Yer: Keşan

Konu: uyuşturucu, cinsellik, taciz, şantaj, tehdit, yalan, mağduriyet...

Olay kahramanları: 14-25 yaş arasındaki kız ve erkek çocukları ile gençler...

 

(Dünden devam)

Sadece Ayşe mi? Tabii ki hayır. Ayşe’nin gözlemlediği kadarıyla çevresinde bulunan birçok arkadaşı da cinsel birliktelik yaşıyordu erkek arkadaşlarıyla. İlişkilere birebir tanık olmamıştı ancak buluştukları ev ortamlarında kız ve erkeklerin ayrı odalara kapanıp, saatlerce kalmalarına şahit olmuştu. Ayşe’nin ya da diğer çocuk ve gençlerin aileleri ise bu durumdan haberdar değildi. Kızlar aralarında anlaşıp ailelerini kız kıza birlikte olacakları konusunda hatta bir birlikteliklerinde de ders çalışacakları konusunda ikna ediyordu. Okullarında da dikkat çekecek devamsızlıklar yapmayan bu öğrencilerin aileleri olan bitenlerden habersizdi. Ne de olsa, bu kız çocuklarına akıl hocalığı yapan, tecrübeleri ile yardımcı olan ağabeyleri vardı karşılarında! Aileler bu cinsel birlikteliklerden haberdar olmadığı gibi, çocuklarının uyuşturucu kullandıklarını da fark edememişlerdi. Çünkü evde değil, bulundukları ortamlarda alınan bu uyuşturucuların etkisi evlerine gidene kadar geçiyordu.

                                                                         ***

Ayşe ve Ayşe gibi diğer tuzağa düşürülen ya da zorlanan çocuklar ile diğer kahramanların yer aldığı bu ibretlik öyküye, Ramazan Ayının girmesi nedeniyle ara veriyorum. Çünkü yarın akşam mübarek Ramazan ayı münasebeti ile belki herkes olmasa da birçoğunuz sahura kalkacaksınız ve bu tür bir yazının mübarek Ramazan ayında yayımlanmasını kendi adıma doğru bulmuyorum. Ramazan Bayramı’nın bitiminde kaldığım yerden devam etmek üzere yazı dizisine ara veriyorum.

Ancak verdiğim bu ara zarfında da tüm ailelerden çocuklarına sahip çıkmalarını ve sürekli kontrol altında tutmalarını istiyorum. Çocuklarınızın kendilerinden 3-4 yaş dahi büyük olan kişilerle arkadaşlık yapmalarına müsaade etmeyin. 22 ya da 25 yaşına gelen bir genç kız, kendisinden 10-15 yaş büyük birisiyle arkadaşlık yapsa da kendini kullanmasına izin vermez. Ancak bir çocuk, kendisinden 3-4 yaş büyük birisiyle arkadaşlık ediyorsa mutlaka zarar görür. Bu yazı dizisinde bir konuyu değil, birden fazla konuyu gündeme taşıyacağım ve hepsinin hikayesi farklı farklı. Ancak netice itibarıyla bu tür olayların meydana gelmesindeki mesele, küçük yaştaki kız çocuklarının kendilerinden yaşça büyük olan kişilerle diyalog haline girmeleri. Sonunun nereye varacağını ya da onları nereye sürükleyeceğini kestirememeleri. Düşenin dostu olmadığı gibi, bu durumdan faydalanmak isteyenlerin etraflarında çoğalması. Erkeğin elinin kınası, kadının yüz karası! Ancak kadını daha çocuk yaşta batağa sürükleyen kınalıları(!) ne yapmalı...

Ayşe’nin bir yakınından dinlediğim hayat hikayesinde en çok dikkatimi çeken nokta ise karşısına çıkan ve cinsel birliktelik konusunda itiraz etmelerine karşın kendisine, ‘Keşan’da bakire kız mı var?!’ şeklinde söylenmesiydi... Peki bu ifade hangi kıstasa göre söylendi? Evlenmeyen kızlar hiçbiri bakir değil mi yani? Aileler nasıl bir önlem almalı? Bu konuda Keşan’da olağanüstü durum mu ilan edilmeli? Aileler dışında yetkililer de devreye sokularak işbirliği içine mi girilmeli?

Ben yaşanmış olayların 3-4 tanesinin bilgisine ulaştım ve yakınlarından dinledim. Ancak 3-4 olayın içinde en az 25-30 tane kahraman olduğunu da gözlemledim. Bu demektir ki 100 kişi sadece 3-4 hikayede konu ediliyor... Eğer Keşan gibi bir ilçede 100 kahraman varsa, durum vahim demektir... Aileler mümkünse 20 yaşın altındaki kız ya da erkek farketmez çocuklarını cafe, bar tarzı yerlere göndermesin... Hele hele alkol satışı yapılan yerlerin yakınından bile geçmesine izin vermesin... Belki cafe ve bar sahipleri bana tepki gösterecek ve işlerine sekte vuracağımı düşünecek ama varsın düşünsünler... Eğer evlatlarımıza bu ortamlarda darbe vuruluyorsa sizin de işlerinize sekte vurulsun... Ve yine esrar, excaty ve bonzai gibi uyuşturucu maddelere çok kolay ulaşılabilen Keşan’ımızda bu kanayan yaraya bir an önce son verilsin... Türkiye Ekonomi Bankası Keşan Şubesi önünde konuşlanıp, sürücülere alkol kontrolü yaparak, fahiş cezalarla erişkinler üzerinden devleti zengin yapmak ve yaranmak mesele değil... Mesele; çocuklarımızı zehirleyen, batağa düşmesine vesile olan bu uyuşturucu tacirlerinin kökünü kurutmak ve geleceğin nesillerini koruyarak topluma bir servet kazandırmak... Saygılarımla...

(Devamı Ramazan Bayramı’ndan sonra)