DSP 9. Olağan Kurultayı yapıldı. Kurultay öncesi il kongreleri kör topal tamamlandı. İllerin yasal zorunluluk olan ilçe sayıları kadar ilçelerde kongreler yapıldı. İlçe kongreleri için gönderilen listelerde yüzlerce partiden ayrılmış üye ismi vardı. Aynı oranda ölen üye sayısı. Sonuçta üyelikler güncellenmeden yapıldı il ve ilçe kongreleri. 20 - 30 kişiyle yapılan il kongreleri. Bunların yansıması kurultay.

Kurultay’a katılan delegeler ne kadar sağlıklı seçildi denilebilir? 1986’dan günümüze ilçelere gönderilen üye listeleri ile. Bir anlamda kontrollü bir süreç yaşandı.

Kurultay gösterdi ki DSP’de Masum Türker vesayeti oluşmuş. Siyasetten ordu ve din vesayeti kaldırılmalıdır. Bunun yanında genel başkan vesayeti de gözardı edilmemelidir.

DSP Kurultayı’nda muhalefetin konuşma süresi 15 dakika idi. Buna karşın genel başkan ve il başkanlarının ve diğer hatiplerin konuşması 5 saat 45 dakika zaman aldı. Genel başkanın konuşmasında bir korku ve panik vardı. Benmerkezli konuştu. Kendinden “devlet adamı” diye bahsetti. DSP’ye devlet ve siyaset adamı bir genel başkan daha yakışır.

Konuşmanın içeriğinde doğru bilgi olarak söylediği tek konu vardı kayda değer.

Neydi?

Tayyip Erdoğan ve Kemal Derviş arasındaki bağ. Bunun ötesinde Erbakan’ın yemin ettirmesini çağrıştıran uygulamalara tam 18 kez başvurdu. Sol bir partinin kurultayına yakışmadı konuştuğu konular, verdiği örnekler.

İnsan hakları, siyasi partiler yasası, seçim barajı, çözüm süreci, Suriye, dış Türkler, çalışma hayatı, iç güvenlik, sağlık, eğitim konularında çözüm önerileri yoktu.

Olmayan bir şey daha vardı.

Neydi?

Köylü, evet üretici köylü yoktu gündemde. DSP’yi diğer sol anlayışlardan ayıran Avrupa Sosyal Demokratlarından ayıran köylü gündeme gelmedi. Ecevit’in kemikleri sızladı bu eksiklikle.

Genel başkan öğrencilik, babası, bakanlığı vb. hatıralarını anlattı. Askerlik hatıralarını unuttu. Kendinin ırk ve mezhepsel durumunu her kurultayda söylemesine ne gerek var? Kendine Allah’a inancı mı soruldu.

Sonuçta delegeye, tribüne oynadı. Sandık sonuçları önceden belli bir seçimdi. O kadar yorulmasına, insanlara 18 kez “var mısınız?” diye sormasına gerek yoktu. İlçe ve il kongrelerine paket program uygulandı. Kurultay bu uygulamanın yansımasıydı.

Genel başkana bağlılık bildirmede yarışan il başkanlarını kutluyorum! Hele Aydın il başkanına  bir hatırlatmada bulunayım. Tayyip Erdoğan’ın adamları diye tanımladıklarının genel başkan adayı konuşmasında DSP ile ilişkisini anlatınca utancından yüzün kızarmadı mı? Domatesler bile utançlarından kızarırlar.

Emrah Konuralp bir güvercin yavrusu. Büyüdü baba güvercin olma yolunda. Kuluçka döneminde güvercinin altına konulan değişik yumurtalardan çıkma değil. Tayyip’in adamı olamaz. Hiç kimsenin adamı olamaz. Başkalarının adamı olanlar bu sözü söyleyebilir. Kör yer içer kendinden pay biçer. Aydın il başkanı unutmasın ki, birilerinin adamı olunan yerde işler iyi gitmiyor demektir.

“Genç adaya oy vermediğim için vicdanen rahat değilim.”

Bu sözler 12 delegesi olan bir il başkanına ait. Demek önceden kime oy verileceği kotarılmış. Türkiye ölçeğinde 50 civarında il kongresi yapıldı. Bu illerin ilçelerinin kongrelerinin tümü yapılmadı. İstanbul’da 19 ilçede kongre yapıldığı doğru mu?

19 ilçe 150’ye yakın delegeyi belirleyecek, bu adil bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul ve Ankara’dan DSP rüzgar estirmedikçe ülkeyi etkileyemez.

Mevcut seçmenlerin genç yapısının yüzde 80’i DSP’nin amblemini bilmiyorsa bunun sorumlusu görevde olduğu sürece Beşevler’den çıkmayanlardır. Tam saha pres bir kurultay salonu. Paket program uygulaması. Ardından zafer çığlıkları.

Kurultay’ın gündeminde:

İnsan hakları,

Kürt sorunu,

Devletteki F tipi örgütlenmeler,

Atanamayan öğretmenler,

İşsizlik,

Yoksulluk,

Tarım sorunları,

Hayvancılık,

Kaldırılmak istenen ulusal bayramlar,

Suriye sorunu,

Sınır olayları,

Eğitimdeki gerici uygulamalar,

Yandaşlara sağlanan imtiyazlar,

Medya bombardımanı altında kalan insanlar,

Gençlik sorunları,

Kadın sorunları, çocuk gelinler,

Siyasi partiler yasası,

Seçim barajı,

Roman açılımı,

Sendikalar ve memur sendikaları üzerindeki baskılar,

Ülke kaynaklarının iyi kullanılmaması gibi konulardan hiç bahsedilmedi.

Sol bir partinin kurultayı.

15 dakika muhalefet konuşuyor.

5 saat 45 dakika Genel Başkan ve ona methiyeler düzen il başkanları konuşuyorlar.

Binde 24’ü başarı görenler, partinin adındaki sol sözcüğünden rahatsızlar mı? Sol, partinin adında kalmış. Son kurultay bunu gösterdi.

Eh mavi Marmara’da bir balığa pul olmak. Ardından arı olup uçmak. Ata binmek istemek. Güvercinin kanatlarından bakan olmak. Sonuçta siyasal geçmişi parlak(!) bir lider ve saz arkadaşlarına emanet edilen Ecevit’in emaneti. Katkısı olanları kutlamak mı?