CENGİZHAN AKTAN

 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, dün geldiği Keşan’da, CHP Keşan İlçe Örgütü’nün düzenlediği, “Umudumuz Gençliktedir” konulu söyleşiye katıldı.

Başbakan Erdoğan’ın ülkeyi Suriye’yle savaşa sürüklemek istediğini savunan Tarhan, “Petrol yerine yakabileceğimiz, Ortadoğu’nun o pis savaşına, kirli savaşına  gerektiğinde sürülebilecek çok Mehmet’imiz var onlara göre. Ama biz o çocukları, çocuklarımızı, sadece savaşlara sürülsünler diye değil, sadece o merdivenaltı atölyelerde, tersanelerde, iş kazalarında kaybetmek için değil, mutlu olmaları için yetiştirdik.” dedi. “Açılım”a da değinen Emine Ülker Tarhan, Türkiye’den toprak vererek, taviz vererek terör son bulacak olsaydı, bunun 30 yıl önce de yapılabileceğini söyleyerek, “Bu, herkesin yapabileceği bir şeydi. Asıl maharet, herhangi bir şey vermeden terörü çözmektir. Ama biz şu an önümüzü göremiyoruz. Kapalı kapılar ardında bir şeyler veriliyor. Teröre istediği her şeyi vermenin adı çözüm değildir; bunun adı olsa olsa şantaja gelmektir, başka bir açıklaması yoktur!” şeklinde konuştu.

YAKLAŞIK 600

KİŞİ İZLEDİ

Saat 17.30 sıralarında Keşan’a gelen Tarhan, söyleşinin gerçekleştirildiği Keşan Belediyesi Teras Düğün Salonu önünde, CHP Keşan İlçe Başkanı Ufuk Kanışkan ve yönetim kurulu üyeleri, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, CHP Keşan Kadın Kolları Başkanı Ürfet Ürkmez, CHP Keşan Gençlik Kolları Başkanı Ömür Çakıcı ve partililer tarafından karşılandı. Emine Ülker Tarhan, yaklaşık 600 kişinin bulunduğu salona girerken de partililerin coşkulu alkışlarıyla selamlandı.

CHP Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli, CHP Edirne İl Başkanı Teoman Özdöl, CHP Edirne Merkez İlçe Başkanı Harika Türkay, çevre ilçe parti yöneticileri, çevre ilçe ve beldelerin partili belediye başkanları ile il genel ve belediye meclisi üyeleri ve DSP Keşan İlçe Başkanı Mustafa Cem Akgül’ün de izlediği panele, CHP Edirne Milletvekili Recep Gürkan ise, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte İstanbul’da katıldığı bir program nedeniyle gelemediğini belirten bir mesaj gönderdi.

KANIŞKAN: İKTİDAR,

GELECEK NESİLLERİ DEĞİL,

GELECEK SEÇİMLERİ DÜŞÜNÜYOR

CHP Keşan İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Dinçer’in sunumunda gerçekleşen programın açış konuşmasını yapan CHP Keşan İlçe Başkanı Ufuk Kanışkan, konuklara ve yoğun programına rağmen Keşan’a zaman ayırdığı için Emine Ülker Tarhan’a teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Ülkemizin ne duruma düştüğünü hepimiz görüyor, yaşıyoruz. Hukuk yok, dış politika yok, demokrasi yok, basın özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, fikir özgürlüğü, kısaca özgürlük yok! Sansür var, yanıltıcı, yanlış bilgi var ve ülkemizin dört bir yanında iyi gitmeyen işler var. Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen bu iktidar, bu tablonun ressamı…” dedi ve bu panelde gelecek nesli, gençleri, atanamayan öğretmenleri, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençleri konuşacaklarını söyledi.

CHP Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli ise, salonda gördüğü tablo karşısında bir kez daha Keşan çocuğu olmaktan ve Emine Ülker Tarhan ile aynı meclis çatısı altında görev yapmaktan gurur duyduğunu ifade ederek, “Siz zaman zaman ekranlardan kendisini izliyorsunuz ama bir şeyi paylaşmak istiyorum: O, kürsüye çıktığı zaman AKP sıraları tir tir titriyor. O, Cumhuriyetin, Mustafa Kemal’in ruhunu bugün TBMM’de en yüksek, en üst düzeyde, en yüreklice savunan bir parti büyüğümüz, arkadaşımız.” dedi.

BALKANLARDAN GELEN

GENÇ DEVRİMCİ

Serdar Dinçer tarafından özgeçmişinin okumasının ardından kürsüye gelen CHP Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili, Hukukçu Emine Ülker Tarhan, “Balkanlardan gelen genç devrimci” olarak nitelediği Mustafa Kemal Atatürk’ün, çok zengin, çok mutlu, çok uzun bir ömür sürebilecekken; bu topraklara unutulmaz bir efsaneyi, bir aydınlanma devrimini yaşatmayı seçtiğini vurgulayarak başladığı konuşmasında, “Çünkü, gerçek devrimciler, başka seçenekleri olmasına rağmen, devrimi seçenlerdir. O da bunu tercih etti. O’nun devrimi, emperyalizme bir başkaldırıdır. Bizim yapmamız gereken tek şey, O’nun o kısa yaşamında yarım bıraktığı bu devrimleri yaşatabilmek, gerekirse tamamlayabilmektir.” dedi ve bunun, gençlere karşı herkesin borcu olduğunu belirterek, herkesi Cumhuriyet’e sahip çıkmaya çağırdı.

Emine Ülker Tarhan, Cumhuriyet’e ve devrimlere bir başkaldırı ve karşıdevrim yaratabilmek için yargıyı kullanmak suretiyle toplumun sessizleştirme süreci yaşanmakta olduğunu, kendisinin de buna karşı siyasete girdiğini söyleyerek, şöyle devam etti: “Biraz da kadınlardı siyasete girme nedenim. Çünkü kadınlar, son 10-11 yılda sosyal yaşamdan, bürokrasiden, yargıdan, demokratik kitle örgütlerinden, sendikalardan ve toplumsal yaşamdan son derece koparıldılar, geri plana itildiler. Onlar, bu ülkeyi yönetmeyi, bu ülkede söz söylemeyi hak ediyorlar. O yüzden onların temsilcisi olmak için siyaset kararı verdim. Genç, kadın, yoksul merkezli bir siyasetin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede o kadar çok yoksul ve o kadar çok dışlanmış, ezilmiş, tecavüze, tacize uğramış kadınla karşılaştım ki, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kadın odaklı, genç odaklı, insan odaklı bir siyaset ortaya koymamız gerektiğini düşünüyorum.”

YARDIM EDİLMİŞ

YOKSULLUK DEĞİL,

ORTADAN KALDIRILMIŞ

YOKSULLUK

Yaşadığımız coğrafyada asırlardır varolan ancak elimizden alınan barış ve dostluğun yeniden yeşertilmesi gerektiğini kaydeden Tarhan, kadınlara seslenerek, “İşbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kibirli bir hayırseverlikle değil, işbirliği ve dayanışmayla güçlenmeliyiz kadınlar… Yardım edilmiş yoksulluk istemiyoruz, ortadan kaldırılmış yoksulluk istiyoruz bu ülkede ve onun için çalışıyoruz ve çalışacağız.” dedi ve kadın dayanışmasının önemine vurgu yaptı.

Ülkede çok sayıda genç olduğunu, ancak çoğunun yoksul ve işsiz olduğunu dile getiren Emine Ülker Tarhan, şöyle konuştu:

KİRLİ SAVAŞLARA

VERECEK

ÇOCUĞUMUZ YOK!

“Gençler, geleceklerinden umutsuz ve mutsuzlar. Her itirazları azarlanıyor, her sesleri biber gazıyla ve copla susturuluyor. Tek gayeleri mutlu olmak iken, kindar olmaya zorlanıyor çocuklarımız. Genç nüfusla övünüyoruz ve hatta genç nüfusu biraz daha çoğaltmamız, biraz daha gençleştirmemiz lazım diyerek, her ailenin, her kadının 3 değil 5 çocuk doğurması gerektiğini söylüyoruz. Hatta, petrolümüz yok ama gençlerimiz var, diyoruz. Ne yazık ki gençlerimiz var onlara göre.. petrol yerine yakabileceğimiz, Ortadoğu’nun o pis savaşına, kirli savaşına  gerektiğinde sürülebilecek çok Mehmet’imiz var onlara göre. Ama biz o çocukları, çocuklarımızı, sadece savaşlara sürülsünler diye değil, sadece o merdivenaltı atölyelerde, tersanelerde, iş kazalarında kaybetmek için değil, mutlu olmaları için yetiştirdik. Onlar çocuklarını çok kolay yetiştirmişler, arkadaşları Amerika’larda okutmak için yardımcı olmuş, bir çocuk nasıl büyütülür, hem çalışarak hem emek vererek nasıl büyütülür, bunları hiç bilmemişler. O yüzden iş bunları çocuklardan istemeye gelince haklılar, ancak bizim onlara kurban edecek, verecek çocuğumuz yok, özellikle bu savaş rüzgarlarına!...”

Kadına karşı şiddetin, son 11 yılda yüzde bin dört yüz arttığına işaret ederek, kadının çalışmasını istemeyen ve kadına karşı şiddeti artık aleni hale getiren karşıdevrime karşı barikatı yine kadınların kurması gerektiğini söyleyen Tarhan, Reyhanlı’daki patlamada da en büyük mağduriyeti kadınların yaşadığını kaydederek, “Reyhanlı’ya gittiğimde, Reyhanlı bir savaş alanı gibiydi. Onlarca insan ölmüştü. Bombalar patlamıştı, anneler ölmüştü, çocuklar, torunlar ölmüştü. Bir gün sonra Anneler Günü’ydü, annelerine hediye almaya giden çocuklar ölmüştü.  Anneler Günü’nde çocuklarıyla kucaklaşmayı bekleyen bir anne, iki çocuğunu birden yitirdi. Çok ağır ve çok sarsıcıydı.” dedi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ise, patlamadan hemen sonra Reyhanlı’ya gitmesi gerekirken, Amerika Birleşik Devletlerine “savaş ruhsatı” almaya gittiğini savundu.

EVLAT KOKUSUNUN

TAZMİNATI VAR MIDIR?

Başbakan’ın, Suriye’de bebeklerin öldürüldüğü gerekçesiyle savaş istediğini, Suriye’ye girmek istediğini; oysa Irak’ta da bebeklerle birlikte 1,5 milyon insanın da öldüğünü, yüz binlerce kadının tecavüze uğradığını hatırlatan Emine Ülker Tarhan, “O dönemde Başbakan, Amerika Birleşik Devletleri askerlerine başarılar dilemekle yetinmişti. Bugün Suriye’de bebeklerin öldüğünden bahseden Başbakan, Türkiye’de bebekleri öldüren bebek katilleriyle elele tutuşmaktan, kolkola girmekten, hatta başbaşa vererek bir anayasa yapmaktan utanç duymuyor. Oysa bundan utanç duymalı.” şeklinde konuştu.

Suriye sınırında bir süredir bomba imal atölyeleri bulunduğunun, buralarda zaman zaman patlamalar yaşandığının ve bunların adlî kayıtlara da geçtiğinin altını çizen Tarhan, hükümetin, Reyhanlı’daki patlamaya kadar da Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemeye devam ettiğini, bugün Suriye’yle savaş noktasına gelindiğini anlattı.

Başbakanın, Reyhanlı’da ölen insanları umursamadığını ve tazminat ödemekten bahsettiğini söyleyerek, “Bir evlat kokusunun tazminatı şu ana kadar icat edilmiş midir? Biz bunun tazminatla giderilecek bir şey olduğunu düşünmüyoruz.” diyen Emine Ülker Tarhan, RedHack’ın yayımladığı jandarma istihbarat raporlarını da hatırlatarak, bu olayın aydınlatılması ve kimin yalan söylediğinin ortaya çıkarılması gerektiğini kaydetti.

BEBEK KATİLİNİN

KANKASI

Türkiye’nin zengin-yoksul, işli-işsiz, Kürt-Türk-Ermeni-Gürcü, kadın-erkek vb. şeklinde bölündüğünü dile getiren Tarhan, “Öcalan-Erdoğan birlikteliğinin bu ülkeye barış getireceğine inanıyor musunuz?” diye sorarak, şöyle devam etti: “Bu coğrafyada yeni haritalar hazırlanıyor. Ben, ülkenin bölünmesine, barış kisvesi altında yeni bir iç savaşa doğru sürüklenmesine karşı suskun kalmamalıyız diye düşünüyorum. Özellikle kadınların ve gençlerin buna karşı çıkması gerekir çünkü en çok kayıplar onlar tarafından yaşanacaktır.” Yurtta ve dünyada barıştan yana olduklarının altını çizen ve Başbakan Erdoğan’ın taraf olduğunu söylediği Özgür Suriye Ordusu’ndakilerin yaptığı vahşetin internette görülebildiğini hatırlatan Tarhan, “Böyle bir kirli savaşta taraf olduğunu söyleyebilen bir adam yönetiyor bizi. O yüzden, teröristin, bebek katilinin kankası olmasına da çok şaşırmıyorum.” şeklinde konuştu.

TERÖRE TAVİZ,

ÇÖZÜM DEĞİL!

Suriye halkıyla Türk halkının hiçbir sorunu olmadığını vurgulayan Tarhan, başbakanın, belki kendisi de istemediği halde başkalarının talimatıyla savaş çığırtkanlığı yaptığını savundu.

Emine Ülker Tarhan, Türkiye’den toprak vererek, taviz vererek terör son bulacak olsaydı, bunun 30 yıl önce de yapılabileceğini söyleyerek, “Bu, herkesin yapabileceği bir şeydi. Asıl maharet, herhangi bir şey vermeden terörü çözmektir. Ama biz şu an önümüzü göremiyoruz. Kapalı kapılar ardında birşeyler veriliyor. Teröre istediği her şeyi vermenin adı çözüm değildir; bunun adı olsa olsa şantaja gelmektir, başka bir açıklaması yoktur!” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak temennilerinin ulus, devlet ve insan odaklı, insan temelli laiklik olduğunu, bunlardan asla vazgeçemeyeceklerini kaydeden Tarhan, “Öcalan’ın ve Erdoğan’ın gelecek ikballeri için, kişisel ikballeri için bir karış toprağımızı bile terör örgütüne vermeye sonuna kadar hayır diyorum.”

BUNUN ADI

TİRANLIIKTIR

Konuşmasını, gençlere seslenerek sürdüren CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan, şöyle konuştu:

“Sizi hafife alıyorlar. Sizin sosyal medyayı kullanmanıza tahammül edemiyorlar. Yazmanıza, düşünmenize tahammül edemiyorlar. Anadolu coğrafyası bir çok zengin düşünürler, mutasavvıflar yetiştirmiş. Dünyanın her yerinden gelen bir sürü kültürün buluştuğu bir nokta Anadolu coğrafyası. Ancak şimdi bu coğrafyada yaşayan insanların sadece bazı şeyleri konuşmasını, sadece bazı şeyleri düşünmesini, sadece dindar olmasını, kindar olmasını, belli şablonlarda olmasını istiyorlar. Ama hukukta bunun tek bir adı vardır. Kuvvetlerin tek elde toplanması, tek tip insan yetiştirilmesi, gençlerin sadece bir insanın istediği şekilde yetiştirilmesi…  bunun tek bir adı var, seçimle de gelse, bunun adı tiranlık, bunun adı diktatörlük. Bunun acı örneklerini 20. yüzyılın göbeğinde Avrupa’da Hitler’le yaşadık.”

Bu acıların, Anayasa Mahkemesi kavramını ortaya çıkardığını anlatan Tarhan, “Anayasa Mahkemesi’ni niye kaldıracaklarını anladınız mı? Çünkü yargı istemiyorlar, onları engelleyecek bir şey istemiyorlar, muhalefet istemiyorlar.” dedi ve Silivri’de de gerçek bir hukuk uygulanmadığını, bir savaş hukuku uygulandığını savundu.

Emine Ülker Tarhan, sözlerini, “Çok yanlış yapıyorlar. Sonun başlangıcındalar. Ve biz buna hep birlikte hazırlıklı olmalıyız. Sizleri, onların dayattığı hayatı yaşamamaya, kendi hayatımızı yaşamaya davet ediyorum. Hep birlikte, sizi bu diktatörler sistemine karşı durmaya davet ediyorum.” diyerek bitirdi.

İzleyicilerin sorularının yanıtlanmasının ardından, Emine Ülker Tarhan’a CHP Keşan İlçe Başkanı Ufuk Kanışkan tarafından günün anısına bir armağan verildi, Tarhan da partiye son dönemde katılan 300 kadını temsilen 10 kadına parti rozetlerini taktı.

ÇANKAYA,

GÜNDEMİMDE

YOK

Daha sonra Cennet Bahçesi’ne geçerek, parti yöneticileriyle birlikte bir süre dinlenen Emine Ülker Tarhan, burada, Medya Keşan Gazetesi muhabirinin, “Salona girişinizde CHP Gençlik Kolları tarafından açılan ‘Size Çankaya yakışır’ yazılı pankart konusunda ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki sorusunu, “Arkadaşların iyi dilekleri olarak görüyorum. Sağolsunlar, teveccühleri. Öyle bir şey yok şu anda. Şu anda çok daha büyük sorunlarımız var.” diyerek yanıtladı.

Tarhan, Cennet Bahçesi’nde bir süre dinlendikten sonra Keşan’dan ayrıldı.