AA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selimiye Meydanı'nda partisinin Edirne Mitingi'nde halka hitap etti.

Konuşmasında yürüttükleri çalışmalarla Ergene Nehri'nin su kalitesinde ciddi seviyelerde iyileşme sağladıklarını dile getiren Erdoğan, “Bekleyemezdik, devam ediyoruz. Ergene Havzası'nda son teknolojiye sahip 13 İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi inşa ettik. Hepsini de hizmete aldık, bekleyemeyiz. Çünkü CHP'ye kalırsa bu iş bitmiş, yanmışız.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu 13 tesisten 2'sini Edirne'de inşa ettiklerini dile getirerek, Edirne'nin içme suyu problemini çözdüklerini, kentte 6 baraj, 31 gölet inşa ettiklerini, 3 baraj ve 2 göletin inşasının da devam ettiğini aktardı.

Erdoğan, yaptıkları sulama tesisleriyle 454 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: “İnşaatı devam eden sulama tesisleriyle 367 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. Edirne'yi taşkınlardan korumak için Kanal Edirne Projesi'ni hayata geçiriyoruz. Bu sene içerisinde devreye alacağımız projeyle Edirne, Meriç Nehri taşkınlarından korunacak. Edirneli çiftçilerimize 2,6 katrilyon lira tutarında tarımsal destek verdik. Bay Kemal ne diyor? 'Çiftçi aç, çiftçinin topraklarına el konuldu' diyor. Eline, diline dursun. Hangi topraklara el koyduk? 2,6 katrilyon çiftçilerimize tarımsal destek verdik. Bunlar resmi hesaplar, sen neye göre konuşuyorsun? Merkez, Keşan, İpsala, Süloğlu, Uzunköprü, Havsa ve Meriç'e doğal gazı getirdik. Getirdik mi? Artık benim anam, bacım, Ayşe, Fatma kardeşim kömürlüğe gidip kömür almıyor. Hemen düğmeye basıyor, evin her yerinde sıcak su. Rahmetli anam neler çekti be. 4 kat evin bodrumundan odunu, kömürü taşırdı. Soba evin bir odasında var. Bu çileleri hep çektik mi? Şimdi ben diyorum ki Batılı modern de Helga modern de benim Ayşe, Fatma kardeşim, Ahmed'im, Mehmed'im onlar niçin modern değil? Onlar için hak da bizimkiler için niçin hak değil? Bunları kim çözdü, kim? AK Parti, biz çözdük.”

“EDİRNE'DEKİ GİRİŞİMCİLERİMİZE 1,7 KATRİLYON YATIRIM TEŞVİKİ VERDİK”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, marifetin iltifata tabii olduğunu dile getirerek, “Biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Ekranları başında bizi izleyen tüm halkıma sesleniyorum. Dün gece de 3 saat bir ortak yayında milletime seslendim. Bize düşen anlatmak. Oy vermek tabii ki vatandaşımın kendi takdiri. Demokrasi bu ama biz yine yapmaya devam edeceğiz. Anlatmaya devam edeceğiz ama şu anda bu alanda bulunan 15 bin kişi de anlatmaya devam edecek. Anlatacaksınız ki bir yerlere varalım. Bilenin bilmeyene anlatması lazım.” şeklinde konuştu.

Bu yıl içinde Enez ve Lalapaşa'yı da doğal gaza kavuşturacaklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Üniversitemiz ve sanayinin el ele vererek katma değer üretmesi için Edirne'de bir teknopark kurduk. Gıda İhtisas Organize Bölgesinde arsa tahsisleri başladı. Edirne'deki iş insanlarımıza, girişimcilerimize ne kadar yatırım teşviki verdik biliyor musunuz? 1,7 katrilyon yatırım teşviki verdik. Bunu biz yaptık. Sağladığımız teşviklerle 5 bin kişilik yeni istihdam oluşturduk. Enerjide yerli kaynak kullanımını en üst düzeye çıkarmayı ve dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyoruz. 2017'de yerli kaynaklardan elektrik üretimimiz yüzde 45'ti. Bu oran şimdi ne oldu biliyor musunuz? Yüzde 60'ı buldu. Nereden nereye. Sadece 2018'de devreye aldığımız 4 bin 25 megavatlık kurulu gücün yüzde 93'ü yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalıdır. Enerji konusunda size bir müjde vereyim mi? Zaten biliyorsunuzdur ama yine de bir tekrar edelim. Geçtiğimiz hafta Trakya'da, mevcut doğal gaz üretimimizi iki katına çıkaracak 3 milyar metreküp rezerve sahip yeni gaz sahaları keşfettik. Bu rakam nedir biliyor musunuz? 300 bin hanenin 10 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Buradan üreteceğimiz doğal gazın cari açığımıza olumlu katkısı ne olacak biliyor musunuz? 5 milyar lira olacak. Biz çalışıyoruz, yatmıyoruz. Bay Kemal bundan da haberin var mı? Hadi bunu da bir yerde söyle be... De ki 'Bu hükümete teşekkür ediyorum bak, bu kadar doğal gaz buldular.' de ya... Söyle be... Bir şeyler olmaz sana söyle ama söyleyemez, o sadece yalan üretir.”

“5 GÜN SONRA BELEDİYE BAŞKANI ORAYA GELİYOR KABADAYILAR GİBİ”

Kartal'daki bina çökmesini hatırlatan Erdoğan, “İşte Kartal'da geçen gün binalar yıkıldı. Vatandaş diyor ki 'Nerede bu belediye başkanı?' 5 gün sonra belediye başkanı oraya geliyor, kabadayılar gibi. Ama Bay Kemal sen neredesin? O zaten hiç yok. Onun çok önemli işleri var. 21 vatandaşım orada şehit olmuş, 14 yaralım var, yok. Cenaze... 9 vatandaşımın cenaze törenine ben, arkadaşlarım hep katıldık. Sadece istifa eden Akif Hamzaçebi o gün oradaydı. Bay Kemal oraya da mı gelemezdin? Gelseydin ne olurdu? Bir şey mi olurdu sanki? Onlar buralarda yoklar, onların çok önemli işleri var.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak kendilerinin ilgili bakanları hemen bölgeye gönderdiklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hemen işi kolayladım ben de gittim ve cuma günü orada ziyaretlerimizi yaptık. Daha sonra orada aynı şekilde 9 vatandaşımızın cenaze törenine katıldık ki aynı gün bir de gemi denize indirme törenine katıldık ve orada vatandaşlarımla beraber olduk. Oradan da yine bir başka yere, seçim çalışmaları yapıyoruz ya gecikmeli de olsa, atladık gittik. Ama durmak yok, yola devam. Bunu yapacağız. Şimdi yalan söylemeye devam ediyor. 'Benim belediye başkanım oradaydı' diyor. 5 gün sonra. Hadi onu geçtik, sen neredesin? Sen neredesin, sen? Yok. Şimdi sesleniyorum Edirne, 31 Mart'ta ülkemizin geleceği için tercihimizi istikrar ve güvenden yana kullanıyor muyuz? Edirne, 31 Mart'ta şehrimizi geleceğin belediyecilik anlayışıyla buluşturuyor muyuz? Edirne, 31 Mart'ta belediyelerimizi memleket işi gönül işi diyen kadrolara, Cumhur İttifakı'na teslim ediyor muyuz? İşte ecdadın iftihar şehri Edirne budur.”

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile 10 gün önce yaptığı görüşmeye değinerek, “Dedim ki; 'Bizden bir şeyler istiyorsunuz, Ruhban Okulu'nu istiyorsunuz. Ben de size diyorum ki gelin bizim Fethiye Camisi'ni açalım.' 'Camiyi açıyoruz' dediler. Ama dedim, 'minaresi niye yok? Kilise, çan kulesi olmadan olur mu?' Biz diyoruz ki 'çan kulesiyle mi yapacaksın, gel yap.' Bizim derdimiz yok, sıkıntımız yok. Bunun özelliği ne ise öyle yap. Ama bizim camimizin de mütemmim cüzü nedir? Semaya yükselen minarelerdir.”dedi.

Erdoğan, Selimiye Meydanı'nda düzenlenen AK Parti Edirne Mitingi'nde yaptığı konuşmada, İstanbul'a 1994 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu, Başbakanlık görevini 2003 yılında devraldığını, 2014 yılında halkın teveccühü ile Cumhurbaşkanlığına seçildiğini, yeni yönetim sisteminin ilk seçiminde geçen yıl yeniden Cumhurbaşkanlığı görevinin kendisine tevdi edildiğini hatırlattı.

Tam 25 yıldır farklı görevleri vesilesiyle milletin hizmetinde, her saat, her gün göz önünde olduğunu ifade eden Erdoğan, “Belediye başkanı olduğum günleri hatırlıyorum. Bizim için ne dediler? Neler, neler... Başbakanlık görevine geldim, yine aynı teraneler. Cumhurbaşkanı oldum, tahammülsüzlüklerini orada da sürdürdüler. Hepsi de yalan, hepsi de iftira. Hepsi de maksatlı olan bu iddiaları boşa çıkarta çıkarta biz yolumuza devam ettik. Bizi karalayanlar, aslında söylediklerinin doğru olmadığını gayet iyi biliyorlardı. Onların asıl derdi, yıllardır ellerinde tuttukları gücü, imkânı, imtiyazı koruyabilmekti.” diye konuştu.

CHP iktidarlarında şehirlerin çöpten, çukurdan, çamurdan geçilmediğini belirten Erdoğan, “İstanbul'da çöp dağları, hava kirliliği vardı. Gazeteler gaz maskesi dağıtıyordu. Ümraniye çöplüğü patladı, 39 vatandaşım orada öldü. CHP vardı. Şimdi ben diyorum ki aynı durum Edirne'de de olmasın, Edirne'nin ilçelerinde de olmasın. Edirne bizim serhat şehrimiz, Fatih'in doğduğu yer. Burayı gelin kurtaralım, pırıl pırıl yapalım. İçim yanıyor, canım yanıyor. Artık burayı modern bir şehir haline getirecek bir yönetime teslim edelim.” ifadelerini kullandı.

“AZINLIKLAR, BİZİM DÖNEMİMİZDE HAKLARINI EN GENİŞ ŞEKİLDE KULLANABİLMİŞTİR”

Türkiye'nin eskiden eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, spordan kültüre, sosyal güvenlikten sosyal yardımlara kadar her alanda geri kaldığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: “İnanın, umurlarında değildi. Türkiye uluslararası alanda sürekli mevzi kaybediyordu. Onların tek derdi kendi çıkarlarını koruyabilmekti. Milletimizin diğer haklarıyla birlikte inanç ve ibadet hakkını savunduğumuzu gayet iyi bildikleri halde laiklik feveranıyla işi tersine çevirmeye çalışmalarının sebebi de buydu. Hâlbuki Türkiye, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun tüm vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde yaşayabildiği döneme bizimle birlikte girmiştir. Başı açık, başı kapalı, nasıl giyinirse giyinsin bunlara bizim müdahale yetkimiz, hakkımız yok. İşte bunu biz sağladık, biz getirdik. Mesela Rumlar, Ermeniler, Museviler başta olmak üzere dini azınlıklar, bizim dönemimizde haklarını en geniş şekilde kullanabilmiştir. Onlara menkullerini ve gayrimenkullerini biz iade ettik. Onlar Batı'da aynı şeyleri bize karşı yapmadılar. Tam aksine bugün Batı'da camilerimiz bombalanıyor, sabote ediliyor, yakılıyor. Bugün Almanya'da aynı şey, Batı Trakya'da aynı şey.”

“BATI TRAKYA'DA TÜRK İSMİNE DAHİ TAHAMMÜL EDEMİYORSUNUZ”

Yunanistan Başbakanı Çipras ile yaptığı son görüşmede de bu konuyu aktardığını belirten Erdoğan, “Dedim ki; 'Bizden bir şeyler istiyorsunuz, Ruhban Okulu'nu istiyorsunuz. Ben de size diyorum ki gelin bizim Fethiye Camisi'ni açalım.' 'Camiyi açıyoruz' dediler. Ama dedim, 'minaresi niye yok? Kilise, çan kulesi olmadan olur mu?' Biz diyoruz ki 'çan kulesiyle mi yapacaksın, gel yap.' Bizim derdimiz yok, sıkıntımız yok. Bunun özelliği ne ise öyle yap. Ama bizim camimizin de mütemmim cüzü nedir? Semaya yükselen minarelerdir. Diyor; 'Muhalefet beni eleştiriyor'. Biz siyasetçiyiz, kendimize güveneceğiz, istedikleri kadar eleştirsinler. Batı Trakya'da Türk ismine dahi tahammül edemiyorsunuz. Türk, Türk... Ama bizim hiç böyle bir derdimiz yok. İstediğin yerde Rum ismini kullan. Çünkü biz bu noktada düşünce özgürlüğünden yanayız. Bizim bu noktada sıkıntımız yok. Biz, düşünce, inanç, eğitim-öğretim özgürlüğüyle yolumuza devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE'Yİ ARTIK LAİKLİK İSTİSMARINDAN KURTARMANIN VAKTİ GELMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Roman vatandaşların kendileri döneminde toplumda hak ettikleri itibara kavuştuklarını belirtti. Miting alanındaki Roman vatandaşlara seslenen Erdoğan, “Öyle mi? Aynen böyle devam edecek miyiz? Yalnız çok çalışacaksınız. El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz 15 Temmuz'da nasıl dik durduysak, dimdik durduysak...” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Birisi de Atatürk Havalimanı'ndan tankların korumasında kaçıverdi. Kimdi o? Bay Kemal. Diyor ki, 'Bana da haber verseydi ben de orada dururdum' diyor. Ben tüm millete çağrımı yaptım, yüz binler havalimanındaydı, meydanlardaydı. Sen 23.15'te oradan kaçtın, Bakırköy Belediyesine gittin kahveni yudumlamaya başladın. Ben de 01.15'te Atatürk Havalimanı'na damadım, kızım, torunlarım, eşim beraber indik. Yukarıda F-16'lar var, helikopterler var. Biz de o şekilde oraya indik ve bizi orada milletimizle buluşturan Allah, en ufak bir sıkıntıya düşürmeden oradan sabaha kadar durduk ve ertesi gün zaten 16 saat sonra işi bitirdik. Şimdi Bay Kemal bu, biz de buyuz.” diye konuştu.

Tornadan çıkmış gibi belli kalıplara hapsetmenin değil tam tersine açık fikirli, açık yürekli, açık sözlü bir toplum inşa etmenin gayreti içinde olduklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Edirne'den tüm Trakya'ya, tüm Ege'ye, tüm Türkiye'ye sesleniyorum: Bu ülke tüm renkleriyle, tüm zenginlikleriyle, tüm farklılıklarıyla 82 milyon vatandaşımızın ortak vatanıdır. Bu ülkede herkes, diğerlerinin hakkına, hukukuna saygılı olmak şartıyla dilediği gibi inanabilir, dilediği gibi yaşayabilir, dilediği gibi iş yapabilir, dilediği gibi düşüncelerini ifade edebilir. Altını çizerek ifade ediyorum, diğerlerinin hakkına, hukukuna, devlet bütünlüğüne milletin birlik beraberliğine saygılı olma dışında hiçbir sınırlama, hiçbir tahdit yoktur. Varsa aksi yönde bir muameleye maruz kalan Cumhurbaşkanı olarak bizzat yanında ben varım. Türkiye'yi artık bu yaşam tarzı, laiklik istismarından kurtarmanın vakti gelmiştir. İnşallah 31 Mart seçimleri, belediye hizmetleriyle birlikte bu bakımdan da tarihi bir değişime, dönüşüme hizmet edecektir.”

Mitinge katılanlara, “Edirne, 31 Mart'ta hizmet siyasetine destek vermeye hazır mısın?”, “Edirne, 31 Mart'ta iş bilmez, hizmet yapmaz istismarcılardan kurtulmaya hazır mısın?”, “31 Mart'ta Edirne, evlatlarının geleceği için, Cumhur İttifakı ile doğru tercihi yapmaya hazır mısın?” diye seslendi. “Evet” yanıtını alan Erdoğan, “Kardeşlerim, Balkanların giriş kapısı, ecdadın iftihar şehri, Edirne inşallah büyük ve güçlü Türkiye'nin geleceği için de öncülük edecektir. Ülkemizin her alanda yakın tarihinin en kritik mücadelelerini verdiği bir dönemde, sizlerin desteği hayati öneme sahiptir. Serhat şehri olmak demek, öncü olmak, ilk saflarda yer almak demektir.” ifadelerini kullandı. Katılımcılarla Rabia işareti yaparak, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ve “Bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” söylemini yineleyen Erdoğan, “Bunu yaptığımız anda kimse Allah'ın izniyle bu milleti çökertemez.” dedi. Erdoğan, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının sözlerini katılımcılarla söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Selimiye Meydanı'nda düzenlenen mitinge Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, TBMM Başkanvekili ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam da katıldı. Meydana otobüsle gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, mitingin ardından vatandaşlara içerisinde çay olan kenevirden dokunmuş bez çanta, çocuklara oyuncak dağıttı.