HABER MERKEZİ

Saat 09.00’da Keşan Belediyesi Konferans ve Tiyatro Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Çerkezoğlu ile birlikte, DİSK Genel İş Trakya Şube Başkanı Salim Şen, DİSK Genel İş Keşan Belediyesi İşyeri Baştemsilcisi Kamil Tunca ile işyeri temsilcileri Murat Karavil ve Emre Gürel ile 200’e yakın Keşan Belediye personeli katıldı.

Toplantıda ilk olarak konuşan Şen DİSK tarafından Trakya’da düzenlenen bir program çerçevesinde işyeri ziyaretlerinin gerçekleştiğini ve bugün de Keşan’da işçilerle buluştuklarını belirterek “Bu çerçevede yapacağımız çalışmalar için DİSK Genel Başkanı Sayın Arzu Çerkezoğlu da aramızda. Bölgemizde işyerlerimizi ziyaret ediyoruz. Belediye başkanlarımızı ziyaret ediyoruz. Bunun yanı sıra sokaklarda halkın nabzını tutuyoruz. Kamuoyunu bilgilendirmek istediğimiz konu ekonomik krizin işçiler ve asgari ücretliler olmak üzere yansımalarını dile getirmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra ülkemizde 696 KHK ile belediye şirketlerine geçirilen yaklaşık 450 bin taşeron işçi arkadaşlarımızın verilmeyen kadrolarının takibinde ısrarında olduğumuzu beyan ediyoruz. Bu arkadaşlarımızın özgür toplu sözleşme yapmaları ellerinden alındı. Bunları istiyoruz, ilave tediye farklarımızı istiyoruz. Ülkemizde yaşanan güncel konular ile ekonomik krizi değerlendirmeye çalışıyoruz. Her ne kadar bir işçi örgütü olsak da her türlü sorun DİSK’imizi yakından ilgilendiriyor. Bugün Keşan’ın ardından Uzunköprü ve Edirne’de çalışmaları sürdüreceğiz. 19 Ekim’de de Kırklareli’nde çalışmalarımıza devam edeceğiz. Şimdi de sizlere DİSK’in bu konudaki görüşlerini aktarmak üzere DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nu mikrofana davet ediyorum” dedi.

Şen’den sonra konuşan Çerkezoğlu da şunları söyledi: “Değerli basın emekçileri, değerli işyeri temsilcileri, Trakya Şube Başkanım ve değerli sendika üyesi sevgili mücadele arkadaşlarım, emekçi arkadaşlarım hepinizi DSİK adına sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Dünden bu yana Trakya’dayız. 3 günlük bir Trakya turumuz var. Bugüne de sizlerle birlikte Keşan’da güne başlamak benim için büyük bir mutluluk. Hepinize işe başlamadan önce günaydın diyorum. Sevgili arkadaşlar hepimiz işyerlerine sabahın köründe geliyoruz akşam saatlerine kadar alınteri ile çalışıyoruz. Ailemiz için çoluğumuz çocuğumuzun geleceği için evimize ekmek götürmek için hepimiz çalışıyoruz. Hakkımızı almak için de her şeyden önce örgütlüyüz, sendikalıyız. Genel İşliyiz, DİSK’liyiz ne mutlu bize. Çünkü DİSK’li olmak her şeyden önce kendi hayatına ekmeğine sahip çıkmak anlamına gelir. DİSK’li olmak sadece kendimize değil aynı zamanda ülkemizin daha doğmamış çocuklarımızın torunlarımızın geleceklerinde sahip çıkmak demektir. DİSK bu topraklarda çok büyük bir çınardır. Ülkenin doğusundan batısına kuzeyinden güneyine bütün Türkiye’yi kapsamaktadır. 52 yıllık onurlu geçmişiyle Türkiye’nin umudu olan ve Türk halkının çok büyük beklentiler içerisinde olduğu bir örgüttür.  O yüzden bu süreçte, içinden geçtiğimizi zorlu süreçte de DİSK olarak bu tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız. DİSK’in genel başkanından yöneticilerinden siz üyelerine kadar bütün arkadaşlarımızın böyle bir sorumluluğu var. Nedir içinden geçtiğimiz bu süreç nedir böyle her yerde gidip bunları konuşuyoruz. Türk ekonomisi adım adım çok tehlikeli bir krizin içine sokuldu. Bugün ülkeyi yönetenler kriz miriz yok diyor.Bu yaşadığımız ekonomik sıkıntılar psikolojiktir diyor. Biz özellikle Ağustos ayından bu yana çarşıya Pazara manava her gittiğimizde 8-10 TL’ye aldığımız domatesin fiyatından, evimize gelen elektrik su faturalarında % 30-% 40’a varan zamlarla krizin psikolojik olup olmadığını çok net bir biçimde yaşıyoruz. Bu yaşadığımız tablo bugün Türkiye’nin içine girdiği ekonomik kriz tesadüfü bir şey değil. Kendiliğinden oluşmuş bir şey değil, kendiliğinden oluşmuş bir şey de değil. Şu an Türkiye’nin içine girdiği bu ekonomik kriz, % 30 % 40’lara varan enflasyon her birimizin ücretinin 2-3 ay öncesine kadar yılbaşından bugüne kadar %40’lara % 50’lere yarı yarıya azaldığı bu süreç tesadüf değil. Bu ülkeyi yıllardır yönetenlerin uyguladığı ekonomik politikaların onları tercihlerinin ortaya çıkardığı bir tabloyu yaşıyoruz şu an. Özellikle son 1 senedir bütün her şey enflasyon işsizlik, her şey alarm veriyordu. Bütün kesimler bu durumu ortaya koyuyorlar ve uyarıyorlardı. DİSK olarak bizler de bu uyarıları yaptık. Bu politikalardan vazgeçmezseniz bunun sonu kötüye gidiyor diye. Aynı politikalar da ısrar ettiler. Neydi o ısrar ettikleri politika Türkiye’yi özelleştirmelerden, burası bir tarım bölgesi tarımın çökertilmesine kadar, iğneden ipliğe dışa bağımlı hale getiren bu politikalar, sürekli dışarıdan aldığın borçla ekonomiyi döndürmeye çalışan ama aldığı o borcu da üretime fabrikaya değil, betona inşaata gömen anlayışın sonucudur. Ne oldu işsizlik patladı, artık işsizlik hepimizin elle tuttuğu gözle gördüğü bir durum. Türkiye de neredeyse her evde üniversite mezunu bir genç işsizimiz var. Bu da bu politikaların ortaya çıkardığı bir sonuç. Bu yaşadığımı krizi biz yaratmadık sevgili arkadaşlar, bu kriz bu ülkeyi yönetenlerin onların etrafındaki bir grup sermayedarın  % 1’inin yarattığı bir kriz. Yani Türkiye’nin % 1’in yarattığı bir kriz. Şimdi faturayı bizlere % 99’a kesmeye çalışıyorlar. İşçiye, emekçiye, kadına gence yani ülkenin tüm değerlerine üretenlere bu faturayı kesmeye çalışıyorlar. Yine programlar açıkladılar, bütün programlarında bu krizin bedelini bizlere ödetmek istiyorlar. Şimdi bizim önümüzde duran soru şu. Eğer bu krizi biz yaratmadıysak bizim yaratmadığımız bu krizin faturasının bize ödetilmesine izin verecek miyiz vermeyecek miyiz? Bu krizi biz yaratmadık. Türkiye borçlu bir ülke 467 milyon dolar dış borcumuz var. Bu borcun 3’te 2’si özel sektörü borcu. Yani patronların borcu. Geçenlerde patron örgütlerinden birinin başkanı dedi ki bu borç 81 milyonun borcudur. Şimdi biz soruyoruz. Yıllardır bu kadar kar edenler, yıllardır küplerini dolduranlar, yıllardır parasına para katanlar bugüne kadar karlarını bizimle bölüşmediler. Bizi açlık sınırına altındaki asgari ücrete mahkum ettiler de şimdi zararı bölüşmekten söz ediyorlar. Yıllardır nimeti bizimle bölüşmeyenler külfeti bölüşmekten söz ediyorlar. Biz işçiler olarak çok açık olarak söylemeliyiz. Bu borç bizim borcumuz değil. Tersine biz alacaklıyız. Yıllardı ürettiğimiz değerden hepimiz çalışarak bir değer üretiyoruz ya adına milli gelir deniliyor, bu milli gelirden payımızı alamadığımız için bu borcu kabul etmiyoruz. Borç bizim borcumuz değildir, biz alacaklıyız” dedi.

Çerkezoğlu konuşmasının ardından Keşan Belediyesi çalışanları ile bir hatıra fotoğrafı çekildi.

DİSK Keşan İşyeri Baştemsilcisi Kamil Tunca, Çerkezoğlu’na hoşgeldiniz diyerek bir buket çiçek hediye etti.