Zaferi’nin 103'üncü yıl dönümünü kutlamak ve savaşa düğün hevesiyle giden, geri dönmeyi hiç düşünmeyen, namusu, şerefi ve haysiyeti için al bayrağı kefen bilen, vatanı, ülkesi ve milleti uğruna toprağa gözünü kırpmadan giren, bayrak gönderden inmesin diye kendini siper eden aziz şehitlerimizi, şükran ve minnet duygularıyla anmak üzere manevi huzurlarındayız. Çanakkale Zaferi; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, Türk ulusunun makus talihini yendiği, tükendi denen bir devletin şaha kalkarak dünyaya meydan okuduğu, düşman zırhlılarına karşı göğsünü siper eden Mehmetçiğin kahramanlık ve fedakârlığının eşsiz örneklerini vererek anıtlaştığı bir kahramanlık destanıdır.  Çanakkale Savaşı; teknolojik üstünlük ve yarattığı güce karşı, bedenlerini vatana siper edenlerin, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir galibiyetidir. Bu zafer; birinci dünya harbinin dört yıl sürmesine, Çarlık Rusyası ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarının tarih sahnesinden silinmesine neden olduğu gibi, 20'nci yüzyılda tarihte cereyan eden olayların yönünü belirlemiş, bazı topluluklarda ulus olma bilincini uyandırmış ve ülkemizin bugünkü güçlü ve saygın konuma gelmesinin ilk adımını oluşturmuştur. Şimdi üzerinde durduğumuz bu topraklarda, o büyük kahramanlık destanı yazıldıktan sonra, günümüzde Çanakkale sözcüğü bize özellikle şu üç anlamı ifade etmektedir; birincisi; geçilemediği ve asla geçilemeyeceği, ikincisi; dünya harp tarihinin en başarılı savunması ve tarihte bir dönüm noktası teşkil etmesi, üçüncüsü ise; Türk Ulusunun onurlu mücadelesi ile kahramanlığının kanıtı ve ulusça yeniden doğuşun başlangıcı olmasıdır. Çanakkale Muharebeleri; bir yandan başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere, Türk Komutanı, Türk Askeri ve bunların arkasındaki Yüce Türk Milletinin vatanını savunma, bayrağını ve bağımsızlığını koruma konusundaki azim ve özverisini gösterirken, diğer yanda düşmanına karşı bile gösterilen saygı, hoşgörü ve insan sevgisinin anıtlaştığı bir destandır.” dedi.

Hulusi Mecit, konuşmasını şöyle tamamladı: Günümüze kadar bütün dünya Türk Milletinin her zaman mazlumun yanında olduğunu görmüş, barışsever ve iyi niyetli çabalarına şahit olmuştur. Ancak bilsinler ki, Türkiye Cumhuriyeti'ni karalamak, milli değerlerimizi yıpratmak ve yok etmek isteyenler, her zaman karşılarında Türk Milletinin asil duruşuna ve onun bağrından çıkmış Türk Ordusunu bulacaklardır. Binlerce şehit kanı ile sulanan bu kutsal topraklarda Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti bugün, varlığına kast eden tehditlere karşı atalarının ruh ve inancıyla mücadelesini sürdürmektedir. Türk Silahları Kuvvetleri geniş tehdit yelpazesi karşısında klasik harekattan Teröristle Mücadele Harekatına kadar her harekatı başarıyla uygulamaktadır. Bugüne kadar esaret zincirleri altına girmeyen, hür ve bağımsız yaşamayı var olma sebebi sayan Türk Milleti, bu uğurda Balkanlar'da, Çanakkale'de, Yemen'de, Sarıkamış'ta, Sakarya'da, l'inci ve 2'nci İnönü'de, Dumlupınar'da, Kore'de, Kıbrıs'ta, Terörle Mücadele Harekat Bölgesinde ve tarihin her döneminde binlerce şehit vermiştir. Vatan, millet ve bayrak uğruna, canlarını vermekten çekinmeyen aziz şehitlerimiz! Hiç endişe etmeyiniz. Dökülen asil kanlarınız şanlı bayrağımıza renk katmaya devam edecektir. Ne mutlu size ki hepimizin özlem duyduğu şehitlik mertebesine ulaştınız.

Sizler canınızı feda ederek bu topraklar üzerinde Türk'ün sonsuza kadar hür ve bağımsız yaşama iradesini tüm dünyaya gösterdiniz. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak tarihimizde ve yakın geçmişimizde yaşananları unutmadan, sizlerden aldığımız güç ve heyecanla kutsal vatan topraklarını koruduğumuzu, daima hazır ve her zamankinden daha güçlü olarak, Türk Milleti'nin emrinde olduğumuzu bilerek, huzur ve güven içinde | | | | uyuyunuz. Bu duygularla;  bu vatanı bizlere emanet eden, başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, Türk ulusunun birlik ve beraberliği için canlarını feda etmekten çekinmeyen aziz Şehitlerimize Tanrıdan rahmet diliyor, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.”

Tören, Keşan Kaymakamı Nuri Özder’in, Şehitlik Anıtı’ndaki defterin imzalanmasının ardından son buldu.

ŞEHİTLİK ZİYARET EDİLDİ

Buradaki etkinliğin ardından törene katılanlar Keşan Asri Mezarlık'taki Şehitlik'i ziyaret etti. Şehit aileleri ve protokol, şehit mezarlarına karanfil bırakarak, dualar etti. Keşan İlçe Müftülüğü görevlilerince de Kuran-ı Kerim okundu.

SEVİM YENİCE KONFERANS SALONU'NDAKİ PROGRAM

Keşan Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi tarafından hazırlanan program ise saat 11.00'de, Sevim Yenice Konferans Salonu'nda başladı. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenleri Dilek Saylam ve Baskın Özüdoğru sunumundaki program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın söylenmesiyle sürdü.

Açılış konuşmasını yapan Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Müdürü Osman Başak, tarihi bir gün yaşadıklarını belirterek, "Bağımsız Türk milletinin davasını omuzlamış, gönül seferberliği ile çalışmış, yurdun düşmanlardan kurtarılması için büyük mücadele vermiş şehitlerimizin, atalarımızın yaşamımızın her döneminde örnek alınan baş tacı yapılan, Çanakkale Destanı'nın kahramanı büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmanın gururu, coşkusu ve mutluluğu içerisindeyiz. Bu gururu, coşkuyu ve mutluluğu paylaşmak; yeryüzünün ve gökyüzünün şahit olduğu, Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Geçilmez Destanı'nın imza atıldığı Çanakkale Deniz Zaferi'nin 103'inci yıldönümü kutlama programına hoş geldiniz. Bugün bizler bu cennet ülkede, kendi vatanımızda özgür ve bağımsız yaşayabiliyorsak, gençlerimizi, evlatlarımız' kutsal vatanımıza, milletimize bağlı insanlar olarak yetiştirebiliyorsak, özgür bir Türkiye'de başı dik, gönül birliği içinde hep beraber dayanışma içerisinde yaşıyorsak, bunu adlarını tarihimize altın harflerle yazdıran, bu ülke için gözünü kırpmadan ölüme koşan, canlarını feda eden şehitlerimize, atalarımıza borçlu olduğumuzu unutmamalıyız."  dedi.

Dünü tanımadan bu günün değerlendirilemeyeceğini yarınların yolunun çizilemeyeceğini, milli mücadele tarihinin şehitlerin ve gazilerin şanlı zaferleriyle süslü olduğunu bilmemiz gerektiğini ifade eden Başak, "Türklerin ilk şehidini Şubat 1915'te 1. Dünya savaşında verildiğini, Çanakkale'de 253 bin şehit veren atalarımız üstün gayret göstermiş, dünyanın en büyük deniz kuvvetine geçit vermemiştir. Düşman kuvvetlerinin, Çanakkale'nin 2 gün içerisinde geçilebileceğini iddia ettiğini; Churchill'in bir basın toplantısında Çanakkale'ye bu kadar gemi göndermenin gerekli olmadığını, bir denizaltının yeteceğini, Türklerin denizaltının bayrağından bilejOrkup kaçacaklarını iddia ederek, küstahça bir açıklamada bulunmuştur. Churchill'in bu konuşmasından kısa bir süre sonra gerçekten bir İngiliz denizaltısı Çanakkale boğazını geçmiş, teleskopunun dışarıda olduğu bir esnada kahraman bir Mehmetçik tarafından tam teleskopundan vurulmuştur. Bunun sonucunda Turkuaz adlı denizaltı ve mürettebatına teslim olmaktan başka çare kalmamıştır. Çanakkale Deniz Savaşı denince, her zaman boğaza yerleşmiş 18 geminin akla geldiğini, oysaki 18 Mart sabahı Çanakkale boğazı girişinde ve çeşitli yerlerde 400 geminin konuşlandığı gözlenmiştir. Bu dünyanın en büyük donanmasıdır. Teknolojik anlamda bizden çok ileriydiler. Öyle ki onların toplarının menzilleri 6-12 km iken bizim toplarımızın menzilleri 2 kilometreyi geçemiyordu. işte böylesine imkansız, böylesine zordu; şeref, kahramanlık ve imanla kazandığımız bu zafer. Hepimiz biliyoruz ki ; 1921 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezun vermemiştir. Çünkü o yıl doktor olması beklenen öğrenciler 1915 yılında 18 Mayıs'ı 19 Mayıs'a bağlayan gece sabaha karşı, 2. Tümen içinde İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri ile birlikte Gelibolu savaşlarında Anzaklar'a karşı inanılmaz bir destan yazarak tümüyle şehit olmak pahasına kutsal vatan topraklarını savunmuşlardır. İşte bu yüzden uğruna destanlar söylenmiş ağıtlar yakılmış, şiirler yazılmıştır.  Faruk Nafiz Çamlıbel diyor ki; 'Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün. Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün. Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün, . Başına yüz milletin birden üşüştüğü yersin, Övün ey Çanakkale, sen Mustafa Kemal'in yüz Millete yüz yüze görüştüğü yersin, Dünya döndükçe kanınla suladığın Çanakkale yine geçilmedi'"

Garnizon Komutanlığı tarafından hazırlanan Çanakkale Savaşları ve Şehitler Günü ile ilgili sunum ise Tank Teğmen Mustafa Tanrıverdi tarafından yapıldı. Daha sonra ise günün anlam ve önemiyle ilgili düzenlenen şiir yarışmasında 1.'lik elde eden Özel Nevzat Kahraman İlkokulu öğrencisi Dünyam Teleke, ortaokullar arasında 1.'lik elde eden Ahmet Yenice Ortaokulu öğrencisi Delfin Balcı, kompozisyon dalında 1.'lik elde eden Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi 10-B sınıfı öğrencisi Özge Nur Öncel eserlerini okudu.

Program, Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi öğrencilerinin hazırladığı 'Bir Destandır Çanakkale' isimli oratoryonun sunulmasının ardından son buldu.