Trakya Platformu, Trakya Bölgesi ve İl Çevre Düzeni Planları birçok davada iptal edilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yargı kararlarına aykırı olarak yeni bir plan değişikliği ile Trakya’da Kömürlü Termik Santrallerin kurulmasının önünü açmaya çalıştığını ve itiraz için son günün bugün olduğunu bildirdi.

Trakya Platformu, Danıştay 6. Dairesinin kararıyla, Edirne ve Tekirdağ İdare Mahkemelerinin birçok kararıyla Trakya’da tarımsal faaliyetlerin gelişmesine engel olan, çevre kirliliğini arttıracak her tür sanayi faaliyeti yasak olduğunu belirtti.

Trakya Paltformu, 14 Ekim 2015 tarihinde sessiz sedasız Tekirdağ Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü internet sitesine konulan plan değişikliğine karşı hazırladığı bilimsel ve hukuksal itirazlarını yazılı dilekçe haline getirerek Trakya’da yaşayan herkesin bilgisine sundu. Platform, tüm yurttaşları ve tüm kuruluşları Trakya Bölgesi’ne sahip çıkmaya ve etkin mücadele etmeye davet etti.

İtiraz etmek isteyenler dilekçe örneğini  www.medyakesan.com.tr’de bulunan Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planına itiraz için son gün” haberi içindeki linkten indirerek, imzaladıktan sonra İlçe Kaymakamlıklarına verebilirler.


Alttaki dilekçeyi kopyalabilirsiniz.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI'NA                                                                                                                                                                           

                                                                          ANKARA

itirazen gönderilmek üzere

…………………………………………………….  MAKAMINA

 

             1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı değişikliği Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 08.05.2015 tarihinde onaylanarak İl Müdürlüğü internet sitesinde 14.10.2015 tarihinde askıya çıkarılmıştır.

             http://www.csb.gov.tr/iller/tekirdag/index.php?Sayfa=duyurudetay&Id=49257

             Plan değişikliklerine, plan değişikliklerinin tüm eklerine ayrı ayrı ve tamamen itiraz ediyoruz.

644 Sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Hükmünde Kararname’nin 7. Maddesi, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü’nün görevlerini tanımlamaktadır. 7. Madde’nin 1 fıkrasının c bendi    ‘‘…c) Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak. ‘’şeklinde ;

  Aynı 1 fıkranın a bendi’’ a) Yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren,

her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak. ’’ şeklinde; 7 madde nin  3 .fıkrası ise:’’ (3) Birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen ulusal ve bölgesel nitelikteki fiziki planları Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar. Büyükşehir belediyeleri sınırları içerisindeki çevre düzeni planlarını büyükşehir belediyeleri, büyükşehir olmayan illerde ise Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar.’’ Şeklindedir.

 Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi Büyükşehir Belediyesi sınırları

içerisinde Çevre Düzeni Planı’nı yapma görevi Büyükşehir Belediyeleri’ne aittir. 7. Maddenin 1.fıkrasının (ı) bendinde ‘‘ … Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan İl Çevre Düzeni Planları’nı yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkisindedir.’’ denmektedir.Nitekim Bakanlık bu hususta 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni planlarının Tekirdağ Büyükşehir Belediyesince yapılması hususunda 27.05.2015 tarih,03291439 sayılı yazıyla plan hazırlanma sürecini başlatmıştır.Yani ı) bendinde kast edilen belirli bir süre aşımı söz konusu değildir.Hal böyle iken ani bir plan değişikliğinin resen onanması mevzuata aykırıdır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bu kararı ile; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usülü

Kanunu’nun 28. Maddesi’ne aykırı hareket etmiştir. 2577 madde 28 şöyledir: ‘’Kararların sonuçları: (1) Madde 28 – 1.(Değişik:10/6/1994-4001/13 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. …’’

  Aynı hususa ilişkin 05.06.2013 tarihinde askıya çıkan 1/100.000 Ölçekli Trakya

Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı ve 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı değişiklikleri Danıştay 6. Dairesi Başkanlığı nezdinde açılan 2013/7835 esas nolu dava sürecinde, yürütmeyi durdurma kararı verilmek suretiyle idarenin bu işlemi durdurulmuştur.(2013/8016) Davanın esası, Marmaraereğlisi İlçesi’nde Kömüre dayalı termik santralin kurulmasına olanak sağlayan değişikliklerin iptaline yöneliktir. Dosyayla ,ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, değinilen hususlara yeni düzenlemeler getirmek suretiyle yargı kararının yerine getirildiği savunulan, son değişikliğe gerekçe olan Plan İzah Raporu’nda bilirkişi raporuyla hiçbir şekilde örtüşmeyen değerlendirmelerde bulunulmuştur. Netice itibari ile işin esası yapılan bu değişiklikler, tamamen mahkeme kararına aykırılık, mahkeme kararını uygulamama şeklinde ortaya çıkmaktadır. Keza 08.10.2015 tarihinde onaylanan değişikliklerle Marmaraereğlisi İlçesi’ne  Kömüre dayalı termik santral kurulmasına olanak sağlanmaktadır.

Plan   Değişikliği ; Plan   ana    kararlarını,    sürekliliğini,   bütünlüğünü,    teknik   ve   sosyal   donatı    dengesini    bozmayacak    nitelikte,    bilimsel,    nesnel ve  teknik,   gerekçelere   dayanan   kamu    yararının    zorunlu    kılması    halinde   yapılan   plan  düzenlemeleridir. Trakya'da, Marmaraereğlisi'nde kömürlü termik santral kurulmasında kamu yararı zorunluluğu yoktur. Zaten kamu yararı zorunluluğu için plan değişikliği yapıldığına dair plan açıklama raporunda hiçbir ifade yoktur.

Haziran 2014 sonunda kurulu güç, 66 632.50 MW'ye ulaşmıştır. Ocak 2014 itibarıyla, lisans alan ve yatırım sürecinde olan projelerin toplamı ise 46.000 MW'dan fazladır. Mart 2014 itibarıyla EPDK lisans sürecinde olan projelerin toplamı ise 83.000 MW'ye ulaşmaktadır. Yatırım sürecindeki santraller devreye girdiğinde kurulu güç,
112.000 MW'ye ulaşacak, lisanslama sürecindeki tüm projelerin gerçekleşmesi halinde ise kurulu güç, bugünkü rakamın üç katına,196.000 MW'a yükselecektir. Lisanslama sürecindeki projelerin tamamının değil; yarısının bile gerçekleşmesi halinde kurulu güç, 150.000 MW'ı aşabilecektir. Öngörülen bu büyük kapasiteler, büyük ölçüde doğal gaza ve ithal kömüre dayanmaktadır. Bu rakamlar, resmi makamların 2023 hedeflerinin çok üzerindedir ve ülkenin enerji politikalarında planlama diye bir anlayışın olmadığını göstermektedir.” Oğuz Türkyılmaz – TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı

 

    05.06.2013 tarihli ve aynı şekilde kömürlü termik santral kurmak için Bakanlığınızca yapılan plan değişikliğine karşı Danıştay 6.Dairesinin 2013 /  8016 Esas sayılı davasında verilen bilirkişi raporunda belirtildiği gibi

        “ 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Plan Açıklama Raporunda yer alan ifadeler çok açık bir biçimde,çevre kirliliğine yol açma potansiyeli bulunan kömüre dayalı termik santral yapımına yol açacak biçimde değişiklik yapılmasına yönelik düzenlemelerin yürürlükteki planın “Vizyon ve Yöntemleri” ile “Planlama Yaklaşım ve Hedefleri” ile uyumlu olmadığını göstermektedir.

 

Sanayi gelişiminin sınırlandırılması bir ana ilke olarak dururken planın belirli maddelerine yerleştirilen ve planın vizyon ve ilkeleri ile taban tabana zıt ve aykırı biçimde tarım toprakları aleyhine ve yer altı su rezervlerine zarar verebilecek şekilde kömür çıkarılmasını öngören ve çevre kirliliğine yol açma potansiyeli bulunan sanayi/enerji yatırımlarını destekleyen hükümlerin sözü edilen ilkelerle uyumlu olduğunu söylemek olanaklı değildir.                     

 

            Dava konusu planda Marmaraereğlisi’nde öngörülen Kentsel Yerleşme Alanının hem doğal sit, hem de mutlak kuru tarım alanı üzerine yerleştirilmiş olması, Enerji Üretim ve Depolama Alanı’ nın mutlak kuru tarım arazileri üstünde Çorlu yoluna kadar yer alacak şekilde belirlenmesi 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile bağdaşmamaktadır.

 

Plan değişikliğine ilişkin bir diğer gerekçe olarak sunulan planlama bölgesinde son dönemlerde ortaya çıkan kömüre dayalı termik santral taleplerinin yoğunlaşması ise dava konusu planın değiştirilmesine yönelik kamusal bir gerekçe olmaktan çok belirli yatırım gruplarının anlık çıkarlarının bir ifadesi olarak görülmelidir.

 

            Marmaraereğlisi’nde kömüre dayalı termik santral bölgede önemli çevre sorunlarına yol açabilir. Planlanan alanda birden çok termik santral inşa edilebileceği de dikkate alındığında, dava konusu edilen plan kararı bölgenin yer altı su rezervlerinin tükenmesi sürecini hızlandıracaktır. Yeraltı su kaynaklarını çok olumsuz etkileyebilecek miktarda su kullanacak termik santral yoğunlaşmasına yol açabilecek dava konusu plan kararının,sürdürebilirlik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı görüşündeyiz. ...”       

 

      Yapılan plan değişiklikleri 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası

Revizyon Çevre Düzeni Planının amaç ve hedeflerine uygun  değildir. Plan değişikliği halkın katılımı olmadan söz ve karar sahibi yapılmadan yerel yönetimlerin ve halkın örgütlerinin görüşlerine başvurulmadan yapılmıştır.

 

            3984 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde çevre düzeni planı, “Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan” şeklinde tanımlanmıştır. Ancak itiraza konu değişiklik bölge plan kararlarına açıkça aykırı olduğu gibi bizatihi konusu itibarıyla devlet görevlilerinin görevlerini kötüye kullandığını göstermektedir.

 

             Plan Değişikliği yapılırken yönetmelikte düzenlenen usul ve kurallara, Bölge Planı kararlarına ve ana fonksiyonuna, Danıştay ve İdare Mahkemelerinin devlet organlarını bağlayıcı şekilde ortaya koyduğu Mahkeme Kararlarına açıkça aykırı davranılmıştır.

 

             2872 saylı Çevre Yasasının Çevrenin Korunması başlıklı 9.maddesinin b bendinde düzenlendiği üzere "... Çevrenin korunması amacıyla; ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla  bölge ve havza bazında çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır." hükmüyle plan değişikliklerinin ÇEVREYİ KORUMA AMAÇLI OLMASI GEREKTİĞİNİ yazmaktadır. Trakya bölgesinde ve planlama alanı civarındaki VAROLAN KİRLETİCİ TESİS VE FAALİYETLERE EK OLARAK YENİ KİRLETİCİ YÜKLER GETİREN PLAN DEĞİŞİKLİĞİ ÇEVRE YASASINA DA  AÇIKÇA AYKIRIDIR.

 

            Çevre Yasasının 15.maddesi uyarınca " Çevre ve insan  sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur." Plan Değişikliği sonucu kurulacak Kömürlü Termik Santrallerin Marmaraereğlisi ve çevresinde çevre ve insan sağlığı yönünde çok büyük ve ciddi tehlike yaratacağı tartışmasızdır. Bu sebeple yasadaki açık düzenlemeye aykırı Plan Değişikliği tamamen iptal edilmelidir.

 

             Birleşmiş Milletler İklim Konferansı  (10.07.2012) sonuçlarına göre: Türkiye 1990 da 142 milyon ton emisyon üretirken, 2010 da 307 milyon tona çıkmıştır. 20 yılda artış yüzdesi%116 ile dünya dördüncülüğüne yükselmiştir. İnsan kaynaklı aktivitelerin küresel ısınmaya katkıları: Enerji:%49, Endüstriyel atıklar:%25, ormansızlaştırma:%14.

 Plan değişikliği ile getirilen “Enerji Üretim Alanları” kılıfı altında kurulacak Kömürlü Termik Santraller gezegenin baş belası Küresel Isınma ve İklim Değişikliğine korkunç katkılarda bulunacaktır. Özellikle fosil kaynaklı enerji ve termik santrallerin enerji kaynaklı ısınmadaki yeri kesin olarak bilinmektedir

 

              Kömüre dayalı termik santral yatırımlarının gerçekleşmesini sağlamak için yapılmış plan değişikliği bu amaç ve hedefiyle sera gazlarının ve sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınımının daha da artmasına yol açacak ve bu durumlar itibarıyla ;

 

a- Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 2004’te 189. Taraf olarak katıldığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 'ne (United Nations Framework Convention on Climate ChangeUNFCCC)

b- Türkiye'nin 2009'da taraf olduğu Kyoto Protokolü’ne

c- Türkiye'nin 2010-2020 yıllarını kapsayan Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesine

d- Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planına

e- T.C. Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesine

f-  Avrupa Birliği Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönergesine

g- Espoo Protokolü’ne  açıkça aykırıdır.

 

            Türkiye'nin Karbon salınımını arttıran atmosfere yeni sera gazları ve sera etkisi yaratacak gazların artışına plansal olarak zemin oluşturan değişikliğini hazırlayan ve onaylayarak yürürlüğe koyan Bakanlık kendi hazırladığı veya onayladığı bu RESMİ BELGELERE aykırı davranmaktadır. Plan Değişiklikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf ve imzacısı olduğu ; Anayasanın  90. Maddesi uyarınca usulune göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalara aykırı olup  kanun hükmündeki bu sözleşmelere uygun davranmak Bakanlığınızın temel görevidir.

 

a-            Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne

b-            Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunması Sözleşmesi’ne

c-            BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne                  

d-            BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne

e-            BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Yönelik Kyoto Protokolü’ne  AÇIKÇA AYKIRIDIR.

           Plan Açıklama Raporundan anlaşıldığı üzere bilimsellik esas alınmamıştır. Esas alınan ancak genel ve soyut kavram ve iafedelerle gizlenen amaç, NE OLURSA OLSUN KALKINMA ANLAYIŞIDIR. Plan değişiklikleri amacının yargı kararlarını uygulamak gibi yazılmış olup ancak  Danıştay Yürütmeyi Durdurma ve İptal kararlarındaki hiçbir hüküm Bakanlıkça uygulanmadığı gibi  esas amacın Trakya’nın doğasının, topraklarının enerji şirketlerinin sermaye hareketlerine, yatırımlarına açılmasının olduğu ortaya çıkmaktadır. Trakya’nın sosyal, kültürel, tarımsal ve demografik yapısı korunmamakta ve plan değişik-liğiyle bu yapılara zarar verilmektedir. Plan değişiklikleri var olan çevresel sorunların çözümünü sağlamaktan öte yeni çevresel sorunlara zemin hazırlamaktadır.

 

         Plan Değişikliği diğer kısımlarından bağımsız olarak planlanmış ve planla alınan kararların çevresiyle ilişkisi kurulmamıştır. Ayrıca plan notlarına bakıldığında Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde tanımlanan amaç maddesine uyulmadığı, plan yapım ilke ve esaslarına, kamu yararına, çevrenin düzenlenmesi ve korunması amacına uygun bir plan değişikliğinin hazırlanmadığı görülmektedir.

 

          Gerek 1/100.000 Ölçekli Trakya alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre

Düzeni Planı, gerekse 1/25.000 Ölçekli Tekirdağ İli Çevre Düzeni Planı değişikliklerine esas, plan gerekçelerinde ; meri plan hakkında verilen yargı kararları, Orman ve Su İşleri Bakanlığı,  Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün taşkın alanlarına ilişkin görüşü, tarımsal bütünlüğü bozulmamış alanların korunması hususları  ön plana çıkarılmıştır. Ancak  gerekçelerle hedeflenen ve yargı kararları gereği yapılması gereken düzenleme ile yapılan düzenleme birbirinden çok farklı bir amaca hizmet etmektedir.

Plan değişikliğine gerekçe sayılan yargı kararları Marmaraereğlisi açısından değerlendirildiğinde esas itibarı ile iki bölümde toplanmalıdır. Bunlardan ilki  1/100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı hakkında verilen Danıştay 6. Dairenin 2013/9177 nolu kararı ve Tekirdağ İdare Mahkemesinin 1/25000 Ölçekli Tekirdağ İl Çevre Düzeni Planı hakkında verdiği 2104/1151 nolu kararı ( her iki karar  da Marmaraereğlisinde kömüre dayalı termik santral yapımına olanak sağlayacak  değişikliklerin henüz yapılmadığı  planlar için verilmiştir.)

 İkincisi ise Danıştay 6. Dairesinde halen derdest ve yürütmeyi durdurma kararı bulunan 2013/7835 esas nolu dava  olup konusu  05.06.2013 Tarihinde askıya çıkan ve Marmaraereğlisinde Kömüre Dayalı termik santral kurulmasına yönelik yapılan plan değişikliğidir.

 Danıştay 6. Daire Başkanlığı’na sunulan 2013/7835 esas nolu dava dosyasında ,konusunda uzman üç Şehir ve Bölge Planlama Profesörü, bir Ziraat Mühendisi Profesörü ve bir Çevre Mühendisi Profesörü’nden oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanmış, bilirkişi raporunun sonuç bölümünde değinilen hususlara dikkat edilecek olursa ; 08.10.2015 tarihinde son onaylanan değişikliğin hiçbir şekilde haklı gerekçesinin bulunmadığı açıkça ortaya çıkacaktır. Danıştay 6.Dairesi bu hususta nihai kararını henüz vermemiştir.

Hal böyle iken, İdarenin böylesine önemli bir konuda aceleci bir tavırla Bilirkişi heyetinin 160 sayfalık kapsamlı bilimsel raporuyla ortaya koyduğu tablonun tam tersi karar vererek plan onaması ; telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi zararların ortaya çıkmasına sebep olacaktır.

Marmaraereğlisinde kömür rezervi bulunmamaktadır. Burada kurulacak santrallerin kömür ihtiyacı ithalat ile sağlanacak ve ülke dış ticaret açığı artacak ve kamu zarar görürken sadece yatırımcılar ve sermayedarlar memnun olacaktır. Öte yandan bölgede bulunan tüm konut yatırımlarının değeri düşecek, insanlar bölgeyi terk edecektir.  Yatırımcısından başka hiç kimseye fayda sağlamayacağı gibi çevreye  büyük zarar verecek bu tesisler için yer seçimi uygun değildir.

Plan değişikliği yapılan alan içerisinde yargı kararları gereği yapıldığı öne sürülen değişikliklerin en önemlisi olan Kömüre dayalı termik santrale ilişkin diğer bir husus ta küllerin bertarafı için de  plan notu geliştirilmesi konusudur. 3.3.2.11 nolu plan notu ile değişikliğin asıl sebebinin Kömür Santarli kurulmasına yönelik olduğu açıkça görülmektedir.

08.10.2015 onaylı değişiklik ile  planlama alanında yani Tekirdağ İl sınırlarında yer alamayacak sanayi türleri belirlenmiştir. Bunlar a) dan r) ye kadar sıralanmış ve  18 farklı türde sanayi tesisini içermektedir.Bunların içerisinde Kömüre Dayalı Termik santraller k) bendinde yer almaktadır.  Her iki plan notunda  da İdare , başlığa bir cümle ilave ederek bütün bu tesislerin tamamı için ‘’ENERJİ ÜRETİM ALANLARI DIŞINDA ‘’ hükmü koymuştur. Bu durumda yasaklı tesislerin tamamı , enerji üretim alanlarında  yer alabilir sonucu ortaya çıkmaktadır ki bu çok daha vahim bir durumdur.

Marmaraereğlisinde  Enerji depolama ve üretim tesisleri için rezerv alan ihdas etme stratejisi planın ilk yapıldığı dönemde  Botaş, Opet, Bütangaz, Trakya Elektrik,Unimar  gibi tesislerin burada önceden yer seçerek  halen faliyette olmaları durumu gözetilerek ortaya konmuştur. Bu rezerv alan içerisinde yatırım planlayan esas tesisler için ayrılan alanlar itiraza konu değişiklik ile tarım alanına dönüştürülmüştür.

Plan değişikliği eklerinde Gıda  Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Marmaraereğlisi Belediyesi sınırlarındaki 237 ha alan için , tarımsal bütünlüğün bozulmadığından bahisle toprak koruma projesi hazırlanması şartı ile izinlendirme yaptığı belirtildiğine göre Bakanlığın Plan değişikliğinin eklerine VAR İSE / HAZIRLANMIŞ İSE Toprak Koruma Projesini de koymak zorundadır. Bu izinlendirme süreci uzun ve bir çok İdari karar sonucunda gerçekleşmiştir. Bu hususta Toprak koruma Kurulu kararı , İçişleri Bakanlığının Kamu Yararı Kararı bulunmaktadır. Ancak İçişleri Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı izinlendirmelerini  belirli parseller üzerinden yapmışlardır. Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığı tarımsal bütünlük konusunda oldukça hassas davranmış ve talepleri birkaç kez geri çevirmiş bu hususta yeniden  değerlendirmeler yapılmış ve sonuç  detaylı bir çalışma süreci ile elde edilmiştir. Bu süreç ve sonuç değerlendirilmeden plan değişikiliği  onaması yapılmış ve planlama ilkelerine aykırı hareket edilmiştir.

Plan hakkında verilen yargı kararlarından bir kısmında; taşkın alanlara ilişkin  üst ve alt ölçek planlarda çelişkiler bulunduğu ve yeterli tespitler ve açıklamalar bulunmadığından bahisle plana eleştiri getirilmektedir. İdare bu hususta DSİ ye görüş sormak sureti ile taşkın riskinin olmadığını tespit etmiştir. 2009 ve 2010 yıllarında DSİ  11. Bölge müdürlüğünce  bu alanda dere ıslahı yapıldığı ve taşkın riskinin ortadan kaldırıldığı bildirilmektedir. OYSA GERÇEKTE PLANLAMA ALANINDA  Q 500 KRİTELERİNE GÖRE YAPILMIŞ TAŞKIN ISLAH ÇALIŞMASI YOKTUR. GERÇEĞE AYKIRI BİR RESMİ YAZIŞMA VE DAYANAK OLUŞTURULMUŞTUR.

 

           Yukarıdaki hususlar çerçevesinde, plan değişikliği bölgenin ana planının dengesini bozması, plan bütünlüğünü ve plan kademelenmesi ilkelerini göz ardı etmesi, 3194 sayılı İmar Kanunu ve Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği, kamu yararı, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı hükümler içermesi nedeniyle bilime, hukuka ve doğaya aykırıdır. Plan değişikliği; imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararı ve güvenliğine aykırı, bilimsellikten uzak hususlar içermektedir.

        

            Plan değişikliği kamu güvenliği açısından tehlike yaratacak sonuçların doğmasına sebep olmaktadır.  Planlama alanında 4300 dönüm enerji depolama alanı  enerji üretim alanı olarak ise 945 dönüm bulunmaktadır. Hali hazırda dolum ve depolama yapılan alan 1310 dönümdür. Şu anda bölgede 3050 dönüm depolama yapılacak alan vardır.  İstanbul bölgesinde bulunan Ambarlıdaki dolum tesislerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kaldırılması planlandığından, firmalar tarafından Marmaraereğlisi depolama alanlarından yer satın alınmakta olup, planlamaların bu şekilde yapıldığı bilinmektedir. Kısa süre içerisinde bu alanlarda da LPG, benzin depolaması yapılacağı açıktır. 

 

            Yapılması planlanan santral alanlarının yanında bulunan Botaş LNG tesisleri; Türkiye nin toplam 43 milyar m3 doğal gaz ihtiyacının 6 milyar m3'ünü karşılamaktadır. Başka bir anlatımla, ülkemizin doğal gaz ihtiyacının %15'i Botaş' a ait dolum tesislerinden karşılanarak ülkemizin çeşitli yerlerine gönderilmektedir.  Şu an Botaş tesislerinde; her biri 85.000  m3 depolama hacmine sahip 3 adet LNG  depolama tankı bulunmaktadır. Yani Botaş LNG tesislerinde  toplam  255.000 m3 LNG  depolanmaktadır. Bilindiği üzere, 255.000 m3 LNG, 153 milyon  M3 LPG ye  yani doğal gaz demektir. (255.000 m3x600=153 milyon)  Botaş LNG İşletmeleri tarafından 160.000 m3 LNG kapasite artışı yapılması için çalışmalar tamamlanmış olup kısa vadede  kapasite artışı sonucunda  Botaş LNG tesislerinde  415.000 m3 LNG yani yaklaşık 250 milyon m3 doğal   gaz depolanması gerçekleşecektir.

 

              Botaş LNG işletmeleri; güvenlik açısından riskli bölge olduğu için uçakların bu tesis üzerinden uçmalarına dahi izin verilmemektedir.  Botaş tesislerinde depolanan gazların ne kadar riskli ve riske göre oluşturduğu bedel açısından,  güvenlik sigortalarının Türkiye de yapılamayıp, uluslararası şirketlerce ortaklaşa yapılmasından da anlaşılmaktadır.   Ayrıca, Botaş  dışında bu alanda çok sayıda başka firmalar tarafından da akaryakıt ve  gaz depolanmaktadır. 

 

              Planlarda, bu alanın bitişiğine yanıcı parlayıcı temelli termik santral yapılmasına izin verilmesi çok büyük risk oluşturmaktadır. Plan Değişikliği hazırlık işlemlerinde ve Plan Açıklama Raporunda tüm bu risklerin, tehlikelerin, kümülatif etki değerlendirmelerin yapılmamış olması hem bir planlama ciddiyetsizliği hem de ciddi bir görev ihmalidir.

 

            Değişikliğe konu Planlama Alanında kalan Tarım Alanlarının termik santral yapım ve işletim faaliyetinden nasıl etkileneceği, Planlama alanı ve Depremsellik ilişkisi, Hava Kirliliği, Atıklar, Su Kirliliği, Kül ve Kömür Depolama Alanlarına dair hiçbir öngörü bu plan değişikliği hazırlık çalışmalarında hiçbir şekilde değerlendirilmemiş, bilimsel ve teknik olarak gözetilmemiştir.

 

            Plan değişikliğinin, alanın çevresi ile ilişki kurulmadan hazırlandığı ; plan değişikliğinde risk tanımları bilimsel ve teknik gerekçeler ile açıklanmamış ve alınacak önlemlere ilişkin koşullar belirlenmemiştir. Alanın çevresel sorunlarına çözüm getirmek bir yana çok büyük yeni çevresel sorunlar yaratacağı kesin olan plan değişikliği ile Trakya Bölgesi ve Marmara Denizinin bütünlüğü bozulmakta, doğal, tarihsel, kültürel, sosyal ve ekolojik varlıkların korunması ve geleceğe taşınması engellenmektedir.

 

               “ Roma Dönemi’nde Türkiye Trakya'sının en önemli şehri Marmara Ereğlisi’nde (Perinthos) Antik dönemlerde önemli yollar üzerinde bulunan ve çok önemli bir limana sahip olan Perinthos, hem ticari açıdan hemde stratejik açıdan Trakya’nın önde gelen şehirlerinden biridir. Perinthos antik kenti bugün Tekirdağ ilinin Marmara Ereğlisi ilçe merkezinde bulunmaktadır.  Kentin akropolisi batı-doğu doğrultusunda uzanan büyük ve yüksek bir yarımada şeklindedir. Aynı zamanda iki limana sahip olan  şehir geniş nekropol alanıyla kenti yarımay şeklinde sarar . Günümüzde görülebilen en belirgin kalıntılar olan surlar akropol’ün kuzeyini, batısını ve aşağı şehri çevreler şekildedir. Akropolün güney yamacında bir tiyatro, akropolün batı yamacında bir stadion ,stadionun doğu tribününde  bir kryptoportikus yapısı yer alır.

              Akropolün üzerindeki antik yapılar doğudan batıya doğru sıralanacak olursa , Mola Burnu kuzey yamacında tonoz geçitli bir tuğla yapı kalıntısı, akropolün güney yamacında çapı 140 metre’yi aşan bir tiyatro yeri, ortalarında eni 12 m. boyu 2O m. yi aşan bir yapının çift tonozlu terası, batı ucunda büyük bir Bizans kilisesinin kalıntısı, güney batı yamacı içinde ise kalın duvarlı bir bizans yapı kalıntısı görülür.

              Akropolün dik güney yamacında ise 14 tane Bizans kaya mezarı vardır . Akropol ile aşağı şehir surlarının kesiştiği mevkide ,çapı 5 m.yi bulan yarım daire biçiminde Geç Roma Çağına ait bir süs cephesinin büyük boyda mermer mimari elamanları bulunmuştur. Akropolün kuzeyini ve batısını ve aşağı şehri çevreleyen surlar Perinthos’un en belirgin kalıntılarıdır, aşağı şehirde yer yer 6-7 m. yüksekliğe kadar izlenebilmektedirler. Akropolün batı kısmında ise bir kule 14 m. yüksekliğe kadar ayakta durmaktadır. MS 5-6. yy’da akropolü daha iyi savunma ihtiyacı ortaya çıkmış ve stadionun uzun tribün duvarının üzerine sur kuleleri yerleştirilmiş ve akropol surları yenilenmiştir.                     

             Marmara Ereğlisi koyunu kuzeyden Kamara dereden başlayarak şehri bir yarım ay şeklinde nekropol alanı çevirmektedir. Bu nekropol’de arkaik çağdan itibaren Bizans çağı içlerine kadar uzun bir zaman süresince çeşitli tipte mezar stelleri, lahitler, mezar sunakları ve mezar anıtları kullanılmıştır. Marmara Ereğlisi’nin batısında yapılan kurtarma kazıları sonucunda kaya mezarlarına rastlanmıştır. Bu alanda dört adet kaya mezarı kazısı yapılmıştır. MS 3. yüzyıla ait küçük bir nekropol alanı tespit edilmiştir. Aşağı şehirde kale kapısnın hemen doğu kenarında , surların bitişiğinde Bazilika yapısı vardır. Ayrıca 1994 yılında yapılan müze kurtarma kazılarında Bazilika yapısının güney kesiminde anıtsal bir yapı ortaya çıkarılmıştır.

                   Kent planı  akropolis, aşağı şehir ve nekropol alanı olarak 3 ana bölgeye ayrılabilir. Akropolisi doğu-batı yönüne uzanan büyük, yüksek bir yarımada şeklindedir. Üzerinde tonoz geçitli bir tuğla yapı kalıntısı , bir tiyatro yeri, ortalarında  bir yapının çift tonozlu terası, batı ucunda büyük bir Bizans kilisesinin kalıntısı, güney batı yamacı içinde ise kalın duvarlı bir bizans yapı kalıntısı görülür. Akropolün dik güney yamacında ise 14 Bizans kaya mezarı vardır.

                     Ayrıca iki tane büyük limanı, şehri çevreleyen büyük bir nekropol alanı,  aşağı şehri ve akropolü saran sur duvarları, varlığı bilinen ve yer yer arkeolojik verilerle de ispatlanan su kemerleri, stadionu ve sağlam şekilde ele geçmiş kryptoportikusu  bulunmaktadır. Daha geç dönemlere ait mozaikli bazilika yapısı ile  müze kurtarma kazılarında ortaya çıkarılan anıtsal yapı kentin görünen diğer tarihi yapılarıdır. İlçe merkezinde Perinthos antik kenti buluntularının yeniden düzenlendiği, Açık Hava Müzesi’de yer almaktadır.”   Doç. Dr. Ahmet YARAŞ

(Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı)

                    Plan Değişikliği sonucu gerçekleşecek termik santral faaliyetlerinin yaratacağı çok büyük kirlilik ve büyük miktarlı atıkların Planma Alanının çok yakın çevresinde bulunan tarihsel, kültürel ve arkeolojik varlıkları tahrip edeceği yok edeceği tartışılmaz bir gerçekliktir. Plan Değişiliği hazırlık çalışmalarında Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nden Planlama Alanının arkeolojik durumu ve kültür varlıkları hususunda görüş alınmaması usul ve yasaya açıkça aykırıdır. Planlama Alanı ve çevresindeki arkeolojik ve kültürel varlıklar, değerler Dünya Mirası olup Bakanlıkça korumacılık ilkesi çerçevesinde davranılma zorunluluğu vardır.

                     Planlama alanında mutlak tarım arazileri vardır. Etrafının çoğunluğu

mutlak tarım arazileri il çevrilidir. Yöre için büyük bir öneme sahip olup tarımsal potansiyeli yüksekliği nedeniyle planlama alanının Tarım dışı amaçlı kullanıma açılması durumunda geçimini tarımdan sağlayan bölgede tarımsal bütünlük bozulacaktır. Civardaki mevcut tarımsal potansiyel ve tarımsal faaliyetler olumsuz etkilenecektir. Plan Değişikliğinin sonucunda kurulacak Termik Santraller toprak, su ve hava kirlenmesini getirerek telafisi imkansız ve geri dönüşü olmayan büyük maddi ve manevi zararlar oluşturacaktır.

 

              Anayasa devlete 44. maddesi ile “toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek …” 45. maddesi ile de “tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek …” görevlerini yüklemiştir. Bu nedenlerle tarım dışı amaçlı planlama uygun değildir. Planlama alanında tarımsal niteliği korunması gereken araziler bulunmaktadır. Anayasanın 45. maddesinin gerekçesinde; “ Madde devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir. Devlet  bu  amaçla  yasal düzenlemeler  yapmalıdır.” ifadesi yer almaktadır.

 

           Anayasanın 166. maddesinde, “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.” hükmü amirdir.            

 

           Anayasanın 56. maddesine göre “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” Anayasa’nın mülkiyet hakkının kullanımını düzenleyen 35. maddesi, herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğunu belirttikten sonra, “mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” demektedir. Bu sınırlama, her türlü mülkiyet için geçerlidir.

 

          “Fosil yakıtların doğal ekosistemler ile yerleşim alanlarına insan (Antropojen) ekosistemlerine verdiği kirletici etkiler ve zararlar yanında, saldıkları karbondioksit (CO) atmosferin ısınmasına, dolayısı ile iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Dünya’nın her yanında fark edilen “iklim değişikliği” ile “hava kirliliği” bütün uyarılara rağmen önlenememektedir. Para kazanmak peşinde olanlar, gününü yaşayıp, Dünya’nın ve insanlığın geleceğini düşünmeden uygun bölgelerde kâr getirecek yatırımlar yapmağa çalışmaktadırlar. Türkiye’de de bu yatırımlar için uygun ortam ve kolaylıklar sağlanmıştır. Dolayısı ile bu kârlı yatırımlara uygun bölgelerden biri de Türkiye olarak belirlenmiştir. Ancak önceleri bir avuç çevrecinin ve bilim insanlarının karşı çıktığı “Havayı ve diğer yaşama ortamlarını kirletici yatırımlara/tesislere” halk ta karşı çıkmağa başlamıştır. Direnme böylece yaygınlaşmıştır.” PETROL KOKU İLE KÖMÜR KULLANIMINDAN KAYNAKLANAN HAVA KİRLİLİĞİNİN YAŞAMA ORTAMINA VE BİTKİLERE ETKİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME – Prof.Dr.M.Doğan Kantarcı

 

           İtirazımıza konu Plan Değişikliği ;

 

1/100.000 ÖLÇEKLİ TRAKYA ALT BÖLGESİ ERGENE HAVZASI REVİZYON

ÇEVRE DÜZENİ PLANI PLAN AÇIKLAMA RAPORUNUN  ;

 

BÖLÜM 1. PLAN KARARLARI 

 

1.1. VİZYON VE YÖNLENDİRİCİLER

 

1.2. PLANLAMA YAKLAŞIMI VE HEDEFLERİ

Türkiye’nin tarım merkezi olan Trakya Alt Bölgesi’nin, verimli tarım topraklarının yitirilmemesi açısından duyarlılıkların dikkate alınması ve değerlendirmelerin kamu yararını öne çıkaran yaklaşımlarla ve özenle yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı; bölgesel plan yaklaşımları belirleyerek, bölgenin ülkesel anlamda en büyük potansiyeli olan tarımsal üretimi desteklemeyi, tarım dışındaki fonksiyonları da bu doğrultuda düzenleyerek, küresel ölçekte önemi günden güne artan tarım sektörünü yarışabilir bir noktaya getirmeyi hedeflemektedir.

 

Bölgesel ölçekte ise plan; tarım ağırlıklı bir yerleşim dokusu dolayısı ile tarımsal üretim

odaklı ekonomik kaynağı ile öne çıkan Trakya Alt Bölgesi’ni, bugün bölgenin en önemli

sorunlarından olan “kırsal nüfus kaybı”nın önüne geçilebilmesi amacı ile desteklemektedir.

Bu doğrultuda, planın 4 temel ilkesi ;

 

sürdürülebilirlik,

kırsal kalkınma ve nüfus kaybının önlenmesi,

sanayi gelişiminin planlarla sınırlandırılması,

entegre ulaşım sistemleri ile desteklenen işlevsel bağlantıların kurulması

olarak belirlenmiştir.

 

1.2.2.1. Çevresel Sürdürülebilirlik

a. Mutlak Korunması Gereken Alanlar

i. Orman Alanları

Trakya Alt Bölgesi, habitat çeşitliliği ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir orman

ekosistemine sahiptir. Bu ekosistemlerin korunması, halkın bu alanlardan bilimsel,

eğitim, dinlenme ve yaşamsal olarak faydalanmalarının sağlanması amaçlanmaktadır.

Orman alanları, bölgenin geleceğini güvence altına alabilmek için mutlak korunması

gereken doğal değerlerdir. Planla, bölgede başta sanayi sektörünün artmasına paralel

olarak artan kentleşme baskısı, orman alanlarının varlığının sürdürülebilmesi için en

büyük tehlikelerden biridir. Bu nedenle, orman alanlarını tehdit eden yapılaşmalar

kontrol altına alınmalı ve bu doğrultuda alt ölçekli planlarda yapılaşma koşulları

belirlenmelidir.

 

ii. Yeraltı Suyu Beslenme (YAS), İçme Suyu ve Havza Alanları

1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın en önemli hedeflerinden biri, sürdürülebilirlik

ilkesi doğrultusunda içme ve kullanma suyu kaynaklarının korunmasıdır...benzer şekilde yapılacak planlamalarda yeraltı sularını kirletecek türde yapılaşmadan kaçınılmalıdır.

 

 

iii. Tarım Alanları

Trakya Alt Bölgesi ülkemizin en önemli tarımsal merkezlerinden birisini oluşturmaktadır.

Alt bölgede yer alan Mutlak korunacak tarım arazileri, Ülkemiz Mutlak korunacak tarım arazilerinin %8,23’lük bölümünü oluşturmaktadır. Trakya Alt Bölgesi kapsamındaki %69’luk bölümünü içeren bu arazilerin tarımsal kullanımlarının sürdürülmesi ulusal çıkarlarımız açısından büyük önem taşımaktadır

 

 b. Sakıncalı Alanlar:

Marmara denizinde ve karada yapılan jeolojik, jeomorfolojik, jeofizik ve sismolojik

araştırmalar; Trakya Alt Bölgesi’ni etkileyecek deprem kaynak zonunun, esas olarak

kuzey Marmara’da yer alan ve Saros Körfezi’ne uzanan Kuzey Anadolu Fayı’nın

Marmara denizi içersindeki devamı üzerinde olacağına dair genel bir kanaat

oluşturmuştur. 7 veya daha büyük şiddetteki bir depremin bu fay zonu üzerinde olasılık

hesaplama yöntemlerine göre gerçekleşmesi olasılığı, 2004 yılından itibaren gelecek

30 yılda %35 ile %70’dir. Bu durum yerleşim birimleri ve yeni yapılaşmalar bakımından

önemsenmelidir.

 

i. Hava Kirliliği

Trakya Alt Bölgesi’nde, kontrolsüz sanayi gelişimi ve bu gelişimin getirdiği bilinçsiz kentsel büyüme hava kirliliğinin en önemli sebeplerinin başında gelmektedir.

 

ii. Su Kirliliği

Trakya Alt Bölgesi’nin çevresel açıdan en başta gelen sorunu, yüzeysel su

kaynaklarının kirliliğidir... Kömürlerin bilinen yöntemlerle işletilmeleri durumunda, Ergene Akiflerini besleyen Istranca Akiferiyle bağlantısı kesileceğinden yeraltı su düzeyi hızla düşecek ve Bölge’deki suya dönük sorunlar daha da ağırlaşacaktır.

 

 rakya Alt Bölgesi özellikle rüzgar enerjisi açısından önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Trakya Alt Bölgesi’nde elektrik enerjisinin bir miktarı rüzgar enerjisi ile sağlanmaktadır. Trakya Alt Bölgesi içinde çeşitli firmalara toplam kurulu gücü 7609 megawatt olan rüzgar santrali lisansı verilmiştir. Tarım, su ve orman kaynaklarının korunmasının ortak bir vizyon olarak belirlendiği Trakya Alt Bölgesi’nde, varolan çevresel kirlilik sorunları  düşünüldüğünde bölgedeki sağlığı yokedecek büyük çevre kirliliği yaratacak termik santral yatırımı son derece gereksiz ve hukuk dışıdır.

 

Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının emredici  hükümlerine göre Planlama Alanının içinde olduğu Marmara Ereğlisi sanayi ve tarım alanlarının lojistik ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayacak 3. Kademe Merkezlerden biri olarak tanımlanmaktadır.

 

Arkeolojik Turizmin Geliştirileceği Alanlar: Trakya Alt Bölgesi’nde tarihöncesi

dönemlere kadar uzanan ve çok çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmış olan, bir kısmının

kazı çalışmalarına başlanmış, antik yerleşmeler yer almaktadır. Antik yerleşmelerden

Tekirdağ ilinde Marmara Ereğlisi arkeolojik turizminin destekleneceği alanlar olarak belirlenmiştir. Bu alanlarda Arkeolojik kentlerin ve diğer yapıların ortaya çıkarılması için kazılarının başlatılması, tarihsel mirasın bakım ve onarımının yaygınlaştırılması, restorasyon oluşturulması, tarihsel

mirasın ziyaretini teşvik edecek güzergahların düzenlenmesinin yanı sıra bölgenin

kültür envanterinin çıkarılıp tanıtımının güçlendirilmesi sağlanacaktır.

 

Doğa ve Spor Turizminin Geliştirileceği Alanlar: Doğa turizmi yapılabilecek

potansiyel alanlar arasında: güneyde Ganos ormanları ve Tekirdağ’da Marmara kıyıları yer almaktadır.

 

Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planının ;

 

       a-  Plan Açıklama Raporu 1.2.2.2. Bölüm sayfa 33’te Marmara Ereğlisi’nde turizmin gelişmesinin planlandığı ve Bölgenin arkeolojik turizmin destekleneceği alan olarak belirlendiği belirtilmekte,

 

        b-  Plan Açıklama Raporu sayfa 38’de Trakya Alt Bölgesi Öneri Yerleşim Kimlikleri ve Öne Çıkan Temel Fonksiyonlar Tablosunda, Marmara Ereğlisi’nde öne çıkan, desteklenen fonksiyonlar olarak arkeolojik turizm, turizm faaliyetleri, ticaret, yat limanına yer verilmekte,

 

        c-  Plan Açıklama Raporu 2.10.27. Bölüm sayfa 57’de, “Planlama alanında hizmet sektörüne yönelik kullanımlar ile turizm desteklenecek ve tarihsel yerleşimlerin kimlikleri korunacaktır.demekte,

 

        d- Plan Açıklama Raporu 2.11.1.4. Bölüm sayfa 60’da Marmara Ereğlisin’de arkeolojik turizm aktiviteleri önerilmektedir.

                  

       2004 yılında onaylanan Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı cilt 3 Uygulama Hükümleri bölümü 7.2.7.e. madde sayfa 68’de “mevcutların dışında konut ve hizmetler dışındaki kullanımlara izin verilmez” denmiştir.

 

BÖLÜM 2. PLAN HÜKÜMLERİ

2.1. PLANLAMA YAKLAŞIMI

Bu plan çalışması; 2023 yılı hedef alınarak gerçekleştirilmiştir. 2023 yılında Türkiye’nin

AB üyeliğinin onaylanarak AB üyesi bir ülke statüsüne geçmiş olacağı varsayılmaktadır.

Bu bağlamda, Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre

Düzeni Planı vizyon, strateji ve hedefleri; AB’ye uyum kriterleri de dikkate alınarak

geliştirilmiştir.

 

Bu durumda plan değişikliğinin amacı ve kapsamı da AB' ye uyum kriterlerinin dikkate olmak zorundadır. Avrupa Birliği müktesabatı içerisinde çevre, sağlık, tarım, doğal varlıklar büyük önem arzetmektedir. Oysa yapılan plan değişikliği Avrupa Birliği Çevre Mevzuatına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına tamamen aykırıdır.

 

.6. PLANLAMA İLKELERİ

 

Bölgenin tarımsal, tarihsel, kültürel, turistik, toplumsal kimliğini koruması ve geliştirmesi,

Mekansal gelişmenin, tarihi kültürel mirasa saygılı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını gözeten, doğal   

  ve tarihi-kültürel çevreyle uyum içinde olması,

İnsan faaliyetlerinin yaşam destek sistemlerine, hassas ve kritik ekosistemlere zarar vermeyecek

  nitelik ve nicelikte gerçekleştirilmesi,

Ekoloji-ekonomi dengesi gözetilerek ekonomide yeniden yapılanmanın sağlanması ve

  uluslararası rekabet üstünlüğü taşıyan veya taşıyabilecek sektörlerin desteklenmesi,

Plan kararlarının, deprem başta olmak üzere doğal ve teknolojik afet riskleri dikkate alınarak üretilmesidir.

 

2.7. PLANLAMA HEDEFLERİ VE STRATEJİLERİ

Planlamanın bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak, bölgede çevresel-toplumsal ve ekonomik sürdürülebilir gelişme ile işlevsel ve mekansal bütünleşmenin kurgulanması yönünde geliştirilen hedef ve stratejiler aşağıda sıralanmıştır ;

 

Tarım ve hayvancılığa destek verilerek sürekli ve dinamik bir yapıya kavuşturulması,

 

Yeni sanayi alanlarının açılması yerine öncelikle, daha önceden planlı boş olan sanayi alanlarının doldurularak tarım topraklarının kullanılmaması, yüzey ve yeraltı su kaynaklarının miktar ve kalite açısından korunması,

 

bölgede işlevini sürdürecek olan sanayi türlerinin; insan ve çevre sağlığını tehdit etmeyen, katma değeri yüksek ve enerji talebi yüksek olmayan sanayiye dönüştürülmesi,

Turizm sektörünün sürdürülebilirlik çerçevesinde gelişiminin sağlanarak,

faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve bu alanlar için kalite koşullarının geliştirilmesi,

Ekolojik, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunarak ve değerlendirilerek, turizm ve hizmet sektörleriyle çeşitlendirilmesi,

Başta deprem olmak üzere taşkın, heyelan vb afetlere karşı duyarlı kentsel

gelişmenin sağlanması,

 

Bunların Yanı sıra, “Yerleşmelerin Yaşam Destek Sistemlerine ve Hassas

Ekosistemlere Duyarlı Gelişmesinin Sağlanması” amacına yönelik hedef ve stratejiler

aşağıdaki gibidir:

 

Orman vasfı bulunan alanların da orman kapsamında değerlendirilerek, mutlak korunacak alanlar olarak kabul edilmesi,

 

Erozyonu önleyen ve biyolojik çeşitliliğin kaynağı olan tarım ve orman alanlarının

korunması ve kaybedilenlerin uzun vadede geri kazanılması,

 

Orman alanlarının tahribine yönelik baskıları önleyici tedbirlerin alınması,

 

Kent içerisindeki vadilerin, hava sirkülasyonunu sağlama işlevini sürdürebilecek şekilde planlanması, ( PLANLAMA ALANI MARMARAEREĞLİSİNİN KUZEYDOĞUDAN GELEN HAKİM RÜZGARLARIN HAVA GEÇİŞ KORİDORUNDADIR.)

 

Bölgedeki rüzgar enerjisi üretim olanaklarının değerlendirilmesi,

Güneş enerjisi potansiyelinin enerji kaynağı olarak değerlendirilmesi,

Afet riskleri açısından sorunlu bölgelerde, yapı ve nüfus yoğunluğunun düşük tutulması,

Doğa (deprem, heyelan, taşkın, meteorolojik vb.) ve insan kaynaklı (yangın,

endüstriyel, deniz kazaları vb.) afetlere yönelik “acil eylem planları”nın

hazırlanması,

 

Planda tarım alanları olarak gösterilen alanların korunması, tarım dışı amaçla kullanımının engellenmesi,

 

İleri teknolojinin kullanılması öngörülen alanlarda (teknoloji alanları, sanayi alanları vb.),

bu alanların kendine yeterliliğini sağlamaya yönelik yenilenebilir

kaynaklardan enerji üretimi ve enerji muhafaza sistemlerinin geliştirilmesi,

 

Kıyılarda yer alacak kullanımların ve uygulanacak önlemlerin; buradaki dolgu ve alüvyon alanlarının deprem sırasındaki zemin davranış özellikleri, tsunami tehlikesi, zemin sıvılaşması gibi faktörler göz önünde bulundurularak belirlenmesi,

 

GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE BÖLGE PLANININ ANA FONKSİYONU TARIMSAL FAALİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ OLUP BU FONKSİYONU BOZUCU PLAN DEĞİŞİKLİĞİ ANA PLANA VE HUKUKA AÇIKÇA  AYKIRIDIR. DERHAL İPTAL EDİLMELİ, TRAKYA PLANLAMASINA DAİR YARGI KARARLARI DOĞRULTUSUNDA HUKUKA VE KAMU YARARINA AYKIRI PLAN NOT VE HÜKÜMLERİ DERHAL KALDIRILMALI, KAMU YARARINI YÜKSELTME, ÇEVRE KORUMACILIK ESAS ALINMALIDIR.

 

Yerleşmelerin Tarihsel-Kültürel Değerlere Duyarlı Gelişmesinin Sağlanması” amacına

yönelik hedef ve stratejiler;

 

Bölgenin sahip olduğu tarihi ve kültürel dokusunu, evrensel kimliğini, peyzajını, korumaya yönelik çalışmaların yapılmasının sağlanması,

 

Bölgenin geleneksel dokusunun; sanayi, imalat, depolama gibi fonksiyonlarla tahrip edilmesini engelleyici tedbirlerin alınması,

 

2.10.30. Planla sanayi merkezi olarak belirlenen sanayi alanı dışındaki planlı sanayi alanlarında yerel kaynak çeşitliliğine göre, kırsal kalkınmayı destekleyen, özellikle hayvancılık ya da tarıma dayalı sanayi fonksiyonları teşvik edilecektir.

 

2.10.31. Planlama alanı sınırları dâhilinde, bu planda getirilen koşulları karşılayacak ve rehabilite edilerek çevreye duyarlı hale getirilecek mevcut yasal sanayiler dışında, aşağıda belirtilen ve çevresel kirleticiliği yüksek olan ve/veya çevresel tahribe neden olan sanayi türleri ve kullanımlar kesinlikle yer almayacaktır;

 

Kömüre dayalı termik santral,

 

            Kophenag’ta yapılan Birleşmiş Milletler Kyoto sonrası iklim müzakerelerine Türkiye, %95 oranla karbon salımını en hızlı arttıran ülke olarak katılmıştır. Yapılan bilimsel çalışmalar (Ör: NASA) , küresel iklim değişiminin Türkiye'de çölleşme, kuraklık gibi yüksek tehlikeler barındırdığını ortaya koymaktadır. Bu öngörüler ışığında, Türkiye’nin karbon salımını düşüren ve diğer ülkeleri karbon azaltmaya teşvik eden politikalar geliştirmesi gerekirken, tam tersini yaparak karbon salımını dünyada en hızlı arttıran ülke haline getirilmesi  düşündürücüdür. Kömürlü Termik Santral gibi kirletici sanayiye yapılan yeni yatırımlar bu durumu daha da kötüleştirmektedir.

 

Planlamaya esas olan alanda yapılacak olan termik santraller; yaklaşık 90 km'lik sahil şeridini etkileyecektir. Tekirdağ merkez, Marmaraereğlisi, Çorlu, Muratlı, Çerkezköy, Ergene ve Silivri bu etki alanındadır. Bu bölgede yaşayan yaklaşık 1.805.394 kişi, 1.646.500 konut (yazlık-kışlık),   2.211.000 dönüm tarım arazisi, 750. 000 dönüm deniz miktarı,  127.000.000 m3'lük gölet olumsuz etkilenecektir. Bu göletler; bölgenin içme suyu ve tarımsal sulama kaynağıdır. 

 

“ Marmara Ereğlisi ile ilgili bilgiler şöyle özetlenebilir ;

İlçede 12.245'i erkek ve 11.231'i kadın olmak üzere toplam 23.476 (2014 nüfusu) kişi sürekli biçimde yaşamaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirilmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Çevre Envanteri ve Bilgi Yönetimi Daire Başkanlığının  Marmara Bölgesi Öncelikli Çevre Sorunları Raporuna Göre, Tekirdağ’da çevre kirliliği öncelik sıralamasında Su kirliliği 1., Hava Kirliliği 2. Ve Atık kirliliği 3. Sırada yer almaktadır (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirilmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Çevre Envanteri ve Bilgi Yönetimi Daire Başkanlığının  Marmara Bölgesi Öncelikli Çevre Sorunları Raporu, Ankara 2014).

 

Tekirdağ ili tehlikeli deprem bölgesindedir. Tekirdağ İli Merkez İlçesi ve Marmaraereğlisi 2.derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Deprem bölgesi  7 şiddetindeki depremlerin olduğu veya olabileceği yerlerdir. (http://mizan.ogu.edu.tr/documents/deprem/ Bölüm1ve2.pdf).  Marmara Denizi’nden Tekirdağ yönüne devam edip Saros Körfezi’ne doğru geçen Kuzey Anadolu Fay Sistemi’nin ana hattının üzerinde yer almaktadır.  Tarihsel döneme ait büyük depremlerde hasar gördüğü bilinmektedir. 1912 M=7.3 Şarköy –Mürefte Depremi ve artçıları olan M=6.3 ve M=6.8 depremleri son yüzyılda o bölgede etkili olmuş en yıkıcı depremlerdir. ( Tekirdağ, ttps://www.afad.gov.tr/tr/HbIcerikDetay.aspx?ID=23&IcerikID=714)

 

Tekirdağ İli Deprem Haritası, Tekirdağ Deprem Fay Hattı Haritası

 

Hava Kalitesi

 

Marmara Ereğlisi’nde Hava Kalitesi İzleme İstasyonu yoktur. Ne var ki, alıcı ortama salınan kirleticilere maruz kalma ve yalnızca salındıkları yerlerde çalışanlar, yaşayanlar ve doğayla sınırlı değildir.

Tekirdağ ilinde Tekirdağ Merkez ilçede 2, Çerkezköy’de 1 olmak üzere 3 hava izleme istasyonu vardır. 

TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Hava Kalitesi İzleme İstasyonları Web Sitesinden (http://www.havaizleme.gov.tr/Default.ltr.aspx)   elde edilen verilerin HKDY Yönetmeliği EK-I A, Geçiş Dönemi Uzun Vadeli ve Kısa Vadeli Sınır Değerlerinde Kademeli Azaltım tablosunda verilen  (http://mthm.havaizleme.gov.tr/secure/index2.htm) 01 Ekim 31 Mart arası olarak belirlenmiş kış dönemi boyunca sınır değerleri aşma sayısı tabloda verilmiştir.

Tablo 3. Tekirdağ Merkez Hava Kalitesi İzleme İstasyonu Ölçümlerine Göre 2014-2015 Kış Dönemi Hava Kirliliği Sınır Değer Aşılan Gün Sayılı

       MERKEZ

   SO2

ORTALAMA (µg/m3)

 

 

AŞAN GÜN SAYISI

(AGS)

  PM10

ORTALAMA

(µg/m3)

 

AŞAN GÜN SAYISI

(AGS)

AB (20µg/m3)

DSÖ

Türkiye (20µg/m3)

AB (40µg/m3)

DSÖ

Türkiye (56µg/m3)

(20µg/m3)

(20µg/m3)

EKİM

14

14

14

14

32

18

30

12

KASIM

31

17

17

17

51

20

21

19

ARALIK

37

30

30

30

43

26

22

21

OCAK

80

31

31

31

56

31

31

31

ŞUBAT

35

27

27

27

83

28

28

28

MART

22

25

25

25

70

31

31

31

Toplam AGS

 -

144

144

144

 -

154

163

142

AGS %

-

79

79

79

-

85

90

78

 

Kış dönemi boyunca (181 gün) SO2 için aşım günlerin % 79’unda, PM10 değerleri için aşım ise TC ÇŞB limitlerine göre günlerin % 78’inde, DSÖ limitlerine göre ise günlerin % 90’ında en az bir ölçümde gerçekleşmiştir.

Marmara Ereğli’sine en yakın Tekirdağ Merkez Hava Kalitesi İzleme istasyonunda ölçümü yapılan kirleticiler ve değerleri aşağıdadır. Kimi kirleticilerin çalışılmadığı (PM2,5, ağır metaller, Ozon,…) Sınır değerlerin PM10 ve NO için birçok kez aşıldığı görülmektedir.

 

Tablo 4. Tekirdağ Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün hava kirliliği ölçümleri sonuçları (2015)

 

DATUM

20 - TR21102 Tekirdag MERKEZ

20 - TR21102 Tekirdag MERKEZ

20 - TR21102 Tekirdag MERKEZ

20 - TR21102 Tekirdag MERKEZ

20 - TR21102 Tekirdag MERKEZ

PM10

SO2

NO

NO2

CO

[ug/m3]

[µg/m3]

[µg/m3]

[µg/m3]

[mg/m3]

01.11.2015 15:00

88,72

0,03

43,71

42,38

-

01.11.2015 16:00

81,52

0,94

34,57

42,02

01.11.2015 17:00

77,12

2,08

47,14

45,69

01.11.2015 18:00

67,91

3,83

01.11.2015 19:00

76,44

6,15

75,17

54,34

01.11.2015 20:00

97,95

6,48

60,41

48,03

01.11.2015 21:00

99,46

8,05

56,86

41,42

01.11.2015 22:00

94,34

8,22

59,97

42,56

01.11.2015 23:00

92,29

4

53,86

36,14

02.11.2015 01:00

75,43

0,12

29,21

18,05

02.11.2015 02:00

44,81

-

30,32

17,55

02.11.2015 03:00

35,67

-

23,45

16,82

-

02.11.2015 04:00

31,19

-

21,48

14,45

02.11.2015 05:00

30,54

-

27,68

20,29

-

02.11.2015 06:00

35,29

2,89

40,21

23,46

02.11.2015 07:00

55,66

-

83,47

36,35

-

02.11.2015 08:00

84,89

-

59,74

31,49

02.11.2015 09:00

101,65

1,75

64,27

35,62

-

02.11.2015 10:00

112,31

9,78

53,64

35,91

02.11.2015 11:00

114,03

11,93

61,73

37,53

02.11.2015 12:00

113,77

11,56

89,28

47,37

02.11.2015 14:00

-

17,46

56,21

46,51

http://mthm.havaizleme.gov.tr/secure/index2.htm, 02.11.2015

Hiçbir filtre termik santralların NOx, CO, O3  gibi çok tehlikeli atıklarını filtre etmemektedir. TTB Yatağan’da Hava Kirliliğini Değerlendirme Raporu, 
http://www.ttb.org.tr/kutuphane/yatagan_rpr.pdf, 02.11.2015

 

Tablo 7.  Marmara Ereğlisi’ne yapımı planlanan 2x350 MW gücündeki termik santralin yıllık 2,000,000 ton  kömür yakması sonucu   alıcı ortamlara saldığı     emisyon miktarlarıdır.

 

Kirletici

Marmara Ereğlisi’ne

planlanan TS (Yıllık)

Kükürt dioksit (SO2)

100.000 ton SO

Kükürt

150.000 ton

Azot oksitler (NOx)

20.000 ton

Karbon dioksit (CO2)

500.000 ton

Katı partiküller (PM)

180.000 ton

Radyasyon

160.000.000 Becquerel

Hidrokarbonlar

15.000 ton

Kül

500.000 ton Atık kül

 

Yılda 1.6 milyon m3 yeraltı ya da deniz suyu soğutma suyu amaçlı kullanılacak, ısı kirliliğine maruz kalmış olarak doğaya verilecektir.

 

Tablo8. Mevcut Enerji Üretim Sistemlerinin Çevresel Etkileri

 

Yakıt

İklim değişik.

Asit Yağmurları

Su Kirliliği

Toprak Kirliliği

Gürültü

Radyasyon

Petrol

+

+

+

+

+

-

Kömür

+

+

+

+

+

+

Doğalgaz

+

+

+

-

+

-

Nükleer

-

-

+

+

-

+

Hidrolik

+

-

+

+

-

-

Rüzgar

-

-

-

-

+

-

Güneş

-

-

-

-

-

-

Jeotermal

-

-

+

+

-

-

Türkiye’de Çevresel Etki Değerlendirme (Çed) Uygulamalarına Çarpıcı Bir Örnek: Samsun Mobil (Termik)  Santralleri, Prof. Dr. Gülfem Bakan, http://www.emo.org.tr/ekler/e25b9df3e268442_ek.pdf (Erişim tarihi:02.11.2015)

 Termik Santrallerin Etkileri

Şekil 1: Termik santrallerin doğaya, insana ve değerlere etkileri

 

Termik santrallerin etkisi ve bu etkiye izin veren politik-ekonomik sistemin güçlendirmesiyle kirletilmesine izin vermeyen, kendi kendini yenileyebilen bir ekosistemde sağlıkla yaşamak yerine, fizyolojik işlevleri kısıtlanmış, hastalık ve ölümün normalleştiği, ticarileştiği bir ortamda yaşamak durumunda kalışa rıza gösterme, sağlık, sürdürülebilir bir ekosistemde yaşama hakkı ve kültürünün dejenerasyonuna işaret eder. En temel değer olarak yaşam hakkına saygının yittiği bu ortamda insanlığın mirası ve gelecek nesillere emaneti doğa ve kültürel değerler yokedilme tehdidi altındadır.

 

Sağlık hakkı

Ülkemizde var olan Termik Santrallerin insan ve ekosisteme verdiği zarara ek olarak, kurulması planlananların yarattığı tehdit Anayasanın 5.maddesinde Devletin görevlerinden sayılaninsanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” ve 56. Maddede tanımlanan “Herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı” bilimsel bilgi kaynaklarında yeralan ve 6-9 Ekim 2015 tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilen 18.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirisinde “Türkiye’de hava kirliliği ve ekolojik yıkımın etkileri gün geçtikçe daha fazla gözlenmeye başlanmıştır. Kongre, yeraltından çıkarılarak yakılana kadar önemli sorunlara neden olan kömürün, hem çalışanların hem de toplumun sağlığını olumsuz etkilediğini bildirmekte, başta Hükümet olmak üzere, tüm karar vericileri temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının enerji üretimi içerisindeki payını artırmaya ve kömürden enerji üretiminin giderek azaltılması konusunda eylemliliğe davet etmektedir.” saptamalarının yer alışının nedeni olarak değerlendirilmelidir.

 

Sağlık; yaşamak için kaynaktır. Bu nedenle sağlıklı olmak temel bir insan hakkıdır. Sağlıklı olmak için; bireyin sağlıklı tutum ve davranışları sergilemesi, kendi sağlığı üzerinde daha fazla söz hakkı olması gereklidir, ancak bunlar tek başına yeterli değildir. Ottawa sözleşmesinde de ön koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir.

 

16. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirgesi

http://hasuder.org.tr/anasayfa/jupgrade/index.php/kongre-ve-sempozyum-benzeri-etkinlik-duyurular/668-16-uhsk

 

 

       Planlama alanının; Marmara Ereğlisi İlçesi, Kamadere ve Sultanköy mahalleleri sınırları içinde kalmakta olması, bu alan içinde; akaryakıt depolama alanlarının, mevcut doğal gaza dayalı enerji üretim depolama alanlarının, tarım alanlarının ve doğalgaz çevrim istasyonları vb kullanım alanlarının yer almakta olması önemli potansiyel riskler taşımaktadır. Aynı zamanda planlama alanının Marmara Ereğlisi İlçe Merkezine 3km, Tekirdağ il merkezine 42km, İstanbul’a 100km, Çorlu ilçesine 24km. ve Çorlu Havaalanına 20km., en yakın tren istasyonu ve demiryolu hattına 30km. mesafede olması; Uni-Mar Enerji Santrali, Opet, Botaş, Botaş Limanı ve Kaptan Demir Çelik tesisleri bulunmaksı; yük taşımacılığı yapılan Martaş ve Botaş Limanlarının yer alması, kıyıda Botaş tesisinde 685 bin Nm3/saat doğalgaz sevkiyat kapasitesine sahip olup, tesiste her biri 85.000m3 kapasiteli 3 adet depolama tankında, ithal edilen LNG’nin depolanması bölgenin çok ciddi potansiyel risklere sahip olduğunu götermektedir. Planlama alanı arazi kullanım durumuna bakıldığında en fazla alan akaryakıt depolama alanlarına aittir. Planlama alanı önemli karayolu ve denizyolu ulaşım aksları içinde yer almaktadır. Planlama alanının bir kısmı yapılaşmış durumdadır. (T.C.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü 1/25.000 ölçekli Tekirdağ İli Çevre Düzeni Planı Değişikliği Plan Açıklama Raporu).

            Plan değişikliği açıklama raporunda, planlama alanında ki alan ve tesisler sayılmış ise de Marmara depoculuk, M oil, Argaz, Akça gaz, Bütan gaz, Habaş, Likit kimya gibi tesisler gizlenerek gerçeğe aykırı rapor hazırlanmıştır.

          Bölgenin 2. Derece deprem kuşağı içinde yer alıyor olması da büyüklüğü 7’ye kadar olabilecek bir depremin yaşanma potansiyelinin olduğunu göstermektedir. Ancak Üretim ve deplama alanın planlandığı M.Ereğli İlçe merkezi  deprem bölgesi olup, Diri Fay hattı üzerindedir.

           Tüm sayılan gerekçelerle; kurulacak bir termik santralin Marmara Ereğlisi başta olmak üzere, Tüm Tekirdağ hatta İstanbul’un yakın ilçeleri ve bu ilçelere bağlı daha yerleşim alanlarında yaşayan yerleşik ya da yazlıkçı olarak bulunan insanlara, evcil ve yabani hayvanlara, çevredeki tarım alanlarına, Marmara Denizi, yüzeyel ve yeraltı su kaynakları, hava, toprak gibi tüm çevresel ögelere zarar verebileceği gibi, muhtemel bir kaza veya yangın durumunda, kurulması planlanan termik santrale  çok yakın mesafede bulunan  85.000 x 3 = 255.000 m3 doğal gaz depolarını etkileyebilecek ve çok büyük mal ve can kaybına, çevresel zarara yol açabilecek bir potansiyel tehlike olduğu anlaşılmaktadır. Bu tehlike; yeri, zamanı ve şiddeti önceden kestirilemeyen bir deprem durumunda da çok daha büyük boyutlarda yaşanabilecek, bölgeye yardım ulaştırılmasını, hatta kurtarma çalışmalarını da olumsuz etkileyecektir.

 

            Özetle aşağıdaki gerekçelerle Marmara Ereğlisi’nde Termik santrallerin kurulmasına izin verilmemelidir.

1.            Tekirdağ’da su, hava ve atık kirliliği vardır. Yeni kirleticiler eklenmemelidir.

2.            Termik Santraller İnsanların bedensel (solunum, dolaşım vb) kapasitelerini azaltır.,

3.            Termik Santraller  İnsanların hastalığa yakalanmalarını kolaylaştırır. Kalp hastalıkları, KOAH, astım ve kansere neden olur.

4.            Termik Santraller İnsanların erken yaşlarda ölmelerine yol açar

5.            Termik Santraller Bitki ve hayvan popülasyonu azalır, ekosistem bozulur.

6.            Termik Santraller Toprak, hava ve su kirlenir. Kirlilik ekosistemdeki tüm canlıları- insanlar dahil- zehirler.

7.            Termik Santraller Tarım alanları azalır, verimlilik düşer, insanlar yoksullaşır, ucuz emek gücü adayları olarak yerlerinden olurlar.

8.            Termik Santraller İklimi değiştirir. Kuraklık, kıtlık, aşırı sıcak ya da soğuk hava ekosistemde insan yaşamına önemli zararlar verebilmektedir.

9.            Denizden alınacak soğutma suyunun Marmara denizine tekrar verilecek olması sonucu deniz ekosistemi büyük zarar görecektir.”

Prof.Dr.Muzaffer Eskiocak, Prof.Dr.Faruk Yorulmaz - Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri

"Sanayicinin yeni sanayi tesisi kurmaya veya mevcut tesisindeki kapasiteyi artırmaya yönelik talepleri dikkatle değerlendirilmeli, mümkün olduğu ölçüde sınırlandırılmalı “Yavuz CI, Aksu Tanık F., TTB DİLOVASI RAPORU, Ocak 2012, TTB. sayfa 87, TBMM Raporu, Sorun Tespitleri ve önerileri)

 

2.11.3.11.2. Arkeolojik Turizmin Geliştirileceği Alanlar:

a. Trakya Alt Bölgesi, tarih öncesi dönemlere kadar uzanan ve çok çeşitli kültürlere

ev sahipliği yapmış, bir kısmının kazı çalışmalarına başlanmış antik yerleşme

alanlarıdır. Bu alanlarda Arkeolojik kentlerin ve diğer yapıların ortaya çıkarılması

için kazılarının başlatılması, tarihsel mirasın bakım ve onarımının

yaygınlaştırılması, restorasyon oluşturulması, tarihsel mirasın ziyaretini teşvik

edecek güzergahların düzenlenmesinin yanı sıra bölgenin kültür envanterinin

çıkarılıp tanıtımının güçlendirilmesi sağlanacaktır.

 

b. Antik yerleşmelerden ...Tekirdağ ilinde Marmara Ereğlisi...arkeolojik turizminin destekleneceği alanlar olarak belirlenmiştir.

 

    Karayolları iskelesinin bulunduğu alana Marmarareeğlisi Belediyesince hazırlanan çevre düzeni planı;  Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 30.07.2010 tarih 3140 sayılı karar ile karayollarının iskelesinin 2863 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca kiralanabilmesi amacıyla hazırlanan çevre düzenleme projesinin alana getireceği trafik ve mekansal yoğunluk sebebiyle uygun görülmemiştir.  Hal böyle iken, 14.10.2015 tarihinde Tekirdağ Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde askıya çıkan plan notları ile ortaya çıkan termik santral alanlarının meydana getireceği  trafik ve mekansal yoğunluk göz ardı edilemez.  

 

2.11.6.4. Sulak Alanlar, Sazlık-Bataklık ve Taşkın Alanları:

 

a. Taşkın alanlarında, taşkın önleme çalışmaları tamamlanıncaya kadar yapılaşma izni verilemez. Bu alanlarda, taşkından korunmayı ve zararlarını azaltmayı amaçlayan yapılaşma şartları benimsenmelidir.

 

b. Sulak Alanlar, sazlık ve bataklık alanlarında hiçbir amaçla kurutma yapılamaz ve

hiçbir amaçla yapılaşmaya açılamaz.

 

c. Bu alanlar için, ilgili idarece gerekli görüldüğünde 1/5.000 ölçekli plan aşamasında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın 17.8.1987 tarih ve 1684 sayılı genelgesine göre Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğünün ayrıntılı görüşü istenecektir.

 

Plan Değişikliğini gerekçelendirmeye çalışan üst yazı başlıklı ekte DSİ kurumundan görüş alınarak plan değişikliği yapıldığı belirtilmekte ise de görüş (b) bendindeki sulak alanlar ile ilgilidir.  (a) bendi ile ilgili DSİ görüşünün hiçbir önemi yoktur. Aslolan planlama alanındaki Taşkın Alanında Q 500 kriterlerine göre Taşkın Önleme çalışmalarının yapılıp yapılmadığı tamamlanıp tamamlanmadığıdır.

 

Planlama Alanında bulunan ve halen taşkın riski oluşturan Kınıklı deresinin etrafında Çınaraltı ve Çiftlikaltı mevkiilerinde taşkından etkilenecek 372 adet konut mevcuttur.

 

 

 

Planlama Alanı Marmara Denizinin kıyısında olup deniz ekosistemine etkiler ve ilişkisi konusunda plan açıklama raporunda bilimsel ve teknik hiçbir değerlendirme mevcut değildir. Hiçbir kurum görüşü de alınmamıştır.

 

2.11.7.5. Sit Alanları:

a. Bu alanlar, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca tescil ve ilan edilmiş

kentsel, arkeolojik, doğal, tarihi, karma sit ve koruma alanlarıdır. Sit alanlarında

2863 sayılı “Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu”, ilgili kurul kararlarına

göre uygulama yapılır. Doğal sit alanlarının tescili için, yetkili Taşınmaz Kültür ve

Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna teklif götürülecek ve alınacak karar

doğrultusunda işlem yapılacaktır.

 

Planlama Alanı Deprem Bölgesinde ve Diri Fay Hattı üzerindedir. Plan Değişikliği öncesi hazırlanmış bir Deprem Fizibilite Raporu mevcut değildir. Oysa Planlama Alanı raporda belirtildiği üzere İKİ MAHALLENİN İÇİNDE KALMAKTADIR.

 

Planlama Alanı içerisinde Tarım Alanı, Taşkın Alanı ve Kentsel Yerleşim alanları mevcut olup 3.Derece Arkeolojik SİT Alanına bitişik komşudur. Yakınlarında orman alanları bulunmaktadır. Planlama Alanı Kuzeydoğudan Güneydoğuya uzanan ilçenin hava sirkülasyonunu sağlayan Hava Koridoru  dahilindedir. Planlama Alanını kapsayan ve Çevre Düzeni Planında Bakanlığa emredildiği halde Taşkın Acil Eylem Planı ile Deprem Acil Eylem Planı dahi yapılmamıştır. Plan değişikliği Tekirdağ Turizm Master Planı ( 2013 – 2023 ) ile ortaya konulan hedef ve ilkelere de tamamen aykırıdır.

 

Plan Değişiklikleri birçok Yargı Kararına açıkça aykırıdır. Örneğin  ;

 

1-  Danıştay 6.Dairesinin 2010 / 1051 Esas 2013 / 9177 Karar sayılı kararına

2-  Danıştay 6.Dairesinin 2013 / 8016 Esas sayılı kararına ve bu dosyada verilen Bilirkişi Raporuna

3-  Danıştay 6.Dairesinin 2010 / 3829 Esas sayılı kararına

4-  Danıştay 6.Dairesinin 2014 / 703 Esas sayılı kararına

5-  Danıştay 6.Dairesinin 2010 / 12484 Esas 2013 / 9187 Karar sayılı kararına

6-  Danıştay 6.Dairesinin 2010 / 12816 Esas 2013 / 9188 Karar sayılı kararına

7- Danıştay 6.Dairesinin 2010 / 2812 Esas 2013 / 9182 Karar sayılı kararına

8- Tekirdağ İdare Mahkemesinin 2011 / 1428 Esas 2014 / 793 Karar sayılı kararına

9- Edirne İdare Mahkemesinin 2014 / 1141 Esas sayılı kararına

10-Tekirdağ İdare Mahkemesinin 2015 / 810 Esas sayılı kararına açıkça aykırıdır.

 

Bölgeye kömürlü termik santral planlaması yapılamayacağına hatta Demir Çelik sanayii dahi kurulamayacağına dair birçok yargı kararı verilmiş olmasına rağmen yeniden kömürlü termik santraller için plan değişikliği yapan, hazırlıyan, onaylayan kamu görevlileri suç işlemektedirler. Sorumsuzca davranan yetkililer hakkında ayrıca adli ve idari başvurularımızı da yapacağız.

 

Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı’na yönelik davalarda yürütmenin durdurulması ve iptali yönünde verilen kararlar bugüne kadar Bakanlığınızca uygulanmamıştır. Aradan yıllar geçmesine rağmen yargı iptal kararları doğrultusunda üst ölçekli plan ile alt ölçekli planlar dahi uyumlaştırılmamıştır. Yargı kararlarını uygulamak yerine Danıştay kararlarına aykırı plan değişikliği yapmak sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırılıktır.

 

Danıştay 6.Dairesi bölge planının hukuksuzluğuna dair verdiği 2010 / 1051 Esas

2013 / 9177 Karar sayılı kararında itirazlarımızı destekleyen şu kararları vermiştir ;

 

        3.1. Çok nitelikli tarım topraklarına sahip olan ve önemli ölçüde tarımsal üretimin yapılmakta olduğu Ergene Havza’sının karşı karşıya kaldığı çok büyük çevre sorunlarının Revizyon Planı Analitik Raporu’ nda ayrıntılı olarak ortaya konulmasına rağmen, özellikle Çorlu-Çerkezköy-Büyükkarıştıran-Muratlı-Lüleburgaz alt bölgelerinde çok büyük alanların sanayi gelişimine ayrılması

            3.3. Ergene Havzasının sahip olduğu çok özel doğal değerler ve Ülke içindeki önemli konumuna ve üst düzeyde çevre sorunları ile karşı karşıya kalmış olmasına rağmen...kirliliği giderecek ve oluşmasını önleyecek plan kararlarının yeterince ayrıntılı ve somut biçimde içermiyor olması,

          3.11. Marmara Ereğlisinde önerilen “Akaryakıt Ürünleri Depolama Alanları” ve “Kentsel Yerleşme Alanları (Kentsel Yerleşik ve Gelişme Alanı)”nın bir bölümünde “Taşkın Alan”ında kalmasına karşın, taşkın riskine karşı önlemlerin geliştirilmesine ve alt ölçekli planlarda yapılaşmaya ilişkin izlenecek yönlendirici süreçlerin tamamlanmasına yönelik plan Hükümlerinin geliştirilmesi, bu yönüyle de Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin “Planın niteliği” başlıklı 5.maddesinin (ç) bendine ve “Uyulacak temel esaslar” başlıklı 8.maddesinin (f) ve (ğ) bentlerine aykırı olması,        

           3.13. Sadece Trakya Alt Bölgesine değil İstanbul odaklı olarak tüm Marmara Bölgesine yönelik stratejilerin bir parçası olarak değerlendirilen Tekirdağ Liman Yatırımlarının, Kuzey Anadolu fay hattına yakın konumda ve “Jeolojik Sakıncalı Alan’ da öngörülmesi ve bu arazi kullanım kararının verilebilmesi için ayrıntılı analizlerin yapılması gerektiği ve “güvenli olarak yapılabilirliğinin” irdelenmemiş olması,   

          3.16. Revizyon Planın Hükümlerinin, mevcut sanayi tesislerin yarattığı kirliliğin nasıl önleneceği konusunda, net ve bağlayıcı hükümler içermemesi,

         Plan değişikliği kömür ve enerji derken çevre dememektedir. Hiçbir önlem ve çözüm getirmemektedir.

3.18. Revizyon Planın 2.10.31. no.lu Plan Notu’nda, Planlama Alanı sınırları içinde kesinlikle yer almayacak kirletici sanayi türleri yani KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRAL açıklıkla belirtilmiş olmasına karşın, bu plan değişikliği Planın ana hükümlerine aykırıdır.

          Bu plan değişikliği işleminin hazırlıklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine aykırı davranılarak suç işlenmiştir.

         Gerek evrensel şehircilik ilkeleri gerekse meri imar mevzuatı açısından; teknik gereklilik dışında parsel ölçeğinde yapılan yapılaşma yoğunluğu arttırıcı, fonksiyon değişikliği yapan plan tadillerinin, üst ölçekli plan kararlarını da içererek ŞİRKETLERE ÖZEL bir değişikliğin kentsel ve bölgesel kirlenmenin önemli bir nedeni olma dışında KAMUYA HİÇBİR YARARI YOKTUR.

         Bu durum ise bölgenin ve kentin planlı gelişmesini hedeflemesi gereken planlama faaliyetlerinin ayrıcalıklı rant yaratma mekanizmalarına dönüşmesi tehdidini taşımakta bu açıdan kamu vicdanının, kamu yararı kavramının ve planlama hukukunun zedelenmesi sonucunu doğurmaktadır.

         Hazırlanma ve amacı açısından yasadışı ve yok hükmünde olan, temel kararları ve öngörüleriyle ciddi sakıncalar taşıyan, hukuka, şehircilik ve planlama ilkelerine ve kamu yararına açıkça aykırı olan 1/100 000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planındaki 08.10.2015 tarihli plan değişikliğine tamamen itiraz ediyoruz. İşbu değişiklik telafisi olanaksız sonuçlara yol açmadan, derhal iptal edilerek yürürlükten kaldırılmalıdır.

         Plan Değişikliğinin tamamen iptali için gereğini saygıyla arz ve talep ederiz.