Çanakkale Deniz Zaferinin 104. yıldönümünü kutladık. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Kutladık derken yalnızca protokol düzenlemeleriyle, beylik sözlerle, şehitlerimize methiyelerle, kahramanlık öyküleri ile bu anlamlı günü geçiştirdik bile diyebiliriz. Hepsi iyi güzel de çok az etkinlikte ya da konuşmada Çanakkale savaşlarının tarihimizdeki gerçek önemi vurgulandı. Tarihsel gerçeklere ise neredeyse hiç değinilmedi.


Çanakkale savaşları Türk milletinin kahramanlık destanı olmasının yanında Atatürk gibi bir dehanın da dünya sahnesine çıkmasına vesile olmuştur. Yakın geçmişte Çanakkale zaferini evliyalara bağlayan zihniyet şimdi de bu savaşlarda Atatürk’ün rolünü görmezden gelmeye ya da küçümsemeye gayret etmekte. Mesela Diyanet ısrarla Atatürk’ü yok saymaya çalışmakta. Geçmişte Fetö tarafından kurulmuş KADİP’in (Kültürler Arası Diyalog Platformu) yönetim kurulu üyesi olan, fetöcü Kimse Yok Mu derneğinin ve Abant toplantılarının müdavimi, şimdi ise Milletin parasıyla milyarlık makam arabasına binen Diyanet İşleri Başkanı, 9 Kasım’da Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı, kurtuluş savaşını keşke yunan kazansaydı diyen meczup Fesli deliyi ziyaret etmişti. 9 Kasım hutbesinde ise Atatürk’ün ölüm yıldönümünün bir gün öncesi olmasına rağmen tek kelime edilmemişti. Aynı diyanet Çanakkale zaferinin işlendiği Cuma hutbesinde yine Atatürk’ü anmadı bile. Milli Savunma Bakanlığı videosunda ise sadece 4-5 saniye Atatürk görüntüsü var ama Atatürk’ün adı bile geçmiyor. İlgili bakanın da Genelkurmay Başkanlığı döneminde Atatürk düşmanı AkİT yazarını ziyaret etmesi hala hafızalarda. İktidar partisinin Çanakkale zaferi videosunda da Atatürk’ün esamesi bile okunmuyor.


Tüm Atatürk’ü unutturma gayretleri karşısında Çanakkale Savaşlarında Anafartalar zaferinin mimarı Atatürk’ün rolünü iyi öğrenmeli ve gelecek kuşaklara öğretmeliyiz. İtiraf etmeliyiz ki eğitimli kuşakların önemli bir kısmı dahi tarihsel gerçeklerin ne olduğunu bilmiyor. Daha da kötüsü okumayan, araştırmayan, öğrenmeye kapalı bireylere dönüşmeye bağladık. Bu da gün be gün bizleri gerçek tarihimize karşı yabancılaştırmakta.


Atatürk’ü yok saymaya çalışan gafillere söylenecek çok söz var. Ancak bu tarihsel süreçte asıl tartışılması gereken konuyu atlıyoruz. Cumhuriyet karşısında Osmanlıcılık pompalanırken, yeni Osmanlıcılar tarihsel gerçeklere sırt dönmekte, o taptıkları Osmanlı hükümdarlarının orduyu Alman generallerin emrine verdiklerinden hiç söz etmemekteler. 2. Abdülhamit ile başlayan Orduyu Alman ekolüne göre yapılandırma çalışmaları, Almanlar yüzünden 1.Dünya savaşına girmemiz ardından Almanların bazı Ordu ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarına getirilmesi ile doruk noktasına ulaşmış olması hiç konuşulmamakta. Çanakkale Deniz zaferinin ardından kurulan 5. Ordu komutanlığına da yine bir Alman Otto Liman vonSanders’ın getirilmesi de. Tek amacı Çanakkale Boğazından geçmeye çalışan İtilaf devletlerini Alman devleti çıkarları için oyalamak olan Sanders’ın, Atatürk ve diğer Türk subayların savaş planlarını hiçe saymış olması, uyarılarını ise dikkate almamasından da hiç bahsedilmez. Sanders’ın planı ile itilaf devletleri çıkarma yapabilmiş, Atatürk’ün dehası ve diğer Türk subaylarının ve isimsiz askerlerimizin kahramanlığı sayesinde düşman püskürtülmüş ve zafer kazanılmıştır. Ancak Osmanlının sevgili Alman generali yüzünden binlerce Mehmetçik şehit olmuştur. Yani bu zaferler sadece düşmana karşı değil, ordusunu yabancı komutanlara teslim eden aymazlara karşı da kazanılmıştır. Hiçbir törende, hiç bir konuşmada bu gerçeklerden bahsedilmez bile.


Ne yaparlarsa yapsınlar, bu milletin Ata’sının bu zaferlerdeki rolünü gizleyemeyecekler. Bu millet bu savaşların hangi ihanetlere, hangi aymazlıklara rağmen kazanıldığını asla unutmayacak.


Çanakkale savaşları ile Kurtuluş savaşının ilk adımını atan ATATÜRK başta olmak üzere bu savaşta toprağa düşen 250 bin şehidimizi, aslanlar gibi savaşan Mehmetçiklerimizi tekrar rahmetle anıyorum. Mekânları cennet olsun. UNUTMA, UNUTTURMA!