Eğitim-İş (Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası) Keşan Temsilciliği, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle, geçen cumartesi günü kahvaltılı bir toplantı düzenleyerek, kadınların karşılaştıkları sorunlara bir kez daha dikkat çekti.

 

Troya Restaurant’ta saat 10.30 sıralarında başlayan kahvaltıya, Eğitim-İş Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla ile çok sayıda kadın katılırken, Keşan Belediye Başkanı ve Başkan Adayı Opr. Dr. Mehmet Özcan, CHP Keşan İlçe Başkanı Vedat Koyuncu, CHP belediye ve il genel meclisi adayları, kahvaltıya katılan kadınlara karanfil verip Kadınlar Günü’nü kutladı.

 

KOYUNCU: AYRIMCILIK VE ŞİDDET HER YERDE

Toplantının açılış konuşmasını yapan Eğitim-İş Keşan Temsilciliği Özlük ve Hukuk Sekreteri Berna Koyuncu, hâlâ sömürü çarklarının en fazla kadın emeği üzerinden döndüğünü ifade ederek, şöyle dedi: Güvencesizleştirme, kayıt dışı çalıştırma, asgari ücretin altında maaş, en fazla kadın emekçileri etkiliyor. Kadınlarımız çalışma hayatında en dezavantajlı kesimlerden birini oluşturuyor. Kadınlar sadece emek süreçlerinde, fabrikalarda, atölyelerde, dersliklerde, tarlalarda eşitsizliğe, sömürüye, şiddete maruz kalmıyor, ayrımcılık ve şiddet her yerde. Her yıl ülkemizde ve dünyada binlerce kadın öldürülüyor, tecavüze uğruyor, taciz ediliyor, dövülüyor.

KADIN CİNAYETLERİ KATLİAM BOYUTUNA ULAŞTI

Kadınlardan en az üç çocuk isteyen siyasi iktidar, onları sosyal haklardan, iş güvencesinden ve bakım kolaylıklarından da mahrum bırakacak düzenlemeler yapıyor. Böylece yollar kadınların hem daha kolay sömürülmesine, güvencesizleştirilmesine hem de eve kapanmasına açılıyor. Kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, devlet çıkardığı onca yasaya rağmen kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalıyor. Son yıllarda kadın cinayetleri yüzde bin 400, cinsel taciz ve tecavüz yüzde 38, cinsel istismar yüzde 53 oranında artmıştır. 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2013’ün sadece ilk dokuz ayında bu rakam 842’ye çıkmıştır.

ÇOCUK GELİN SAYISI SON DÖRT YILDA 181 BİNE ULAŞTI

Gerici anlayışlar kız çocuklarının okula gitmesini ziyan sayıyor. Onlar, çocuk yaşında evliliğe ya da çocuk işçiliğine zorlanıyor. Böylece, aydınlanmanın olanakları yerine bu çocuklar gericiliğin karanlık mahzenlerine itilmiş oluyorlar. Siyasi iktidar, kız çocukların eğitimi konusunda yeterli çabayı göstermediği gibi kız çocuklarının okuldan uzaklaşmasına neden olacak 12 yıllık kesintili zorunlu eğitimi hayata geçirmiştir. Kız çocuklarının özgürleşmesi önüne artık unuttuğumuz yeni engeller çıkarılmıştır. Son 4 yıl içinde resmi kayıtlara geçen çocuk gelin sayısı 181 bine ulaşmıştır. Kadınların siyasetteki yeri de istenilen düzeyde değildir. Evin mutfağı gibi siyasi partilerin mutfakları da kadın için sonuna kadar açıktır. Ancak, karar alma mekanizmalarında kadınlara hala yer yok. Atatürk’ün 79 yıl önce seçme ve seçilme hakkına kavuşturduğu kadınlarımız, TBMM’de yüzde 14.26, yerelde ise ancak yüzde 1.1 oranında temsil edilebiliyor. Sistem, onlara bir vitrin malzemesi gibi davranmaya devam ediyor.

DAHA EŞİT BİR DÜNYA KURULANA KADAR…

Türkiye genelinde üyelerimizin yüzde 55’ini, Keşan’da yüzde 59'unu kadın eğitim emekçileri oluşturmaktadır. Eğitim-İş, kadınların karşılaştıkları zorlukları dile getirmeye, onların sözcülüğünü yapmaya; birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya dek mücadelesine devam edecektir. Yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceğine inanarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”


YAZLA: SENDİKAMIZ MÜCADELESİNE DEVAM EDİYOR

Koyuncu’nun sözlerini tamamlamasının ardından mikrofona Eğitim-İş Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla geldi. Yazla, ilk olarak Eğitim-İş’in, Cumhuriyet’in temel değerlerine ve kazanımlarına sahip çıkan, Atatürk devrimlerine bağlı, ülkemizin bölünmez bütünlüğü temelinde; birlikte, kardeşçe, emek ve demokrasiden yana, çağdaş ve demokratik eğitimi savunan bütün eğitim ve bilim emekçileriyle kol kola omuz omuza mücadelesine büyüyerek devam ettiğini dile getirdi. Sendikalarını güçlü kılan şeyin üyeleri olduğunu da kaydeden Yazla,  8 Mart 1857 tarihinde New York’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının; düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve gittiğini hatırlatarak şöyle konuştu:

AYRIMCILIK VE ŞİDDET HER YERDE

“Greve müdahale edilmesi sonucu 129 kadın işçi yanarak öldü. 1910 yılında 2. Enternasyonal Kadın Konferansı’nda, 17 Mart 1970 tarihinde ise Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmiştir. Kadınlar, sadece emek süreçlerinde, fabrikalarda, atölyelerde, dersliklerde, tarlalarda eşitsizliğe, sömürüye, şiddete maruz kalmıyor. Ayrımcılık ve şiddet her yerde. Her yıl ülkemizde ve dünyada ne yazık ki binlerce kadın öldürülüyor, tecavüze uğruyor, taciz ediliyor, dövülüyor. Kadın özgürleşmeden toplumun özgürleşemeyeceği artık bilinmeli. Cumhuriyet ile kazanılmış çağdaş haklar ve özgürlüklerle birlikte, yaşamın her alanında başarıyla yer almış kadınlarımız, toplumda hak ettikleri yeri ve saygıyı bir gün mutlaka alacaklardır. Bunun mücadelesini hep birlikte vereceğiz.”  


Kahvaltılı program,  üyeler arasında yapılan karşılıklı sohbetler şeklinde öğle saatlerine kadar  devam etti.