AYGÜL KONAR

Balık Çiftliklerinde fazla besleme, ağır kimyasal kullanımı ve balık atıklarının oluşturduğu kirlilik ve denizi temizleyen deniz patlıcanlarının avcılığının, müsilaja adeta davetiye çıkardığını ifade eden ESTAB, Saros'a kıyısı olan yerel yönetimleri, STK'ları ve halkı dikkatlerini bu konuya yöneltmeleri konusunda uyardı.

“DENİZİN ARTIK YETER DEDİĞİ, ADETA CAN ÇEKİŞTİĞİ NOKTADAYIZ”

Müsilajın; doğa tahribi ve ekolojik tahribatının durdurulmazsa, Saros Körfezi’ne de musallat olmak için tetikte beklediğine dikkat çeken ESTAB, “Marmara'da yaşananlar bizlere göstermiştir ki yıllardır acımasız bir şekilde kirlettiğimiz, insanlığın oksijen, besin ve yaşam kaynağı denizimiz kendisi yaşayamaz hale gelmiş. Bu tek bir kurumun suçu değil insanlığın suçu. Anlıyoruz ki denizin artık yeter dediği, adeta can çekiştiği noktadayız. Öyle bir noktadayız ki güneş ışınları artık aşağıya ulaşmıyor, canlılık durmuş ve durum her geçen gün daha vahim bir hal alıyor. Denizlerimizi kurtarmak için hep birlikte çalışmalı ve mücadele etmeliyiz. Bunun yanında ülkemizin tüm kıyı bölgelerindeki  yerel yönetim, STK ve balıkçıların Deniz Patlıcanı Avcılığı konusunda ortaya koyduğu duruş daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Marmara'da ekolojik dengenin bozulmasının sonuçlarını gördük. Şu anda Ege'ye doğru yayılmaya başlayan müsilaj; doğa tahribini ve ekolojik tahribatı durdurmazsak bizim denizlerimize de musallat olmak için tetikte beklemekte. Balık Çiftliklerinde fazla besleme, ağır kimyasal kullanımı ve balık atıklarının oluşturduğu kirlilik ve denizi temizleyen deniz patlıcanlarının avcılığı müsilaj belasına adeta davetiye çıkarmaktadır. Saros'a kıyısı olan yerel yönetimler, STK'lar ve halkımız ile birlikte bu konuya dikkatimizi yöneltmeli Marmaradan ders almalı ve geleceğimize sağlıklı bir çevre ve yaşayan bir deniz bırakmalıyız. Doğayı,denizi ve gelecegini düşünen her vatandaşımız, Deniz patlıcanı avlayan kişilerin tespiti halinde en yakın kolluk kuvvetine ihbarda bulunabilirler” şeklinde açıklamada bulundu.