SONGÜL KONAR

Yazla, açıklamasında; Eğitim sisteminin popülist söylemlerin oyuncağı haline geldiğini, ‘Ben yaptım oldu’cu anlayışının egemen olduğu, tamamen ideolojik bakış açısıyla kağıt üstünde gerçekleştirilen değişikliklerle çağdaş, bilimsel ve laik eğitimin yok edilmeye çalışıldığı bir süreç yaşandığını belirtti.

“HER GELEN BAKAN ÖNCEKİNİN TERSİ UYGULAMALARI REFORM OLARAK YUTTURMAYA ÇALIŞMIŞTIR”

Erol Yazla, açıklamasında şunlara yer verdi: Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi de ortaöğretimde ‘Reform!’ diye nitelediği yeni bir modeli hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bilindiği üzere iktidarın 17 yıl boyunca eğitim sistemi adeta yamalı bohçaya dönmüş, 7 kez Milli Eğitim Bakanı değişmiş, her gelen bakan öncekinin tersi uygulamaları reform olarak yutturmaya çalışmıştır. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıkladığı ve 2020-21 yılında 9. Sınıflardan başlayarak kademeli geçiş yapılması planlanan yeni sisteme göre; ders sayısı azaltılacak, liselere kariyer ofisleri açılacak, 12. Sınıflarda ders saatleri azaltılıp destek çalışmaları yapılacak, bilgi kuramı zorunlu ders olacak, her öğrenci üniversitedeki gibi kendi istediği dersleri seçebilecektir. Bu sistem geçmişte denenmiş ve başarısız olmuş kredili sistemin benzeridir.”

“10 BİNLERCE ÖĞRETMENİ ETKİLEYECEK BÖYLE BİR DÜZENLEME KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR”

Yeni sistemde, fizik, kimya, biyoloji, tarih, felsefe, beden eğitimi, müzik gibi gençlerin pozitif bilimlerle temasını sağlayan derslerin seçmeli ders olarak belirlendiğini söyleyen Yazla, şöyle devam etti: “Bakanlığın 'modern' söylemleri altında bilimsellikten ne kadar uzak bir anlayışın yattığını tekrar göstermiştir. Bu değişikliklerle birçok alanda öğretmenler ya norm fazlası olacaklardır ya da kurum değiştirmek zorunda kalacaklardır. 10 binlerce öğretmeni etkileyecek böyle bir düzenleme kabul edilebilir değildir. Kaldı ki ders sayılarını azaltma adı altında bazı dersler doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi adlar altında birleştirilmekte fakat bu dersleri kimlerin okutacağı, bununla ilgili nasıl bir çalışma yapılacağı açık bırakılmaktadır.  Eğitim politikaları konusunda iktidarın ve eğitimden sorumlu kurumların, görevlerini bugüne kadar yerine getiremedikleri maalesef ortadadır ve bunu kendileri de kabul etmektedir. Bu iktidar devlet liselerini sadece diploma alınan kurumlar haline getirilmiştir. Çünkü 17 yıldır reform diye önümüze konanlar çizelge değişikliğinden ibarettir. Eğitim kalitesi bakımından aralarında uçurumlar olan okullar yaratılmıştır. Nitelikli niteliksiz okul kavramını eğitim literatürüne sokmuştur.”

“BU SİSTEM BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR”

Eğitimden sorumlu kurumların, eğitim sisteminin temel sorunlarını çözme noktasında politikalar geliştirme becerisinden uzakta olduğunu ifade eden Yazla, açıklamasına son olarak şunları ekledi: “Altyapısı hazırlanmadan yapılan değişikliklerle eğitimin mevcut sorunlarını daha da ağırlaştıracağı kaçınılmazdır. Öncelikle yapılması gereken, bilimsel anlayıştan uzak gerici yapıların eğitime müdahalesini önlemek, okulların fiziki şartlarını geliştirmek ve eğitimin esas paydaşlarıyla işbirliği geliştirmek olmalıdır. Temel bilimlere ilişkin derslerin, Tarih’in, Coğrafya’nın seçmeli olduğu, İnkılap Tarihini dahi zorunlu kılmayan, sanatı (Görsel Sanatlar, Müzik), sporu (Beden Eğitimi) yok sayan bu sistem bizim için yok hükmündedir. Eğitim-İş olarak, ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşakların akıl, bilim ve sanat ortamında barış ve huzur içinde verilen bir eğitim sistemiyle yetiştirilmesi için her türlü katkıyı sunarız. Aksi yöndeki her türlü dayatmanın da karşısında olacağımızın bilinmesini isteriz.”